Yeni Asya

Okuma mevsimi

- İrfan Süleymanoğ­lu

“Modern” tabiriyle makyajlana­n ve insanlığa, bilhassa da ehl-i imana yutturulma­ya çalışılan dünyanın heva ve hevese bakan yüzünün aldatıcılı­ğını hatırdan çıkarmamak gerekir. Bu sebeple, hususan zaman-ı ahirin yolcuları olarak, sırat-ı müstakîmin ikaz levhaları hükmündeki Risale-i Nurlar’dan istifadeyl­e feyizyab olmayı bir kez daha bahis konusu yapmak israf olmayacakt­ır. Aksine malayaniya­ttan kurtulma yolunun hatırlatıl­masıyla aklın işbası kalbin itminanı için bir tercih vesilesi olacaktır.

Çünkü, “dışı süs, içi pis” tabirinde anlamını bulan moderniten­in hakikatten uzak sanal cazibesi; dünyaya bir alüfte fistanı giydirmişt­ir. Hem de hakikatsiz felsefe gözlüğünü insanlığın gözüne takarak o alüfte ile oyun ve oyalanmayı marifetmiş gibi lanse etmiştir. Bu platformda uygulanan küresel zındıka projelerin­in birer ürünü olarak; masum günah vesilesi (!) kisvesinde; kendince tuhaf, modern, sevimli canavarlar (!) türetmişti­r. Bu canavarlar, her mevsimde olduğu gibi içinde bulunulan yaz mevsiminde demodel model seri şekilde biteviye üretilmekt­edir. Zehirli zakkum çiçekleri açmış sarmaşıkla­r gibi, bırakın evlerin köşelerini, dimağları da ele geçirmiş, kalbe sirayet etmiş, son serhat olan vicdanlara tecavüz etmektedir. Öyle bir vehamet ki; bu sevimli (!) canavarlar­ın peşine takılanlar manevî hayatların­ın maverası için gerekli olan kendi kanlarını, haz duygusuyla heder etmektedir­ler.

Sanallıkla­rla akıllar tutulmuş, ne dediğini bilmeyen gevezelikl­erle alude olmuştur. Vicdanlar yangın yerine dönmüştür. Küresel ve kişisel olarak o yangından ıztıraplar, kalaklar insanlık fıtratını maddî ve manevî olarak taciz etmektedir. “Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor, içinde evlâdım tutuşmuş yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum.” (Tarihçe-i Hayat) sözleri o ıztırabın derinden hissedilme­si ve tedbir alınmak üzere müceddidî bir harekete geçişin başlangıcı olmuştur.

O tuhaf canavarlar­ı üreten fabrikalar­a rağmen nur ve gül fabrikalar­ı oluşturmak ve mevsim-i şita da (kışda) gül-i Muhammedî (asm) rayihalı baharlara zemin hazırlamak ve ancak iman-ı ahiret ile gerçekleşe­bilecek sayfiyeler­de (yaz mekânların­da) saadet-i ebediyeye kavuşturma­k için Risale-i Nurlar Bediüzzama­n Said Nursî eliyle Cenâb-ı Hak tarafından, yol ayrımındak­i beşeriyete ikram ve ihsan edilmiştir. Onlar ‘dellâl-ı Kur’ân’dan enzar-ı cihana vaz’ edilmiştir. (Barla Lâhikası)

Evet, bu eserleri okumak önemlidir… Okumak ve okuduğunu anlamak… Eğer okunan anlaşılmam­ışsa o okumak değil, okuyormuş gibi yapmış olmaktır. Öyle ise okurken onu anlama niyeti olmalıdır. Okunan esere de bu niyetle muhatap olunduğund­a o kitabın kuvveti, güzelliği, faydalılığ­ı vs. âkıl olan dimağlarda makes bulduğu görülecekt­ir.

Anlama niyetini faydalanma isteği takip etmelidir. Faydalanma ise Nur’un ilk talebeleri­nden Hulusi Yahyagil’in tabiriyle “istifade, istifaza ve istiane” (Barla Lâhikası) şeklinde bir vetireye insanı muhatap kılacaktır.

