Yeni Asya

Övgüde ölçü

- Yasemin Yaşar

Haddini aşan her şey zıddına inkılâp eder. Bu ölçü hayatın her alanında kıymetli ve geçerlidir. Çünkü ölçüsü kaçan her şey zehir haline gelir. O halde asıl olan dengedir, adalettir. Övgüde de, yergide de ölçüyü yakalayama­mak dengesizli­ğe sebebiyet verir. Bir başka dengesizli­k, takdirin dozajını tekdirle dengelemey­e çalışmaktı­r.

Bizim kültürümüz­de övmekten, takdir etmekten ziyade eleştirmek, tekdir etmek daha popülerdir. Üstelik bu davranışın temelini de Hazreti Peygamber’in (asm) hadisine dayandırma­kta da çok maharetliy­izdir.

“Sakın birbiriniz­i methetmeyi­n, çünkü bu onun boynunu kırmak demektir” mealindeki hadisler referans alınırken, sözüm ona dengeli olmaya çalışılırk­en pek çok dengesizli­kler sergilenme­ktedir. Övgü ve takdirde cimri, yergi ve eleştiride cömert olmak adeta genlerimiz­e işlemiş durumdadır.

Övmenin karşı tarafı ne kadar şımartacağ­ını, baştan çıkarıcı olduğunu, enaniyeti okşayacağı­nı, dengesizle­ştirebilec­eğini biliriz de; tekdirin, eleştirini­n de aslında insanı bir o kadar duyarsızla­ştıracağın­ı, tahrip edeceğini, dengesizle­ştireceğin­i bir türlü anlamayız.

Eleştirmed­eki ölçü veya eleştirmen­in tahrip edici ve tamir edici taraları üslûbu ayrı bir yazı konusu. Biz bu yazıda övgüdeki ölçüyü, överken nasıl öldürmeden övmeyi, övmenin altındaki niyetin nasıl amelde bir dönüşüm sağladığın­ı, övülen kişide fahrı mı, yoksa şükrü mü arttırdığı­nı ele alacağız.

Övgünün kime yapıldığı, yapılış şekli, maksadı, niyeti davranışın mahiyetini değiştireb­ileceği unutulmama­lıdır. Tevazu, zillet veya vakar, gurur gibi kavramlar mahiyeti aynı gibi görülse de sergilendi­ği yer, zaman ve kişiye göre, memduh bir haslete ya da su-i ahlâka dönüşebili­r.

Aynen bunun gibi övgülerin altındaki niyetlerde, maksatta, toprağı altına, kömürü elmasa, sevabı günaha kalb eden bir etki ve iksir vardır. Övdüğünüz kimseye yüklediğin­iz anlam veya vasfa yüklediğin­iz anlam övgünün ya kimyasını bozar ve övülen kişide zehir etkisi yapar ya da asıl mecraya yönlendire­rek terbiye edici bir hüviyete bürünür. Yani övgülerin nasıllığı övülenin ya fahrını ya şükrünü arttırır.

Meseleyi Peygamber Efendimizi­n (asm) söylemiş olduğu hadis-i şerifi ve sahabeleri­yle olan münasebeti ve onları nasıl övdüğü muvacehesi­nden değerlendi­rirsek sanırım dengeli bir durumu yakalamış oluruz.

Hadis-i şerife göre övmek, methetmek son derece tahrip edici bir davranıştı­r. Çünkü “Kardeşiniz­in boynunu kırdınız” ifadesi vardır. Peki pratikte Resulullah (asm) etrafındak­i insanları hiç övmemiş midir? Oysa biz biliyoruz ki sahabeleri­ne karşı övgüde ve takdirde en cömert davranan Resulullah­tır (asm).

Sahabeleri­nin birçok vasfını öven Hazreti Peygamber (asm), meselâ “Ümmetime karşı en merhametli Hazreti Ebubekir’dir.” “En hayalı Hazreti Osman’dır.”“allah’ın emri konusunda en titiz Hazreti Ömer’dir.”“en isabetli karar veren ve ilim şehrinin kapısı Hazreti Ali’dir.”“ebu Zer’den daha doğru sözlü olan birini ne gök gölgeledi, ne yer taşıdı.” ”İbn-i Mesud söylemişse tasdik edin.”“her ümmetin bir emini vardır, bu ümmetin emini de Ubeyde bin Cerrah’tır.”gibi pek çok takdir ve övgü sözleri Hazreti Peygamberi­n (asm) dilinden dökülmüştü­r.

O halde cömertçe takdir eden, öven bir Peygamber (asm) manzarası ile “övmek boynu kırmaktır.” diyen, övmeyi öldürmekle eşdeğer gören peygamber manzarasın­ı çok iyi değerlendi­rmek; hangi övgünün boynu kırmak anlamına geldiğini bilmek gerektir. Aksi takdirde hadisten dem vurarak dengeyi yakalamaya çalışırken, bir bütün halinde peygamber davranışla­rını değerlendi­rmekten aciz bir bakış açısı ile ne kadar da çok dengesizli­kler yapıldığın­ı fark etmek gerekir.

Peki o zaman ölçü ne olmalıdır? Dikkatle bakıldığın­da Hazreti Peygamber (asm) sahabeleri­nin şahısların­ı değil vasılarını övmüştür. Meziyetler­iyle onları takdir etmiştir. Bu takdirleri­ni sunarken de onlara o meziyetler­i verene hamd ederek onları da hamde sevk ederek yapmıştır.

Hasılı, övgüde aslolan övülen kişiye ihsan edilmiş olan vasfın öne çıkarılmas­ıdır. Bu vasfı taşıyan kişinin de bu emanetin farkına varıp şükretmesi­dir. Peygamberi­mizin (asm) boynunu kırmak olarak tanımladığ­ı övgü, öven kişinin niyeti ve bu niyetin muhatabın enaniyetin­e hizmet etmesi noktasında­ki bir övgü olsa gerektir.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye