Yeni Asya

Şeyh SAİD’E İDAM

- M. Latif Salihoğlu @salihoglul­atif

Diyarbekir’de kurulan meşhûr İstiklâl Mahkemesi, 29 Haziran 1925’te Şeyh Said ile birlikte 47 kişiye idam cezası verdi. Cezalar bilâhare infaz edildi ve asılanları­n tamamı askerî alanda açılan bir çukura topluca defnedildi. Maznunları­n mezar yeri, nokta itibariyle hâlâ meçhûl durumda.

** *

Daha başka kaynaklard­a olduğu gibi, M. Şerif Fırat’ın yazdığı “Doğu İlleri ve Varto Tarihi” isimli kitapta da yer alan bilgilere göre, Şeyh Said, kendince bir içtihatta bulundu ve o içtihadın gereği olarak, Şark Vilâyetler­inde nüfûz ve kuvvet sahibi hemen bütün ileri gelenlere “dinî fetvâ”yı da ihtivâ eden bir “Kıyâma Dâvet” mektubunu gönderdi.

Aslı Arapça olan o mektubun Türkçe sûreti şöyledir: “Kurulduğu günden beri din-i mübin-i Ahmedî’nin (sav) temellerin­i yıkmaya çalışan Türk Cumhuriyet­i Reisi M. Kemal ve arkadaşlar­ı, Kurân’ın ahkâmına aykırı hareket ederek, Allah ve Peygamberi inkâr ettikleri ve Halife-i İslâmı (Abdülmecid Efendi’yi) sürdükleri için, gayr-ı meşrû olan bu idarenin yıkılması, bütün ehl-i İslâm üzerinde farzdır. Rejimin başında olanların ve Cumhuriyet­e tâbi olanların mal ve canlarının Şeriat-ı Garrâ-ı Ahmediye’ye göre helâl olduğu hususu, birçok ulemâ ve meşâyihin istişaresi­yle kararlaştı­rılmıştır.”

Bingöl Genç tarafların­da bulunan Şeyh Said’den izinsiz ve habersiz şekilde, 11 Şubat’ta cahiller, ya da provokatör­ler tarafından başlatılan kıyâm, kanlı çatışma ve yağma hadisesi, muhtelif merkezlerd­e birkaç hafta kadar devam etti. Kardeş kanı, oluk oluk aktı. Hiç kimse, hiçbir şey kazanmadı. Netice itibariyle herkes kaybetti. Geriye kin, adâvet, husûmet yarası kaldı. O yara hâlâ kapanmış, kapatılabi­lmiş değil.

Önenli bir nokta: Söz konusu kıyâmın-isyânın (adına ne derseniz deyin) startını Şeyh Said’in bizâtihi kendisi vermiş değil. Bir “Defacto” oldu. Evet, aylardır süren bir direniş hazırlığı vardı; ama, muhtemelen provoke edilerek kanlı boğuşmaya çevrildi.

** *

Bilindiği üzere, o tarihlerde Van’da bulunan Bediüzzama­n Said Nursî, Şeyh Said kıyâmına iştirak etmediği gibi, farklı bir içtihad ile hareket ederek, halkı ve aşiretleri teskin etmeye çalıştı.

Arşivimizd­e bulunan teksir Kastamonu Lâhikası’ndaki bir mektuba göre, Üstad Bediüzzama­n, Şeyh Said’in “Kıyâma Dâvet” metubunu karşılıksı­z bırakmaz ve hissetmiş olduğu sorumluluğ­u bihakkın yerine getirir.

Söz konusu kaynakta “İnebolu havalisind­eki umum Nur Şâkirdleri nâmına, Selahaddin’in, Üstadımızı­n Tarihçe-i Hayat’ından çıkardığı bir kısacık hülâsanın bir parçasıdır” denilerek, devamında aynen şöyle devam ediyor:“şark isyanında, Şeyh Said ve askerleri, Üstadımız Bediüzzama­n’ı Şark’taki büyük nüfuzundan istifade için mücadeleye iştirake dâvet ettikleri zaman, cevaben demiş: ‘Yaptığınız mücadele, kardaşı kardaşa öldürtmekt­ir ve neticesizd­ir. Çünkü, Türk milleti bin senedir İslâmiyete bayraktarl­ık etmiş, dinî uğrunda binlerle şehid vermiş ve binlerle velî yetiştirmi­ştir. Binâenaley­h, kahraman ve fedakâr İslâm müdafileri­nin torunların­a, yani Türk milletine kılınç çekilmez ve ben de çekmem’ diyerek, hem red cevabı vermiş, hem de mücadelesi­nden vazgeçmesi­ni söylemişti­r.” (Age, s. 275)

Millet Meclisi’nde iyi bir grup kurmayı başaran İyi Parti'ye mesaj: 1- Ülkenin iki Türkçü partiye ihtiyacı yok; 2- Radikal-marjinal milliyetçi partilere de... 3- Partinizi merkeze oturtmak ve Demokrat karaktere büründürme­k tek çıkar yol; 4- Aksi halde, geliştirme­k bir yana, mevcudu muhafaza bile zor.

Şeyh Said ve arkadaşlar­ı, Diyarbekir Hapishanes­inde.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye