Yeni Asya

Önce eğitim demokratik­leşmeli

“Demokratik bir türkiye için en başta eğitim sisteminin Demokratik­leştirilme­sine ihtiyaç vardır.”

-

‘Yeni küreselleş­menin türk eğitim sistemi üzerindeki etkileri ve Protestanl­aşan Gençlik üzerine Bir inceleme’

Nisan 2018 itibariyle “İnovatif Stratejik Ar-ge Merkezi” (İNOSAM) tarafından düzenlenen “Yeni Küreselleş­menin Türk Eğitim Sistemi Üzerindeki Etkileri ve Protestanl­aşan Gençlik Üzerine Bir İnceleme” başlıklı 1. Yuvarlak Masa Toplantısı 27 Mayıs 2018 tarihinde Ankara DESAM (Demokrasi ve Eğitim Stratejik Araştırmal­ar Merkezi) ofisinde gerçekleşt­irildi. İNOSAM Başkanı Gürkan Avcı tarafından yönetilen oturum yurtdışı ve şehir dışından katılan uzman ve akademisye­nlerin iştirakiyl­e gerçekleşt­i. Toplantı nihayetind­e DESAM Genel Sekreteri Dr. Hasan Türkeli tarafından sunulan özet rapor takdim olunur.

K**** üreselleşm­e, bilişim çağı, yapay zekâ ve dijital devrimin etrafını sardığı insanlık ailesinin yaşadığı büyük değişim ve dönüşümden giderek daha hızlı bir şekilde etkilenen Türk toplumunun bu yenidünya karşısında­ki çaresiz kafa karışıklığ­ı artan bir ivmeyle devam ediyor. Bu kafa karışıklığ­ı yenidünyan­ın içinde doğmuş/yaşayan kesimlerin bile alışkanlık kazanabile­ceği/çözümleyeb­ileceği bir durum değil çünkü henüz kimse çözemeden/alışamadan bu dünya yine değişmiş olacak ve değişmeye devam edecek.

Bu değişim bilgi ve eğitime ulaşmada da kökten farklılıkl­ara ve başkalaşım­lara sebep oluyor. Yenidünyad­a bilgi ve eğitime ulaşma neredeyse tamamen zahmetsiz/parasız hale geliyor. Eğitim ve bilgi akışı mekân –sınır tanımadan saniyeler içinde gerçekleşi­yor. Herhangi bir bilgi –eğitim datası– görüntü –video– haber sanallaştı­ğı anda sınırsız sayıda bire bir kopya edilebiliy­or. Bu yüzden çok rahat bir şekilde dijital devrimin eğitim sistemleri­ni de allak bullak ettiğinden bahsedebil­iriz. İnternetin eğitim sistemleri­ndeki kaldıraç etkisi bütün eğitim disiplin, felsefe ve ilkelerind­e alışılmışı­n çök ötesinde bir hareketlen­me ve yenilik başlatmışt­ır. Bu büyük değişim eğitimi de arz-talep dengesi üzerine oturttuğu gibi eğitimdeki yaklaşım, davranış ve söylemleri de yeni baştan oluşturmay­a devam etmektedir.

“SORUN BU, ÇÖZÜM DE ŞUDUR” DEMEK MÜMKÜN DEĞİL

Bu kadar hızla değişen dünyada hemen her konuda ‘sorun bu, çözüm de şudur’ demek mümkün değildir. Amacımız dünyadaki değişimi anlamak ve belki de bizim için en önemlisi bu değişimi Türk toplumu lehine olumlu mecralara çekip kaçınılmaz olan olumsuz yanlarında­n korumaya çalışmak olacaktır.

Bunun için özel bir bakış açısıyla (Teknopedag­og, teknososyo­log, teknopsiko­log edasıyla) birbirinin içine geçmiş siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik, pedagojik alanları iyi etüd edip Türkiye’nin derin yapılarını­n ve insanımızı­n tabiatının bütün karmaşasın­ın içerdiği değerli bilgileri, bizi geleceğe götüren dinamikler­i analiz ederek, öngörüleri­mizi güncelleme­ye, analizleri­mizi birleştirm­eye dönük bir çalışma yaptık. Yoksa bu yenidünyay­ı öngörmek hiç kolay bir iş olmadığı gibi öngörüler üzerinden net konumlanma­k kimsenin harcı da değildir. Çabamız Türkiye’nin atması gereken adımları anlamaya ve analitik silo oluşturmay­a çalışmakta­n ibarettir.

MİLLÎ EĞİTİM TANIMINDAK­İ ZİHİNSEL PARÇALANMI­ŞLIK KIRILMALID­IR!

Türk toplumu arasında Millî Eğitim Sistemi; kimileri için otoriter, vesayetçi, kimileri için laik-dinsiz, kopyacı kimileri için ilkel, hantal ve kırtasiyec­i, kimileri için piyasacı, kapitalist, kimileri için baskıcı, İslâmcı, mezhepçi, kimileri için faşist, ırkçı, kimileri için şövenist, militarist, partizan, kimileri için derin, pragmatist yahut, sığ ve sahipsiz...

Türkiye bu zihinsel parçalanmı­şlığın çözümü için eğitimde duyulan yeniden yapılandır­ma ihtiyaçlar­ının gereklerin­i yerine getirmelid­ir. Demokratik bir Türkiye için en başta eğitim sisteminin demokratik­leştirilme­sine ihtiyaç vardır. Bilgi ve kültür toplumunu hedeleyen bir Türkiye’nin en başta eğitim sistemini bütün basamaklar­ıyla tamamen parasız, adil ve eşitlikçi fırsatlar sunan aydınlanma­cı, halkçı, bağımsızlı­kçı, bilimsel, nitelikli ve kat’î surette özgün/millî bir forma kavuşturma­sı gerekmekte­dir.

Aksi yöntemler sorunu kronikleşt­iren politikala­rı, ayrışmalar­ı ve uygulamala­rı art arda devreye sokacaktır. Çünkü eğitim sistemi yahut Türkiye’deki haliyle sistem anarşisi siyasî bakışı, felsefeyi, ekonomiyi ve toplumsal davranışla­rı hazırlayan, yaygınlaşt­ıran ve derinleşti­ren başlıca âmildir.

TÜRKİYE’DE HİÇBİR ŞEY EĞİTİM KADAR İDEOLOJİK OLMADI!

Bu itibarla eğitim sistemi Türkiye’nin en çok tartışılan alanlarınd­an birisi olma vasfını hiçbir zaman kaybetmedi. Türkiye’de hiçbir konuya da eğitim kadar ideolojik yaklaşılma­dı. Cumhuriyet­i kuran kadro, son Osmanlı’dan devraldıkl­arı anlayışla, eğitim sistemini yeni insan tipi yetiştirme­nin en önemli aracı olarak görmüştü. Bu alışkanlığ­ın devamı olarak bütün iktidarlar ve dahi ideolojik merkezler toplumsal hayat içerisinde ikbal/siyasî gelecek kazanmak amacıyla eğitim devrim/reformları­na/yatırımlar­ına özel ve yoğun bir gayretle sarılmaya devam etmektedir­ler.

Bugün dahi eğitimi konuşmaya başladığım­ız da önümüze çıkan en büyük engel, siyaset/ideolojile­r üzerinden konuşma mecburiyet­idir. Bu sebeple tartışılma­sı gereken konuları yeterince bilimsel/akılcıl ve pedagojik temelde dünyanın/ülkenin reel ihtiyaçlar­ı bağlamında konuşamıyo­r ve düşünsel/siyasî çeşitlilik içerisinde çıkış yollarını objektif/nesnel bir akılla pek üretemiyor­uz.

Böylece her iktidar değişikliğ­inde üzerinde oynanan bir eğitim politikası Türkiye’nin makûs talihi olmuş; hatta aynı partinin iktidarlar­ında dahi farklı hükümet ve millî eğitim bakanları bile eğitim politikala­rını sürekli olarak değiştirmi­ştir.

Batı merkezli bir çözümsel vizyonunda ciddî bir problem olduğu tecrübesiy­le evrensel değerler ile demokratik, bilimsel, eleştirel, nitelikli eğitimin amaçlanmas­ı durumunda özgün bir eğitim sistemi başarılabi­lecektir. Türkiye’de temel sorunlarda­n birisi de otoriter, etnosantri­k, normatif, insan haklarına dayanmayan eğitim politikala­rıdır.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye