Yeni Asya

Mü’min, kardeşini sever ve sevmeli

- Bediüzzama­n Said Nursî

İkinci Vecih

Hem hikmet nazarında dahi zulümdür.

Zira malûmdur ki adavet ve muhabbet, nur ve zulmet gibi zıttırlar. İkisi, mana-i hakikîsind­e olarak beraber cem olamazlar.

Eğer muhabbet, kendi esbabının rüçhaniyet­ine göre bir kalpte hakikî bulunsa, o vakit adavet mecazî olur, acımak suretine inkılâb eder. Evet, mü’min, kardeşini sever ve sevmeli. Fakat fenalığı için yalnız acır. Tahakkümle değil, belki lütula ıslahına çalışır. Onun için nass-ı hadis ile “Üç günden fazla mü’min mü’mine küsüp kat’-ı mükâleme etmeyecek.”

Eğer esbab-ı adavet galebe çalıp, adavet, hakikatiyl­e bir kalpte bulunsa, o vakit muhabbet mecazî olur, tasannu ve temelluk suretine girer.

Ey insafsız adam! Şimdi bak ki mü’min kardeşine kin ve adavet ne kadar zulümdür. Çünkü nasıl ki sen adi, küçük taşları Kâbe’den daha ehemmiyetl­i ve Cebel-i Uhud’dan daha büyük desen, çirkin bir akılsızlık edersin; aynen öyle de Kâbe hürmetinde olan iman ve Cebel-i Uhud azametinde olan İslâmiyet gibi çok evsaf-ı İslâmiye muhabbeti ve ittifakı istediği halde mü’mine karşı adavete sebebiyet veren ve adi taşlar hükmünde olan bazı kusuratı iman ve İslâmiyet’e tercih etmek, o derece insafsızlı­k ve akılsızlık ve pek büyük bir zulüm olduğunu, aklın varsa anlarsın. Mektubat, Yirmi İkinci Mektub (Uhuvvet Risalesi), s. 310

Evet, mü’min, kardeşini sever ve sevmeli. Fakat fenalığı için yalnız acır.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye