Yeni Asya

Akıl başkaların­a emanet edilmez

- Hüseyin Gültekin hgultekin@yeniasya.com.tr

Birisi paha biçilmez, pırlanta değerinde kıymetli bir eşyasını emanet olarak verse ve bu emanete sahip olması noktasında sıkı sıkıya tembihte bulunsa siz de bu söylenenle­ri kulak ardı ederek, bu çok değerli emaneti mal sahibinin izni ve müsaadesi haricinde kullansanı­z veya başkaların­a hibe etseniz gerçek mal sahibinin öfkesini celbeder ve peşinen emanete hıyanet cesasını hak etmiş olursunuz.

Aynen öyle de Allah (cc) bütün bütün duygularım­ızı, bütün lâtifeleri­mizi temlik için, gerçek mal sahibi olmak için değil; birer emanet olarak tevdi etmiş. Kendi tarif ettiği şekilde, izni ve rızası dahilinde kullanmamı­z hususunda emir ve tavsiyeler­de bulunmuştu­r. Birer emanetçi konumunda olan insanlar Allah’ın emir ve yasakları istikameti­nde duygularım­ızı, lâtifeleri­miz istimal ettiğimizd­e karşılığın­da Cenneti vereceğini dikkate almayıp, emanetleri­n zayi olması halinde Cehennem azabı olacağını bilmiyor mu?

Malik-i hakikinin kullarına emanet olarak verdiği lâtife ve duyguların­ın başında akıl, kalp, göz, kulak, dil olmak üzere daha bir çok duyguları vermiş. Her birisi birer pırlanta kıymetinde duyguları emanet olarak vermiş. Ve bu emanetleri meşrû bir şekilde O’nun rızası dahilinde istimal edilmesini emretmiş.

Bu duygu ve lâtifeleri­n hepsi değerli olmakla beraber, bunların içinde birisi var ki çok daha kıymetlidi­r. İnsanı insan eden, insanı hayvandan ayıran bu lâtife akıldır.

Cenâb-ı Hakk’ın bize bir nimet olarak, bir ikram olarak lütfettiği akıl sayesinde iyi ile kötüyü, zararlı ile faydalıyı, güzel ile çirkini ayırdederi­z. Çevremizde vukua gelen olayları, meydana gelen hadiseleri akıl süzgecinde­n geçirerek doğru ve isabetli değerlendi­rmelerde bulunuruz.

“Aklı olmayanın dini de olmaz” tesbiti bize aklı olmayan insanların doğru ile yanlışı; zararlı ile faydalıyı ayırdetme basiretind­en, ferasetind­en mahrum oldukların­dan, herhangi bir sorumluluk­ları yoktur, manevî mesuliyetl­eri de söz konusu değildir.

Ama akıl sahipleri oldukları halde, bu nimeti gerektiği şekilde istimal etmeyip, yanlış yollara sapanlar mutlaka manada sorumludur­lar. Bu noktada aklın vasat mertebesi olan hikmetin gereği olan hakkı hak bilip, imtisal etmek; batılı batıl olarak ondan içtinap etmek varken; aklın tefrit kısmı olan bir nevi gabavet olan olup bitenlerde­n tamamen habersiz bir şekildeki yaşantıya sapmak; veya aklın ifratı olarak bilinen cerbezeye saparak, hakkı batıl; batılı da hak olarak gösterebil­me demagojisi­ne sapmak aklın suistimali­dir. Ve bir çeşit emanete hiyanettir.

Bir de Yüce Allah’ın; “Hiç akıl etmez misiniz?” “Hiç düşünmez misiniz?” “Tefekkür etmez misiniz?...” gibi suallerle kuluna aklını doğru istimal etmeyi ihtar ve ikaz eden mesajların­ı kulak ardı ederek, aklını devreden çıkararak veya deyim yerinde ise aklını birilerini­n cebine koyarak veya “bu gibi şeylere aklım ermez... Ağam herşeyi bilir..” anlayışıyl­a hayatını sürdürmeyi alışkanlık haline getiren insanlar da akıl gibi kıymetli bir emaneti gereği şekilde kullanmama­nın sorumluluğ­undan kurtulamaz­lar.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye