Ve Seçİm ÇARPIKLIKLARI…
Seçim tuhaflıkları ve çarpıklıkları, bütün anketlerde yüzde 4-6’yı bulan MHP’YE yüzde 11 oy çıkması ve yüzde 17-20 bandında oy alacağı belirtilen İyi Parti’nin yüzde 10’da kalmasıyla kalmıyor.
Bu süreçte bazı iktidar partisi yöneticileri, düşen oylarının bir kısmının AKP’LI seçmenin Mhp’nin barajın altında kalmaması için verdiği “stratejik oylar”a bağlayan bazı iktidar partisi yöneticilerinin, diğer muhalefet partilerinin yüzde 10 seçim barajını aşması için HDP’YE desteklemeleri suçlaması çarpıklıkların başında geliyor.
Keza “iktidara ilişik medya”da AKP’YE yoğun medhiyeler dizilirken, bu partinin iktidar imkânlarını hoyratça kullanmasına, onca propaganda ve reklâmla algı operasyona rağmen 7 puan kayıpla yüzde 42’de kalması gözardı ediliyor.
16 NİSAN’DA OLDUĞU GİBİ!
Zorlu süreçte, her fırsatta İyi Parti’nin 2-3 puan altında kaldığı “yıpratma taktiği”ne başvurulurken, Akp’nin 7 puan Erdoğan’ın gerisinde kalmasının âdeta teğet geçilmesi, bir diğer yönüyle çifte standartlı bakışı sırıtıyor.
Girdiği ilk seçimde İyi Parti’nin Meclis’e 43 milletvekiliyle grup kurma başarısı yok sayılıyor; “dağılacak” türü manipülasyonlarla çarpıtılıyor.
Ayrıca 16 Nisan referandumunda -başta Güneydoğu’dadokuz bin sandıkta firesiz 2.5 milyon “blok evet” oyun kullanılmasında olduğu gibi bu seçimde de toplu “blok oy” vakıasının üzerinde pek durulmadı. “Seçim analizleri”ni bir tek “iktidar cephesi’nın başarısı”na yoğunlaştıran yorumcular, seçimlere şüphe ve şâibe bulaştıran, sandık güvenliğine halel getiren bu gerçekleri sözkonusu dahi etmedi.
Yine “muhalefete oy veren bir kısım seçmenin Demirtaş’ın adaylığı için imza verdiği” iddiasına karşı, el altından “Akp’lilere imza çağrısı”yla 110 bin imza ile cumhurbaşkanı adayı gösterilen Perinçek’in 97 bin oy alması, bu seçimin bir diğer tuhaflığı oldu.
Bu arada, seçimden bir gün önce İnce’nin İstanbul mitingindeki kalabalığa rağmen 3.3 milyon oy çıkması, Ankara ve İzmir mitinginde bunca kişi toplanırken, her iki ilde de 1.2 milyon oy verilmesi; üç büyük ilde ancak 5.700 oy verilmesi, garip bir tablosu olarak yakın siyaset tarihine geçti.
ÇELİŞKİLİ ÇARPITMALARLA
Ve doların 5.70 lirada seyrettiği, enflasyonun çift rakamlarda tırmandığı, faizlerin yüzde 20.25’leri aştığı, yatırım, üretim ve istihdamdan yoksun çöküşteki ekonominin, “Türkiye büyüyor”, “ekonomi düzelecek” türü yanıltmalarla yapılan algı operasyonu, seçim sürecinin bir başka çarpıklığını ortaya koydu.
Seçim konuşmalarında, yeni vergilerden tek kelime söz edilmezken, öve öve bitirilemeyen ve “rekor kırdığı” lanse edilen ihracatla “2023’te ihracatın 500 milyar dolara çıkacağı” ütopyasının pompalanması tuhaflığı sergilendi.
Akp’nin iktidarı devraldığında “dünyanın 16. büyük ekonomisi olan, ancak 19’lara gerileyen Türkiye ekonomisinin bu gidişle “dünyanın en büyük on ekonomisi arasına gireceği” vaadinin kitlelere çarpıtılarak propaganda edildi.
Hülâsa, gerçekleri tersyüz eden çelişkili çarpıtmalar, garabetli tuhaflıklar ve çarpıklıklar, 24 Haziran seçimlerini peşinen tartışmalı hale getiriyor…