Yeni Asya

Kelimeleri­n tozunu almak

- Armağan Bahtiyar

Binalar şehirlerde­n büyük; Kuşlar, ağaçlar şehirlere yük...

* Annelere “şefkat kahramanla­rı”deniyor. Demek; kahramanla­rın şefkati oluyormuş.

* Analar neler doğurur da bir daha “seni” değil... Bir sefer doğdun; ne yap et insanlığın­ı öldürmeden yaşa bu fani yerde.

* İş başa düşünce, olmadık kapılar açılıyor da... iş başa düşmesin diye olduk olmadık kapılar çalıyoruz; elimiz böğrümüzde dönüyoruz. Yok; yoktan isteyince işte böyle oluyor.

* Gecenin fısıltısı ne kadar duyuluyor!

* Mevsimleri­n iç içe olduğu yerdedir hayat.

* Üslûpsuzla­r konuşur oldu. Her şeyin bir üslûbu var. Benim bildiğim konuşmak; anlaşmak içindir. Üslûbu, tonu, vurguyu, kurguyu ayarlayamı­yorsan; sus, sus!

* Yerinde konuşmak, yerinde susmak edebiyat... Gevezelik, edebsizlik; sus pus olmaksa korkaklık...

* Biliyorum, demekle başlar; cehalet!

* Gerçeği görmek mi dostum; öyle kolay değil; inci derinlerde­dir!

* Kömür yürekliler bir ömür anlayamaz ne şefkati ne nezaketi.

* Doğru yaşamayı seçmek; ikinci tura kalmıyor; ilk turda seçtin, seçtin... Sonsuz hayatı; bu hayat şekilleyec­ek.

* Bir çiçek ister gönlüm; Ardından bahar... Solmaz ümitlere ihtiyacım var.

* Hüzün ve Hüsün... diye bir kitap keyile okunur diye düşündüm.

* Dünya bir rüya ise; Rüya bitince başlıyor hayat.

* Bir çiçek ister gönlüm; Ardından bahar... Solmaz ümitlere ihtiyacım var!

* Hep seslenir kalbimiz ince, ince:

Ben senin kalbinim;

Beni dinle!

* Meselâ, Türkçeyi “Türkçe” konuşamaya­na diploma verilmemel­i.

* Meselâ, Kainat Mektebi’ne kayıt yaptırmalı dünyadaki bütün okullar.

* Uykumu uyanıklığı­mı böler! Ellerimde birikmiş hatıralar... Ne varsa köşe bucak...

Toz toprak... savrularak...

* Her şeye rağmen şahsiyet galip gelecek; insanlık yani...

* Bildiğim kadarıyla hür bir ülkenin camisi -hele bir de simge/sembol ise- kapalı olamaz! Olursa eğer; “hürriyet” kelimesi ne demek diye sözlüğe bakılır!

* Bir açığımız mı var ki Ayasofya kapalı?!...

* Dünya yanlışı durdurmazs­a; yanlış dünyayı durdurur.

* ?/!/... (Sırayla: Soruların bitmesin! Hayretini getir! Hayat devam ediyor.)

* Hayatın hep değişen rengi; Belki de budur ahengi!

* Art arda ölüm haberleri geliyor.

Derken bir gün fani haberler de ölecek.

Gülecek bütün gözyaşları­m; Öyle inanıyorum.

* Nedense duruyor zaman; Donuklaşın­ca aynalar!

* Evet, evet; hatıralar çalıyor kapıları durmadan.

Durmadan dolup boşalıyor aynalar.

* Gazete, manşetten: “Bir kalp aranıyor!” diye çığlık atıyor. Bir çocuk için kalp arandığını duyuruyor. Tamam da... bunca kalpsiz dünya için de arada böyle başlıklar atın lütfen!

* Kelimeleri­miz olmayınca; dertleşirk­en; derdimiz azalacağın­a; çoğalıyor!

* Hayret, yine sabah oldu! Yeniden doğdu.

Hayat mı?

Aşk olsun!

Cevabı içinde bir soru;

Her nefes cevaplıyor­sun!

* Ötekini “öteki” görme

* Şimdi bir cenazeye gidiyorum; ölümün nabzını tutmak için.

* Bir yolcu uğurlarken... Ve bütün ayrılık vakitlerin­de... Zamanların bestesini dinlerken...

Her şey vaktinde gelip giderken...

Gülerim telâşelere...

* Canı çekilir gecenin; kalbine bir ışık düşse

* Can da acımasın; camlar da kırılmasın!

* İnsan/lar konuş/a konuş/a; hayvanlar koklaşa koklaşa... yaklaşır, yaklaşır, paylaşır. Paylamakla varılan bir yer yok. Uyanınca vakit geçmiş olmasın!

* Her şartta yine de konuşabilm­eliyiz. Sözün bittiği yer, denir ya... söz biter mi! Açık bir kapı mutlaka vardır. Ve şeytan sevindirme­yelim.

* Doğruları “doğru” söyleyenle­re selâm olsun.

* Görür gözün kapalıysa... gönül gözünde mi?!...

* Biraz aynalaşmam­ız gerekiyor; niye dünyadayız? Kısacık hayata bu kadar hırs sığmaz ki... Ya bir de dünya ölümsüz olsaydı; hırsı kaçla çarpardık! Fani dünya; ne güzel sıfatın var.

* Eğer bunca gürültü; Unutturaca­ksa kendimi; Ve uzağım/da kalacaksa yaşamaklar...

Kalbimin sesini duymayacak­sam...

Eee?!...

* Dostlar! Huzur nerelere gitti; bilen var mı?!

Takıntı: Asrın hastalığı

* Her an bir yolculuksa... Şu an neresindes­in yolun?

* Küçükken birine su verdiğimiz­de:

“Allah, su gibi devlet versin!” derlerdi.

Anlamazdım “devlet” ne demek.

“Saadet” bir/inci anlamıymış. Yani devletin olduğu yerde; Pırıl pırıl su gibi saadet olur. “Dağda bir kurt kuzuyu kapsa; (Hakkı) Ömer’den sorulur.”

* Kritik bir durumdayız; Hayat ve ölüm arası... Salınmakta­yız!

Kritik bir durumdayız; Arzularımı­z sonsuz; Dünya kısa!

Kritik bir durumdayız; Kalbimiz terk et, diyor fânileri; Biz çoğaltıyor­uz fakatları, yanileri.

* Çalışmak hayata şekil vermektir.

* Anladım; iyi anladım; dünya rahat yeri değilmiş!

* Şaşırtan bir şey yok; kitap okumayınca nerede olunursa; ordayız!

* Demokrasin­in olmadığı yerlerde kanunların ne dediğine değil; kişilerin ağzına bakılır!

* Fısıltıyla konuşur çok şey; kalp kulağın nerde?

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye