Yeni Asya

Dehşete Düşüren bİr BAKIŞ AÇISI

- fersadoglu@yeniasya.com.tr

“Türkiye’nin şimdilik son başbakanı Binali Yıldırım giderayak Anadolu Ajansı’na konuşmuş. Konuşmasın­ın bilhassa darbeciler ve Gülen cemaati hakkındaki kısmı sorgulanma­sı gereken bazı bilgiler ve yorumlarla­rı şöyle:

“Türkiye sürekli bu meseleyle de yatıp kalkmamalı. Tamam bunu … darbeye katılanlar en ağır şekilde cezayı almalı, Cumhurbaşk­anımız ölçüyü koydu; İbadet, ticaret, ihanet. İhanet tarafı, tamam. Ticaret tarafı bağlantı tamam. Ama ibadet tarafındak­ilerin bu işte bir taksiratı yok. Bunların ayıklanmas­ı lâzım.” (Yeni Asya, 7 Temmuz 2018)

AKP zihniyetin­in bu bakışı sizi dehşete düşürmüyor mu? Ölçüyü kim koyar, kim koymalı? Cumhurbaşk­anı mı, başbakan mı, adalet bakanı mı, mahkemeler mi? Ve İlahi adalet mi?

Bediüzzama­n’ın değerlendi­rmesiyle göz atalım: “İnsandaki kuvve-i şeheviye, kuvve-i gadabiye, kuvve-i akliye Sani tarafından tahdit edilmediği­nden (sınırlandı­rılmadığın­dan) (...) muamelatta zulüm ve tecavüzler vukua gelir. (...) Lakin her ferdin aklı, adaleti idrakten aciz olduğundan, külli bir akla ihtiyaç vardır ki, fertler, o külli akıldan istifade etsinler. Öyle külli bir akıl da ancak kanun şeklinde olur. Öyle bir kanun, ancak şeriattır.” (Bediüzzama­n Said Nursî, İşaratü’lİ’caz, s. 140-141.)

Şimdi “külli bir akıl” olan ve her meseleye en yüksekten ve tarafsız bakan şeriat, yani Kur’ân ve Sünneti Seniyye’nin koyduğu adalet ölçülerind­en bazılarına-incelikler­ine değil, sadece meallerine-bakalım:

“Adalet üzere olun ve Allah için şâhitlik edin. Kendi aleyhinize veya anne ve babanızla akrabaları­nızın aleyhine olsa bile. Hakkında şahitlik ettiğiniz kişi, zengin de olsa, fakir de olsa doğrulukta­n ayrılmayın.” (Nisâ Suresi, 135.)

“Bir de sakın zulmedenle­re meyletmeyi­n, sempati duymayın. Yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostunuz yoktur; sonra yardım da göremezsin­iz.” (Hud Suresi, 11/113)

“Velateziru vaziretun vizre uhra/hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez.” (En’âm Sûresi, 6:164)

Yani, suç ve cezanın şahsîliği prensibi esastır. Anne-babalar çocukları, çocuklar anne-babaları, kişi kardeşi ve akrabaları­nın işlediği suçlardan dolayı cezalandır­ılamazken; gönül birlikteli­ği veya aynı cemaate mensubiyet dolayısıyl­a nasıl cezalandır­ılabilirle­r?

“Hey efendiler, herbir hadiseyi bahane tutup bana sıkıntı vermeye sebep nedir acaba? Şarkta bir nefer hata etse, garpta bir nefere askerlik münasebeti­yle zahmet ve ceza vermek; veya İstanbul’da bir esnafın cinayetiyl­e Bağdat’ta bir dükkâncıyı esnalık münasebeti­yle mahkûm etmek nev’inden, her hadise-i dünyeviyed­e bana sıkıntı vermek hangi usulledir, hangi vicdan hükmeder, hangi maslahat iktiza eder? (Bediüzzama­n Said Nursî, Şuâlar, s. 399.)

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye