24 Haziran 2018 seçimlerinin değerlendirmesi
“Dengesiz güç, medyanın sübliminal mesaj/şuuraltı telkininin, tek taralı bombardımanı ve korkunun her çeşidini kullanması, OHAL şartları ve dünyanın cazibedar şeyleriyle”öyle veya böyle 24 Haziran seçimlerinin sonuçları bu: Erdoğan tekrar Cumhurbaşkanı seçildi. Bütün bunlar ileride teferruatıyla ortaya çıkacaktır. Seçim bir cihad değildir, iktidar olma, dünyevî makamlar elde etme gayretidir. 1970’ler, hatta 1950’lerden beri bu böyle oldu.“refah ve saadet güneşi Kur’ân’ı ele almakla doğacaktır. Partimiz mü’minlerle doludur, mü’minler birleşin’ gibi sloganları”(sadık Albayrak, Türk Siyasî Hayatında MSP Olayı, İst. 1986. s. 24.) kullanarak yola çıktı Millî GÖRÜŞ/MNP-MSP-RP-FP-SP ve AKP) çizgisi… Evet, bazıları bu halis niyeti taşısa da, mahiyet ve sistem itibarıyla bu siyasî boğuşmalar bir cihad değildir. Evet, öyle veya böyle iktidar tamam. Ancak dindar Akp’liler dahil herkes şimdi esas büyük cihada başlamak durumundadırlar. Nedir büyük cihad? Bedir Harbi ki, ölüm-kalım, İslâmiyetin var olup-olmama savaşıdır. Resul-i Ekrem (asm), savaştan dönüşte,“küçük cihaddan büyük cihada döndük” demişti. Arkadaşlarından birisi büyük cihadın ne olduğunu sorunca: “Kişinin nefsiyle, heva ve hevesine karşı gerçekleştirdiği savaştır ki, bu cihadın en büyüğüdür.” (Feyzü’l-kadir, 4/51) Bediüzzaman, zaman artık cihad-ı mânevî zamanıdır, hükmünü çıkarmış ve metodunu da şöyle çizmiş: “Amma cihad-ı haricîyi Şeriat-ı Garranın berahin-i katıasının elmas kılınçlarına havale edeceğiz. Zîra, medenilere galebe çalmak ikna iledir; söz anlamayan vahşîler gibi, icbar ile değildir. Biz muhabbet fedaileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.” (Tarihçe-i Hayatı, s. 52.) Siyaset ise, keyfiyete değil, kemmiyete/sayıya, menfaate, önem verir ve her ne pahasına olursa olsun “başarı ve sonuca” odaklanır. Müslümanların ve dindar gibi gözükenlerin ibadet hayatı, ahlâk hayatı ne âlemdedir? Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye ile araları nasıldır? Şunu herkes biliyor, görüyor: Siyaset nefisleri ıslah etmez. Sizce dindar iktidar tamam da, “Baştan ayağa yasaklarla dolu olan darbeler anayasası” ne oldu; ne olacak? Baştan ayağa kapitalizmi, Kemalizmi ihya eden eğitim sistemi ne oldu, ne olacak? Baştan ayağa haksızlık üzerine bina edilen “adalet mekanizması” ne oldu, ne olacak? Baştan ayağa kapitalizmin, Kemalizmin vahşi kanunlarının geçerli olduğu eknomik sistem ne oldu, ne olacak? İktidar tamam ey dindarlar! “Şeriatın yüzde doksan dokuzu ahlâk, ibadet, ahiret ve fazilete aittir. Yüzde bir nisbetinde siyasete mütealliktir…” (Bediüzzaman, Divan-ı Harb-i Örfi, s. 28.) Böyle bir değerlendirme yapmamın bir mahzuru mu var ey dindarlar? İktidar tamam! İman, ibadet, ahlâk, emaneti ehline vermek; kendinin, anne-babanın aleyhinde de olsa adalet için cihad, nefis terbiyesi ne oldu; ne olacak?