Marifet zulmetmemektir
Deniz Koçyiğit: Lem’alarda geçen şu cümleyi açıklar mısınız: “İşte, muzır kâfirler ve kâfirlerin yolunda giden sefihler, Cenâb-ı Hakk’ın hayvanatından bir nevi habislerdir ki, Fâtır-ı Hakîm onları dünyanın imareti için halk etmiştir.”1kâfirler ve onların yolundan giden sefihler dünyayı nasıl imar ediyor?”
Bediüzzaman Hazretleri’nin bu mesajını doğru okumamız lâzım. Yoksa buradan fikir diye, ucube bir düşünce üretmek haksızlık ve bühtan olur. Şu hususları dikkate alalım:
1- Dünyayı imar etmekten maksat, dünyayı daha rahat, daha konforlu hale getirmek, daha yaşanılır kılmak ve yaşama kalitesini arttıracak teknolojik yenilikler yapmak ve yeni gelişmeler için çalışmaktır. Elektriğin keşfi, telefonun icadı, her türlü teknolojik gelişmeler… Çok örnek verilebilir. Bütün bunlar dünyanın imarına girer.
2- Dünyayı imar etmek günah değildir elbette. Ve aslında Müslüman-kâfir fark etmeksizin, insanoğlunun işidir. Bir bakıma ibadetidir de. Eğer ibadet niyetiyle yaparsa…
3- Kâfir sırf dünya için çalıştığından, bütün aklını dünyaya veriyor, bütün çalışmasını dünyanın daha güzel olması için yapıyor. Ve güzel şeyler ortaya çıkıyor.
Mü’min ise ahirete iman ettiğinden ve genellikle bütün hayatını ahireti kazanmak için sarf ettiğinden, zühd içine girebiliyor, dünyayı terk düşüncesi içinde yaşayabiliyor. Dünyayı kaybetse de önemsemiyor, ahireti kazanma telâşı bütün aklını dolduruyor. Dolayısıyla dünya için pek üretken olmasa da, ahiret için çok sevap kazandığını, ahiretini kurtardığını düşünüyor.
Aslında bu bir yanılsama da olabilir. Gerçekte, mü’minin ahireti kazanmak için dünyayı terk etmesi gerekmiyor. Dünyaya dünya kadar, ahirete ahiret kadar değer verse ve buna göre çalışmasını tanzim etse dünya için de üretici olabilir, ahiretini de ihmal etmeyebilir. Dünya için yaptıkları ahiret hesabına da geçebilir.
4- Eğer dünyayı imar eden kişi bununla insanlara Allah için hizmet etmeyi murat etse yaptığı işten sevap da kazanır. Ve yaptığı işte doğruluk, dürüstlük, güvenilirlik, çalışkanlık, temizlik gibi nice ahlâkî güzellikleri yaşadıkça sevabı ve feyzi de artar. Nitekim Peygamber Efendimiz (asm),“İnsanlara faydalı olan insanların en hayırlısıdır.”2 buyurmuştur.
5- Cenâb-ı Allah dünya ile ahiret için bir denge kurmamızı ister ve emreder. Yalnızca dünya için çalışmamızı istemediği gibi, yalnızca ahiret için çalışmamızı ve dünyayı ihmal etmemizi de emretmez. Şu âyetler bu konuda amirdir: “İnsanlardan,“ey Rabbimiz! Bize (vereceğini) bu dünyada ver” diyenler vardır. Bunların ahirette bir nasibi yoktur.”3 “Onlardan, “Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi Cehennem azabından koru” diyenler de vardır. İşte onlara kazandıklarından bir nasip vardır. Allah, hesabı pek çabuk görendir.”4
Bir diğer âyette de Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Allah’ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma. Allah’ın sana iyilik yaptığı gibi sen de iyilik yap ve yeryüzünde bozgunculuk isteme. Çünkü Allah, bozguncuları sevmez.”5
6- Dünyayı imar etmek için iman etmek gerekmiyor. Akıl, zekâ, dürüstlük, menfaat, çalışkanlık yeterlidir. Allah çalışmayı emreder, çalışana verir. “İnsan için ancak çalıştığı vardır.”6 Âyeti haber veriyor ki, Cenâb-ı Allah hiçbir çalışanın çalışmasını zayi etmez. Başarılı kılmak ve netice vermek için Müslüman olup olmamasına bakmaz. Hakkını vererek çalışan her insan kâfir de olsa başarılı olur, netice alır. Allah, imanlı olanı kayırmaz. İmansız olanı başarısız kılmaz.
7- Fakat dünyayı imar edenin elinde bir güç ve kuvvet meydana geliyor. Kâfir bu güç ve kuvvetle adaleti kendinden menkul bir dünya düzeni kuruyor, bu düzene sefihler de destek veriyor ve bir güç meydana geliyor. Bu güçle kâfir zulümler yapıyor ve masumları, insanları eziyor. Dünyaya dört elle sarıldıklarından dünya için başarılı oluyorlar. Ama bu başarıyı zulümde kullanıyorlar ve insanlara kötülük ediyorlar. Mü’minler de tembelliklerinden çoğu zaman kâfirlerin rejimine mahkûm oluyorlar.
GÜNÜN DUÂSI
Allah’ım! Âlem-i İslâm’ı kâfirin fitnesinden, hilesinden ve çizmesinden koru! Ehl-i imana dünyada güç ver, savlet ver, şevket ver! İlimle, imanla ve ihlâsla ehl-i imanın dünyasını ve ahiretini mamur eyle! Âmin. D pnotlar: 1- Lem’alar, s. 301, 302. 2- Buhârî, Mağâzî, 35. 3- Bakara Sûresi: 200. 4- Bakara Sûresi: 201. 5- Kasas Sûresi: 77. 6- Necm Sûresi: 39.