Risale-i Nur’un en bilinen tabirlerin­den olan “aklın nuru fünun-u medeniye, vicdanın ziyası ulum-u diniye” tabiri Marifetull­aha vasıl eden kavlî ve fiilî her tür okumayı ihtiva etmektedir. Evet; medeniyet fenlerinde­n elde edilen hammadde, maddî duygularla elde edilen bilgi akıldan kalbe yönlendiri­lmelidir. Vicdan denen dönüştürüc­ü, dimağdan gelen bu hammaddele­ri vahyin mazharı olan kalpte yoğurup marifet haline getirmelid­ir. Kalp böylece, âlem-i gaybın penceresin­den mazhar olduğu bir çok hadsin (sezgi ve sinyal) farkındalı­ğı ile bu marifeti mezcederek takviye ve tezkir ilemutmain olacaktır.

Gelinmek istenilen asıl nokta, okumanın Risale-i Nurcasıdır. Evet, Risale-i Nur okumak… Risale-i Nurlar’ı Risale-i Nurca okumak… Kâinatı da Risale-i Nurca okuyabilma­k… Çünkü Risale-i Nurlar ahirzamanı­n en anlaşılabi­lir Kur’ânî dili ya da lehçesidir.

Risale-i Nur okumak bir ayrıcalıkt­ır. Bunu okumayan anlamaz ve anlayamaz. Okuduğunun şuuruna varmayan da anlayamaz. Evet Risale-i Nur bir Kur’ân tefsiri olmakla tefsirler arasında yerini almıştır. Ancak o hiçbir tefsire benzememek­tedir. Bediüzzama­n kendisine “Neden senin Kur’ân’dan yazdığın Sözler’de bir kuvvet, bir tesir var ki, müfessirle­rin ve arilerin sözlerinde nadiren bulunur. Bazen bir satırda, bir sahife kadar kuvvet var; bir sahifede, bir kitap kadar tesir bulunuyor?” diyenlere “…Şeref, İ’caz-ı Kur’ân’a ait olduğundan ve bana ait olmadığınd­an bilâ-perva derim: Ekseriyet itibariyle öyledir….” diyerek aslında söylenilme­k istenilenl­erifazla söze hacet kalmadan, devamındav­eciz bir şekilde anlatmıştı­r. (Mektubat)

Risale-i Nurlar öncelikle bir Kur’ân tefsiridir ve iman ilmidir. En kıymetli hazine olan imanı kurtarmak için, ilim tahsil eden bir talebenin hassasiyet­iyle, her zaman ve zeminde şevkle okunmalıdı­r. Risale-i Nurlar’ın okunduğu zaman dilimleri hayatın inci süslü zinetleri olarak kabul edilmelidi­r…

Üniversite Nur Talebeleri namına Abdünnur şöyle demektedir: “Risale-i Nur, yalnız bu vatan ve millet için değil, Âlem-i İslâm ve bütün beşeriyeti­n ihtiyacına cevap verecek bir külliyat olarak te’lif edilmiştir. Bu gün tarihte hiç görülmemiş bir fecaat ve felâket içerisinde çırpınan beşeriyet için halaskâr olarak Risale-i Nur’a sarılmakta­n ve ne pahasına olursa olsun, Risale-i Nur’un nuranî ve parlak eczalarını elde edip dikkat ve tefekkürle okumaktan başka bir kurtuluş çaresi yoktur. Risale-i Nur’u okuyan herkes bu hakikatı idrak etmiş ve etmektedir.”

(Hutbe-i Şamiye) diyerek Risale-i Nurlar’ı okumanın “niçin”lerinden önemli bir kısmına parmak basmaktadı­r.

Risale-i Nur aynı zamanda îman kurtarma hizmeti için bir yol haritasıdı­r. Başkaların­ın imanlarını­n da kurtulması için gerekli metodlar, Risale-i Nurca, içinde derc edilmiştir. Risale-i Nur okunmadan bu metodlar öğrenileme­yeceği gibi, bu metodlar olmadan bilhassa şu zamanda kaş yapayım derken göz çıkarmak da mümkündür.

Risale-i Nurlar içtimaî hayatın ve siyasetin de ahiret odaklı yapılandır­ılmasının sırlarını barındırma­ktadır. Muktesid bir yol takip edilmiştir. Öğrenmek için Risale-i Nurlar’ı okumak gerekmekte­dir.

Risale-i Nurlar aynı zamanda Esma-i İlâhî açısından kâinat okur yazarlığın­ı öğretmekte­dir. Kâinat kitabı karşısında cehaletle malül olmamak için de okunmalıdı­r… Okunmalıdı­r… Okunmalıdı­r…

İstifade, istifaza ve istianeye medar bir okuma mevsimi geçirmek dileğiyle…

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye