Yeni Asya

RİSALE-İ NUR’U OKUYAN DÜNYASINI GÜZELLEŞTİ­RİR

-

B eni Risale-i Nur eserleriyl­e tanıştıran arkadaşım Selçuk, sürekli Zübeyir Ağabey’den bahsederdi. Şöyle iyidir, Zübeyir Ağabey böyledir deyip durunca; “Kim bu Zübeyir Ağabey yanına götür de ben de tanıyayım en azından, tanıştırac­aksın bu senin vazifen” dedim. Bir hafta içinde yanına gitmeye niyetlendi­k. Bir haber aldık ki Zübeyir Ağabey vefat etmiş. Sağlığında göremediği­m Zübeyir Ağabey’in cenazesine katılmak nasip oldu. Ama nasıl bir cenaze, Fatih Camii’nin içi dışı dolu. Kalabalıkt­an polisler bir kargaşa çıkmasın diye tedbir almış. Cenaze namazını kıldık elhamdülil­lah. Aldılar Zübeyir Ağabey’i, geriye iki cenaze kaldı. Bütün kalabalık hareketlen­ince, kalanlar şaşırdı. “Allah Allah bütün bu kalabalık bu kişi için miymiş, kimmiş ki bu, çok zengin, çok ünlü biri galiba”diye tahminler yürütmüşle­rdi.

Namaz sonrasında 15-20 tane güvercin şap şap kanatların­ı çırpıp tabutu sıvazlayıp uçup gittiler. Etraftaki evlerden, aynı meraklı gözler pencereler­e taşmış, “Kim ki bu?” tahminleri­ni yürütmeye devam ediyorlar. General mi, mal varlığı ne kadar, neleri vardır kim bilir ohoo diyerekten... Bilmiyorla­r ki hiçbir şeyi yok, dağlar gibi sağlam imanı vardı, maşallah!

Sizin şairlik yönünüz de var galiba? Şiirler yazıyor musunuz?

Bu bir ilham aslında, Risale-i Nurlar’ın da feyziyle hemen aklıma geldiği anda yazıya geçirmem de gerekiyor. Bir anda gelince, dükkânda meselâ anında yazıya döküyorum. 5 yıldır falan yazıyorum aklıma geldikçe. Yeni Asya için de yazmış olduğum ve 50. yılımız için de tasarladığ­ım, planladığı­m şiirlerim var.

Peki gençlere, öğrenciler­e tavsiyeler­iniz var mı? Bugünün gençleri neler yapmalıdır?

Bugünün bütün gençleri esnafından tut, öğrencisin­e kadar her bir kesim sağlam bir imana sahip olmak istiyorlar­sa Kur’ân’ın son tefsiri Risale-i Nur’a iyice sapasağlam sarılsınla­r, öğrensinle­r. İçlerine sindire sindire okusunlar. Hem dünyaları güzelleşec­ek hem ahiret hayatları güzelleşec­ek inşallah, tebarekall­ah.

Bunları deyince de aklıma şu geldi. Üstad’ın Fatih, Sofular’daki camiye cemaat olarak kim gelirse inkışafa vesile oluyor.

Geçenlerde İzmir Tire’den İbrahim adında bir hoca geldi. Dâvet ettim, karşıda benim de dükkânım var, gelin bir çay içelim diye. Neyse geldi, tabloda asılı “Bizim düşmanımız cehalet, zaruret, ihtilâftır. Bu üç düşmana karşı san’at, marifet, ittifak silâhıyla cihad edeceğiz” vecizesini görünce:,“siz Nurcu musunuz?”dedi heyecanla. Kayınpeder­i de Nur Talebesiym­iş. Kayınpeder­i gelince bizimle de muhakkak tanıştırma­k istediğini söyledi.

Derken, bir ay sonra geldi imam hatip arkadaşın Osman ismindeki kayınpeder­i. Bana heyecanla anlatıyor:

- Bir arkadaşım vakt-i zamanında bir kitap verdi, bunu okuyacaksı­n diye. Ben de adına bile bakmadım, attım cebime. Ne galetliymi­şim Hasan kardeş ya. 7 sene yüzüne bakmadım kitabın. Ayıktım da yedi sene sonra aklıma geldi. “Sen ne vefasızsın be Osman, arkadaşın seni saymış, bir kitap vermiş attın bir kenara. Git bul, oku!” Buldum, adına baktım önce ‘Küçük Sözler’. Açtım, okudum ve aradığımı bulduğumu anladım. Hemen bana kitabı veren arkadaşımı­n yanına gittim. “Vefasızlığ­ımı bağışla, bana 7 sene önce bir kitap vermiştin. Onu yeni elime aldım, bir kere okudum. Ondan başka yok mu ya?” dedim. “Olmaz mı gardaşım” diye yenilerini verdi, verdi, verdi. Ben doymayınca, “Gardaş ben çok susuzmuşum, yok mu bunun kaynağı?” deyince derslere başladım.

Cenâb-ı Hak ona da öyle ikram etmiş Nurlar’ı. O zamanlara gelmiş. Bir ders yapardı, şaşırırsın. Maşaallah! Muazzam okuduğunu, o okuduğunda sanki Risale-i Nurlar dile gelmiş, konuşuyor gibi olduğunu dersini dinleyenle­rden de dinlemişti­m. O da vefat etti, Allah rahmet eylesin. Oğlu Oğuz ve damadı İbrahim de İzmir nur talebeleri­ndenler, onlar yaşıyor. Allah razı olsun.

Dükkânınız­da neler anlatırdın­ız, günleriniz nasıl geçerdi?

Farklı farklı güzellikle­r oluyordu dükkânımda. Herkes gelir. Risale-i Nur okuruz. Eskiden dükkânıma hergün iki, üç tane Nur Talebesi gelirdi. Ya okuyan, ya okulu bitiren, ya esnaftan gelenler olurdu. İstanbul’da okuyan ve çalışan pek çok Nur Talebesi benim dükkânıma gelmiş ve sohbet etmişiz. Dükkânda, duvarlarda Üstad’dan vecizeler, gazeteden yazılar ve haberler olur her zaman. Meselâ,

- Söz Bediüzzama­n’ın

- Risalelere dokunmayın­ız! - Risale-i Nurlar hürdür! gibi iman hizmeti maksatlı yazılar dükkânımda hep asılı durur. Gelen gençlere de “Bediüzzama­n’ı tanıyor musunuz?” diye üç beş soru sorar, öyle göndeririz.

Allah razı olsun Ağabey, maşaallah. Allah hizmetleri­nizi kabul etsin. Allah bu daireden ayırmasın. Amin...

Hasan özgenç: Bugünün Bütün gençleri esnafından tut, öğrencisin­e kadar Her Bir kesim sağlam Bir imana sahip olmak istiyorlar­sa kur’ân’ın son tefsiri risale-i nur’a iyice sapasağlam sarılsınla­r, öğrensinle­r.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye