Cemaatteki bereket
İİsmail Dinçer zmir’in Hisarönü çok meşhurdur. Herkes bilir ve mutlaka bir vesile ile yolu düşmüştür. Tarihî Hisar Camii’nin etrafı çiçek satıcıları ve değişik meslek grubu esnalarla çevrili olduğu için buraya Hisarönü denmiştir... Her zaman da bu çevre çok kalabalıktır.
Camiye çok yakın saat tamir ve satış işi yapan Ahmet Bozkaya Ağabey vardı... Kendisi Üstad Bediüzzaman Hz.lerinin eserlerini okur, sohbetlere devam eder, dükkânına gelenlere de onun küçük kitaplarından hediye ederdi.
Kendisi güler yüzlü ve sıcak kanlı bir insandı. O zamanlar İzmir’de Yeni Asya Bürosu olmadığı için diğer semtlerden ve çevre ilçelerden gelen Nur Talebeleri, Ahmet Ağabey’in dükkânına uğrar, çayını içer, sohbet ederlerdi...
Her gelen çok sıcak ilgi gördüğü için Ahmet Ağabey’e uğramadan gitmezlerdi. Büro açıldıktan sonra da Ahmet Ağabey’e uğrayanlar hiç azalmadı. Kendisi bir rahatsızlık sonucu 49 yaşında Rahmet-i Rahman’a kavuşmuştu.
Bu günlerde Saatçi Ahmet Ağabey’i anarken; Kemeraltı esnalarından İsmail Dinçer Ağabey yaşadıkları bir hatırayı nakletti:
1975-1976 yılları idi. Bir Ramazan günü Saatçi Ahmet Ağabey evinde iftar vermek istiyor. Evi küçük olduğu için 15 kişi civarında misafir dâvet ediyor. Ancak kulağı ağır işiten bir dâvetli yanlış anlayınca umumî dâvet var zannedilerek 60-70 kişi civarında cemaat dâvete icabet ediyor.
Tabiî Ahmet Ağabey çok sıkılmış, ne yapacağını şaşırmış. Ev küçük, yemekler 15 kişiye göre hazırlanmış... Ne yapsın? İftar saati gelince mecburen gelenlere yemekler dağıtılmış, iftar yapılmış. Herkes sıkış tıkış, yer dar... İftarını yapan yakındaki camiye gidiyormuş. Bakmışlar ki ortada kalan yok. “Ben yiyemedim, iftar edemedim” diyen yok...
Ahmet Ağabey ve ailesi hayrette kalmışlar. Bu eve bu kadar insan nasıl sığdı, yemekler nasıl yetti anlayamamışlar.
“Bu her halde Rabbimizin cemaat üzerine indirdiği bir berekettir” demişler. Bu vesile ile Saatçi Ahmet Ağabeyi rahmetle anıyor ve ruhu şad olsun diyoruz...