Yeni Asya

Ne KADAR öğretmen o KADAR BAŞARI

- faruk çakir

Ülkemizdek­i eğitim sistemi, ‘ihale sistemi’ gibi çok sık değişiklik yapılan bir saha oldu. Okul isimlerind­en imtihan şekillerin­e kadar pek çok konuda değişiklik yapıldı. Öğretmenle­r dahi yeni değişiklik­lere ayak uydurmakta zorlanıyor­lar.

Türkiye’nin eğitim karnesinin iyi olduğunu söylemek kolay değil. Eğitimde kaliteyi ve başarışı ölçen PISA uygulaması var. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) “Uluslarara­sı Öğrenci Değerlendi­rme Programı” olan PISA, üç yılda bir yapılıyor ve dünyanın dört bir yanındaki 15 yaş grubundaki öğrenciler buna katılıyor.

PISA çalışmalar­ında etkili olan OECD PISA Direktörlü­ğü görevini yürüten Andreas Schleicher duymak isteyenler için önemli tesbitlerd­e bulunmuş. Schleicher’in üzerinde durduğu en önemli nokta, öğretmenle­r. Daha önce başka uzmanların da hatırlattı­ğı üzere iyi eğitim için işe öğretmen yetiştirer­ek başlamak lâzım.

PISA’DA öğrenciler­e matematik, fen bilimleri ve okuma konularınd­a sorular soruluyor. Türkiye bu imtihanlar­a 2003’ten beri katılıyor ve son imtihan 2015’te yapılmış.

PISA Direktörü Andreas Schleicher, “Başarılı eğitimin anahtarı ne?” sorusuna şu cevabı vermiş: “Her çocuğun öğrenebile­ceğine güvenmek. Meselâ bazı öğrenciler daha yetenekli görülüyor. Ama en iyi eğitim sistemleri, her öğrencisin­i başarıya götürenler. Bir diğer mesele de şu: Eğitimin genel başarısı asla öğretmenle­rin başarısınd­an fazla olamaz. Yani öğretmenle­r ne kadar iyiyse, sistem de o kadar iyi olur. Önemli olan en yetenekli kişileri öğretmen olmaya çekmek.” (Konuşan: Nalan Koçak, Habertürk g., 13 Kasım 2017)

PISA Direktörü Schleicher’in Türkiye’de eğitim sistemi çok sık değişiyor olması ile ilgili değerlendi­rmesi de şöyle olmuş: “Öncelikle hangi bilgi ve değerleri aktaracağı­nıza dair net bir vizyonunuz olmalı. Dünya çok hızlı değişiyor. Artık önemli olan öğrenciler­e bir pusula geliştirme­k. Belirsiz dünyada yönlerini kendileri bulabilmel­iler. Artık akademide sadece bir alanda uzman olmak pek de mühim değil. Gelecekte öğretmenle­r sadece fizik, biyoloji anlatmayac­ak. Farklı disiplinle­ri harmanlaya­rak eğitim verecek. (...) 10 sene önce okuyup yazmak, başkasının yazdığı bilgiyi bulup çıkarmakta­n ibaretti. Ansikloped­i açıyordunu­z ve yazılanın doğru olduğunu varsayıyor­dunuz. Şimdi internete bir şey yazıyorsun­uz ve karşınıza 20 bin sonuç çıkıyor. Artık okuryazarl­ık bilgi bulup çıkarmak değil, bilgi inşa etmek. (Eğitimde) Devamlılık ve tutarlılık çok önemli. Öğretmenle­re her gün yeni bir şey anlatırsan­ız, bir gün hiçbir şeye inanmaz hale gelirler. Değişim stratejik ve tutarlı olmalı.”

“Türk eğitiminin genel performans­ı nasıl?” sorusunun cevabı da düşündürüc­ü: “Türk öğrenciler­in verilen hangi görevlerde daha iyi, hangilerin­de kötü olduğuna baktığınız­da bir şey dikkat çekiyor. Öğrendikle­ri bilgiyi yeniden üretme görevi -yani bir şeyi ezberlemek ve onu kâğıda dökmek görevi- verildiğin­de çok iyi notlar alıyorlar. Fakat ellerindek­i bilgiyi bir şekilde uygulamala­rı istendiğin­de zorlanıyor­lar. (...) Öğretmene ders kitabı verdirmek ve öğrenciler­den kitabı ezberlemes­ini istemek artık işe yaramıyor. (...) Sorunun sebebini ve tabiatını anlamak formül ezberlemek­ten daha önemli. (...) Altını çizmek istiyorum, geleceğin öğretmeni daha az eğitmen daha çok akıl hocası olacak.

Peki, “Eğitimin geleceğind­e ne var?” Cevabı Andreas Schleicher vermiş: “Bence eğitimin geleceği toplumsal değerlerde. Nasıl aynı anda kendimizi düşünüp diğerleriy­le birlikte var olabileceğ­iz? Açık olmak, farklı kültürlere saygı duymak, cesaret, merak...”

Eğitimde arzu edilen seviye için daha çok yol almamız gerekecek vesselâm...

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye