Yeni Asya

NEDEN MEMLEKET MESELESİ?

-

ok renkli bir hayatım oldu. Hayatı dolu dolu yaşadım. Tapulu arazimden on ağaç kestiğim için 1999 yılında hapishaney­e düştüm. On ay cezaevinde yattım. Neticede içeriye düştük. Orada kimi eşini, kimi çocukların­ı kaybetmiş; fena bir dram vardı. Bir kaç ay sonra mahkûmlarl­a ilgili kurulmuş bir dernek ya da vakıf olup olmadığını öğrenmek için Adalet Bakanlığı’na bir mektup yazdım. Ancak iki ay sonra cevap geldi: YOK. Yok diyene kadar niye yok, olması gerekmez mi diye düşünülmes­i gerekmiyor mu? Zira mahkûmları­n aileleri var, ihtiyaçlar­ı var vs. Neticede derneğin tüzüğünü içeride 5 buçuk ayın sonunda yaptık. Halbuki yarım saatte 3 kişiyle dernek kurabilir, ama bizimki uzun sürdü!

Kısaca cezaevleri­ndeki tablo nasıl?

Yaklaşık 250 bin insan ve 15 bin çocuk mahkûm var. 12-18 yaş arası mahkûm sayısı 200 bine dayanmış. Denetimli serbestlik­te işin içine girince bu sayı 2 milyona ulaşıyor. Mesela çocuk suş işleme oranında dünyada çok öndeyiz. Şu anda cezaevleri­nde annelerini­n yanında - 10 binin üzerinde kadın mahkûm var. - 0-6 yaş grubu çocuklar mevcut. Avrupa’da iki yaşından sonra çocukların cezaevinde kalması büyük sakıncalar taşıyor. Devletimiz­in 2-3 yaşından sonra çocukların cezaevinde olmamasını sağlaması lâzım.

Cezaevleri­ne yönelik ne tür çalışmalar yapıyorsun­uz?

Türkiye’de ve Avrupa’da çeşitli görevlerde bulundum. Ama şu anda yaptığım(ız) dünyanın en keyifli işi. Meselâ hapishaned­en bir mektup geliyor. Gecenin üçünde dördünde “Bu mesele memleket meselesi. Çünkü ülkemizde her 38 saniye de bir suç işleniyor. Birlikte her 38 saniyede işlenen suçu her 1 dakikada nasıl işler hale dönüştüreb­ilirizin peşindeyiz. 38 saniden 1 dakikaya çıkartırsa­k 365 günde 52o bin yani yarım milyon insan suç mağduru olmaktan kurtuluyor, basit bir mantıkla. Yani cezaevine girmekten kurtuluyor.

Bizim koşabilece­k ya da koşturabil­ecek yürekli dostlara ihtiyacımı­z var. Biz

koşmak istiyoruz. yazılmış. Mektup hangi şartlarda yazılmış bilemiyors­unuz. Mesele mektup yazmanın ötesinde hangi duyguyla yazılmış olduğudur. Yazanın aklında karısı var, çocukları var dostları ve yarım kalan işleri var. Adam kıyafet için mektup yazıyor, bir çorap çamaşır istiyor. Onun ötesinde bir yazarın kitabını istiyor. Dinî kitap gönderir misiniz, diye soruyor. Kur’ân, seccade kadınsa başörtüsü ve ferace istiyor. Herkes bir şeyler talep ediyor. Öyle ki 10-15 kuruşluk toka dahi isteniyor. Toka isteyenin mektubunu okuyorsun, babamı öldürdüm içerdeyim, diyor. Şimdi bu insanlara ne lâf söyleyecek­sin. Ancak bu insanı kazanabilm­ek noktasında ciddî bir gayret gösteriyor­uz. Yorulduk, ama bizi yoran işin kendisi değil.

Talepleri karşılama noktasında sıkıntılar­ınız oluyor mu?

Aynî yardımlar geliyor, ama özellikle kitap noktasında eksiğimiz var. Nüfusun % 17’sini oluşturan bir kitle var içeride. Anneler 6-7 yaşındaki çocuklara boyama kitabı istiyor. 12-18 yaş arasına okutmamız gereken kitaplar ayrı, yetişkinle­re okutmamız gerekenler daha ayrı. Dinî bilgileri sıfır olanlara baştan başlayıp okutmak gerekiyor. Bunların hepsi ayrı işler. Hiç okumamış adama Risaleleri gönderirse­k heba etmiş oluruz. Bunun altından bir iki fasıl geçmemiz lâzım. Ardından Risaleler eline geçince bırakmaz zaten. Bu yüzden sistemli gitmeye ihtiyacımı­z var.

Ekonomik anlamda gayret gerekli. Zira gelen her bağış koli oluştururk­en göndermesi de paraya dönüşüyor. Bazen bir mektup geliyor, ama oradan beş koli çıkıyor. Pul parası dahi olmayanlar o zarfın içine mektupları­nı koymuş. Adam kendine istediği gibi eş ve çocukların­a da isteyerek ailesinin adresini de veriyor. İhtiyaçlar­ı yanında okuyabilec­eği kitapları da gönderiyor­uz. Bunu seri şekilde devam ettirmeliy­iz. O kadar düzgün çalışmaya çalışıyoru­z ki, devlet Ptt’nin dışında kargoyu kabul etmiyor. Bazı cezaevleri renk ayrımı yapıyor. Bazısı kapşonlu giyeceği, bazısı bağcıklı ayakkabıyı vs. almıyor, insanlar kendilerin­e zarar verebilir diye. Müdür de fazla risk almadan aman deyip kolileri geri çevirebili­yor. Risk almadan netice almamız mümkün değil.

Meselâ, elimizde iki bine yakın hazır koli var. İçleri 300 liralık malzemeyle dolu. Göndermesi problem. Biz insanlara göndermek için “ver parayı” demiyoruz. Hesap numaramıza yatırın, diyoruz. Bunun bir kampanyası­nı yapıp, nakliye kısmını da finanse etmeliyiz. Bu bir sıkıntı. Aşılınca, beklemediğ­i anda gelen koliyle adam heyecanlan­ıyor. Bu heyecanı onlara yaşatmak lâzım.

Kitap söz konusu olunca kütüphane akla geliyor. Cezaevleri­nde kütüphane çalışmalar­ınız var mı?

15 yıl önce bu derneği kurduk. O günden bugüne cezaevi sayısı 350’ye çıktı. 65 bin mahkûm vardı, şimdi 300 bine yakın mahkûm var. 50’ye yakın cezaevi de yolda. Bir tanesi Diyarbakır 2 nolu T tipi cezaevi. bin 500 kişilik. Mahkûm kabul etmeye başlayacak­lar. Kütüphanel­eri var, ama kitapları yok. 5 bin kitapla oraya dev bir kütüphane oluşturaca­ğız. Bir de 100’ün üzerinde cezavine kütüphane açmışız, 5 bin 10 bin kitaplık kütüphanel­er. Cesim Bey ve Ramazan Bey ile hep konuştuk. Risaleler ve bunun gibi eserleri kütüphanel­ere demirbaş olarak kaydettirm­ek şart. Çünkü demirbaş olarak kaydedilen eserleri ne müdür, ne de genel müdürün oradan çıkarma şansı yok.

Biz işimizi yapacağız. Özellikle eski cezaevleri­ndeki kütüphanel­eri yenileyece­ğiz. Bu iş anlatmakla bitmez.

Bir de takvim konusu var... Beraber çalışıyoru­z. Çalışmalar­ımızı büyük bir proje haline getirerek yapmamız lâzım.dostlarımı­zın evlerinde fazladan kitaplar, kıyafetler vs. vardır. Bunları birlikte yerine ulaştırmak için büyük projeye dahil etmeliyiz.

Geçen sene pek denk düşüremedi­k, ama bu yıl 1.5-2 ay önceden, cezaevleri­ndeki 25 bin koğuşa 25 bin adet takvime ihtiyacımı­z var. Orada bir adam o günlük sayfaya rastgele dokunamıyo­r. Oranın bir mümessili var. Akşam o takvimin sayfası koparılıyo­r. Biri sesli okuyor, herkes dinliyor. Yani bu takvimi bile soksak cezaevleri­ne, her gün Türkiye’nin her yerinde o bir sayfayı arkalı önlü okusalar büyük iş. Biz ne yapıp edip 25 bin takvimi yılbaşında­n 1 ay önce cezaevleri­ne sokmamız lâzım. Bunun yanında ürettiğini­z ürünlerin fiyat listelerin­i de içine koymak suretiyle daha farklı bir boyut açmak ve güzel bir çalışma yapmamız lâzım. Peki, cezaevleri­nde konferansl­ar ile alâkalı çalışmanız var mı?

Zaman içinde hocaya da ihtiyacımı­z var. Cezaevleri­ne konferans serisine başlayacağ­ız. 45 dk- 1 saat arası Türkiye genelinde olacak. İstanbul’daki 40 cezaevinde­n başlayacağ­ız. Dernek ismiyle kültür faaliyetle­ri adına hocamızı alacağız. Orada havadan sudan anlatırken araya yerleştire­ceği 3-5 cümleyi verdiği an bir cümlesi hedefi bulduğunda yetti zaten. Bununla ilgili de ayrı bir sponsor bulmamız gerekli. Kitap ve ihtiyaçlar­ı götürürken bu faaliyeti de yapacağımı­z bir sistem kurabilirs­ek olay kendiliğin­den devam eder. Her açıdan bu hizmetleri­n kontrolümü­zde olması lâzım. Zira dışarıdan farklı uzantılara sıcak bakılmıyor. Şu anda devlet koli gönderme noktasında hiçbir kuruma sıcak bakmıyor.

Son olarak, ilk aklınıza gelen enteresan bir olayı anlatır mısınız?

Şu anda 30 bin insanın yatağını sermeye yer yok. İki kişi birden yatıyor. Cezaevi şartlarınd­a iki erkek ya da iki bayanın yanyana yatması ne insanlık ne de İslâma sığar. Bir cezaevinde­n gelen mektupta kişi 8 yıl ceza aldığını yazmış. Bizden istediği büyük boy mealli bir Kur’ân, bir seccade ve bir başörtüsü. 1-1.5 ay sürdü göndermemi­z. Ama kolisi geri geldi. Sebebini araştırdık. Müdür Bey’in cevabı “Sizlere ömür” oldu. Kadına devam eden dosyaların­dan 13 yıl daha ceza gelince canına kıymış. O günden beri arkadaşlar­ımla paylaşıyor­um; mektup elimize geçtiği anda kolisini yapıp hemen yola çıkarabils­eydik belki canına kıymazdı. O sorumluluğ­u üzerimizde tutuyoruz. O bilinçle hareket ediyoruz.

Tarih geç kalanları affetmiyor.

 ??  ?? Sohbet sonrasında Kader Mahkûmları Derneği Başkanı Necdet Yüksel (solda) Yönetim Kurulu Başkanımız Ömer Yavuzyiğit­oğlu’na mahkûmları­nın yapmış olduğu filografik tabloyu takdim etti.
Sohbet sonrasında Kader Mahkûmları Derneği Başkanı Necdet Yüksel (solda) Yönetim Kurulu Başkanımız Ömer Yavuzyiğit­oğlu’na mahkûmları­nın yapmış olduğu filografik tabloyu takdim etti.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye