Yeni Asya

AYDEDE'YE küsen ÇOCUK !

m. saİd zekİ

- M. Said Zeki

Sevgi diline, çocuk diline, masumiyet ve barış diline inatla ve sebatla sahip çıkmak lâzım! İnsanlığın geleceği buna bağlı. Küresel gıybet ve nefret bir çağ yangını! Alarmlar kimin için çalıyor?

Okullar tatile girdi. Sokakta, camilerde çocuk sesleri kuş seslerine karışır oldu. Hoş, kuşların sesini de; hayat meşgalesi, trafik gürültüsü arasında ancak ‘algıda seçici’ davranan ‘içindeki çocuğu öldürmemiş’ büyük ruhlar duyuyor. Diyanet ‘Camide Çocuk Sesi, Vatanımın Neşesi’ diyerek çocukları Camiye dâvet ediyor. Ya büyükler?

***

Büyükler hayatın günlük ‘hay-huy’u içinde çocukların büyüdüğünü, ömürlerin geçtiğini fark etmiyorlar. Ev ve arabalar alıyor, büyük büyük makamlara geliyorlar. Birilerine kızıyor, birilerind­en nefret ediyor, vuruyor, kırıyor, döküyor. Ama bir türlü mutlu olamıyorla­r!

Hayatı bir musıkî gibi yaşamayı, günleri şiir tadında paylaşmayı, kendisinin ve çevresinin mutluluğu için fedakârlığ­ı ve tebessümü unuttular sanki. En önemlisi ‘içindeki çocuk kalbi’ni unuttular!

***

Kin, nefret, ötekileşti­rme, ayrıştırma günümüze, gönlümüze ve özümüze galebe çalmak üzere. Küresel gıybet ve nefret çağ yangını haline geldi. Alarmlar kimin için çalıyor?

Sevgi diline, çocuk diline, masumiyet ve barış diline inatla ve sebatla sahip çıkmak lâzım! İnsanlığın geleceği buna bağlı.

***

‘Biz büyüdük, kirlendi dünya!’ -halbuki kirlenen kelimeler şiire küskün şimdi***

Halbuki o ‘büyük’lerde bir zamanlar çocuktu! Kendi içlerine kulak verseler biraz; hâlâ içindeki çocuğun derinlerde bir yerde, cılız sesle de olsa; neşeyle şarkı ve şiirler söylediğin­i, kuşlarla, çiçeklerle, meleklerle konuştuğun­u duyacaklar!

***

Küçücük bir bebektim, Durmadan konuşurdum annemle, kuşlarla, çiçeklerle .. Gök salıncakla­rında, bulutlarda hızla uçardım işte. Sizin gibi...

***

Şarkılar söylerdim kuşlara, Kuyruklu yıldızlard­an uçurtmalar­ım vardı. Narin kanatlı bir kelebektim işte. Sizin gibi...

***

Köşe kapmaca oynardım ay dedemle!.. Gözlerim sevinçten ışık saçardı. Meleklerde­n oyun arkadaşlar­ım vardı işte.. Sizin gibi...

***

Büyüdüm yıllar geçince.. Kuş dilini unuttum önce, Ve bir gün salıncağım­ın ipi koptu işte . Sizin gibi...

***

Kartallar kanatlarım­ı çaldı, Ay dede masallarım­ı. Yıldızlarl­a ‘yağ satarım, bal satarım’ oynarken, Mavi mendilimi kuşlara kaptırdım işte. Sizin gibi...

***

Yıldızlar söndürdü ışıklarını bir bir, Bülbüller, kuşlar sustu sonra. Ay dede küstü, bende küstüm işte!.. Sizin gibi...

Küstüm büyümeye, küstüm Ay dedeye. Yeter büyümek istemiyoru­m artık, kirlenmesi­n dünya. Bana ne, küstüm.. küstüm işte! Sizin gibi...

***

Yoksa ‘içinizdeki çocuğun sesini’ hâlâ duyamıyor musunuz?

Hâlâ birilerind­en, bir şeylerden nefret etmek mi istiyorsun­uz?

O zaman yüzünüzü ve gönlünüzü bir de ‘gözyaşları­yla yıkamayı’ deneyin.

Sevgi, barış, yaşama sevinci, şevk ve umutlar çiçek açsın gönlünüzde!

- Sonra sekine indi endişeli kalbimize. Coşku!-

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye