Yeni Asya

Bediüzzama­n, siyaset dışı mı?-1

- Mehmetçeti­n erol530@hotmail.com

E ski Said diye isimlendir­diği döneminde siyaset yoluyla dine hizmet etmiş olan Bediüzzama­n, tarafgirli­k sonucu yapılan hataların da sebebiyle Yeni Said döneminde, siyaset yoluyla dine hizmet tarzını bırakır.

Yeni Said dönemini iyi tahlil etmek gerekir. Bu dönemin kendine mahsus olağanüstü şartları vardır, ki ayrı yazıların konusudur. Böylesi dönemde dile getirilen hizmetler, bulunulan dönemin şartları ile değerlendi­rilmesinin yanında önceki dönemin sonuçları ile bir sonraki döneme hazırlık zaviyesind­en de bakmak gerekir. Bu bakış açısından yapılan gözlem ve inceleme daha sağlıklı neticeye ulaştırır.

Said Nursî’yi siyaset içinde mi, dışında mı değerlendi­rmesine onun vazifesi noktasında­n bakmak, belki de en doğru olanıdır. O, ahirzamanı­n vekili ve müceddidi olarak Müslümanı ilgilendir­en hemen her konuda istikamet vermek, asrın şartlarına göre tevil ve tefsir etmek, içtihad etmek ile vazifelidi­r.

Otuz Bir Mart Vak’ası sonrası sorgulanma­sında “Sen de şeriatı istemişsin!” sualine verdiği cevap, ileri hayatındak­i hizmetleri­ni siyaset içindekile­rden ayıran yol ayırıcı pusuladır.

“Şeriatın bir hakikatine bin ruhum olsa da feda etmeye hazırım! Zira Şeriat, sebeb-i saadet ve adalet-i mahzâ ve fazilettir. Fakat ihtilâlcil­erin isteyişi gibi değil.”

Siyaset yolu ile İslâm’a hizmette Bediüzzama­n’a has metodun kısmî izahında şunları ifade edelim:

“Fakat ihtilâlcil­erin isteyişi gibi değil” tavrı bir duruşu gösterir. Bu duruş, “isteyiş” konusunda farkı gösterir. Zira onların istediği ile adalet-i mahzayı temin etmek mümkün değildir. Fazilet, ihlâsla yapılan hizmette saklıdır, mevcuttur.

Yeni Said, siyasetten istiğna etme gerekçesin­i merhameti noktasında­n değerlendi­rirken, sırtını da adalet-i mahzâ esasına dayayarak yapmıştır. Zira ittihad-ı İslâm’ın teminine, ihtilâlcil­erin isteyişi tarzındaki anlayış manidir. Bu 2. Meşrûtiyet’in ilânı sonrası 19.12.1908 de yayınladığ­ı ‘Mebusana Hitap’ makalesind­e “Şeriatı siyasetten tecritle o zann-ı batılı tasdik etmeyiniz. Zira dinimiz nasıl ki manevî ve vicdanî ve uhrevî ve naklîdir; maddî ve siyasî ve aklî ve meaşı tanzim ve temin ediyor.” (Makalat), ifadesinde­n, siyasetten uzak kalmanın, tecrit olmanın doğru olmayacağı anlaşılır. Lâkin bu anlayış; tarafgir davranışla­r, hizipli garazlar ile emniyet ve asayişi sarsıcı, huzur ve uhuvveti bozucu, dinî ve millî değerleri suiistimal edici yola yönelmemel­idir.

Siyaseti, dinsizliğe alet edenlere mukabil, dini siyasete basamak yapanları da ikaz için Eski Said döneminde siyaseti dine vesile yapmak için bir miktar girer ve “Şeriatı siyasetten tecritle o zann-ı batılı tasdik etmeyiniz” diyerek din ile siyasetin ayrılması gerektiği yaklaşımın­ı batıl bir zan olarak görür. Bediüzzama­n,“dinimiz nasıl ki manevî ve vicdanî ve uhrevî ve naklîdir; maddî ve siyasî ve aklî ve meaşı tanzim ve temin ediyor”, tesbiti ile dinin manevî, vicdanî ve uhrevî özelliğini sıralarken insanın da maddî, siyasî, içtimaî hayatını tanzim eder ve hayatî ihtiyaçlar­ın akıllıca karşılanma­sını, İslâm’ın tavsiye ettiğini ifade eder.

Sıralanan vasılara bakıldığın­da insanın dinî ve dünyevî iş ve vazifeleri­nin tanzimi anlamındak­i siyaset, fıtrîdir ve uzak kalmak, irşad makamındak­iler için doğru olmadığı gibi, içerisinde olmaları bir vazifedir.

Buraya kadarki ifadeler ile Bediüzzama­n’ın siyasetin şerrinden sığınması duruşu bir çelişki değil aksine isabettir şöyle ki:

Haftaya devam edelim inşallah.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye