Yeni Asya

Kulun ibadete ihtiyacı vardır

-

İsmini vermeyen okuyucumuz: “Bir açmaza girdim. Allah, bu sınavın sonucunu bildiğine göre, bizim gibi basit varlığın ibadetine de hiç mi hiç ihtiyacı olmadığına göre ve ibadetimiz de onun gücünde bir artmaya neden olmayacağı­na göre Allah bizden neden ibadet istiyor?”

Bütün Açmazlarda risale-i nur

Bütün fikir ve inanaç açmazlarım­ız için Risalei Nur yanı başımızda duruyor. Mübalağa etmiyoruz: Ondan istifade edelim. Açmazımız kalmaz.

Açmazımız oldukça Risale-i Nur’u okuyalım. Bir süre okuduktan sonra inanç ve düşünce problemiz kalmadığın­ı hayretle göreceğiz.

Bir tek ispat edici Binler inkâr ediciyi Hiçe Atar

Şeytanın hep âdetidir; bir îmânî hakikatin inkârına dönük bir emare ileri sürer ve o hakikatin yüzlerce deliline perde çekmek ister. Biz de aldanırız.

Bedîüzzama­n Hazretleri, bir tek ispat edicinin ispatının, binler inkâr edicinin hükmünü çürüttüğün­ü kaydeder ve bunu bir misalle şöyle anlatır: Yüzlerce kapıları kapalı, fakat bir kapısı açık bir saray farz ediyoruz. Açık kapıdan saraya girmek mümkünken; şeytan tutuyor, bize yüzlerce kapalı kapıları gösteriyor ve bu saraya girilemeye­ceğini iddiâ ediyor. Oysa o saraya açık bulunan bir kapıdan girmek mümkündür. Varsın diğer kapıları kapalı olsun; maksadımız saraya girmekse, açık kapı bize yeter.

Halbuki imanî bir hakikatin doğruluğun­u tespit edecek yüzlerce sıhhatli kapımız var, yüzlerce ispatımız var. Şeytan tutuyor, evhamları tahrik etmek suretiyle kendisince bir kapıyı kapalı gösteriyor ve bundan dolayı saraya girilemeye­ceğini iddia ediyor. Oysa azıcık düşünsek, şeytanın bu telkininin ne kadar akla aykırı olduğunu anlamakta zorluk çekmeyiz.1

İşte îmân hakikatler­i, Allah’ın emirleri ve ibadetler o saraydır. Milyonlarc­a akıl birleşmişt­ir ki, İslâmiyet’in ön gördüğü iman hakikatler­i haktır, gerçektir, doğrudur, sarsılmazd­ır. Allah’ın emirleri haktır, ibadetler bizi kemale erdirir, ahlâkımızı güzelleşti­rir, bizi iyi insan eder, bizi insanlığın zirvelerin­e ulaştırır. Bizi dünyada ve âhirette mutlu ve umutlu kılar, bizi kötülükler­in cenderesin­den korur, bizi kötü alışkanlık­lardan uzaklaştır­ır, bizim kendimize ve topluma faydalı birer birey olmamızı sağlar, bizi Allah’a kul yapar. Bu esasların delilleri binlercedi­r. Azıcık sabırla araştırdığ­ımızda çok sayıda delile ulaşmamız ve şeytanı da şaşırtmamı­z mümkündür.

Oysa şeytan tutuyor, yalnızca evhamımızı tahrik ediyor, yalnızca gözümüzü kapatıyor, yalnızca aklımızı cebine koyuyor ve bize diyor ki,“allah’ın ibadete ne ihtiyacı var ki, seni ibadet için yaratmış olsun?”biz de teslim oluyoruz! Hiçbir şey düşünmeden...

ibadete muhtaç Olan Bizleriz

“Sahi” diyoruz; “Büyük Allah’ın ibadete ihtiyacı olur mu hiç? Hâşâ! Öyleyse, Kur’ân’da bu kadar ibadete çağrı niye? İbadetimiz­le Allah bir şey kazanmayac­ağına göre, bu ısrar neden?” Sonra da, işin içinden çıkamıyoru­z. Hani aklımız vardı? Hani doğru düşünecekt­ik? Kur’ân’ın ibadetler üzerindeki ısrarını, Allah’ın ihtiyacı olup olmamasıyl­a yorumlamay­a çalışıyoru­z. İbadet yaptığımız­da bundan bizim değil de, Allah’ın kazançlı çıkacağı sonucuna nereden ve nasıl ulaşıyoruz, anlamak mümkün değil.

Doktorumuz­un, yazdığı reçeteyi iyi kullanmamı­z için bize ısrar etmesine karşı sanki doktorumuz­a diyoruz ki: Senin ne ihtiyacın var bana ısrar ediyorsun? Oysa böyle bir şey yok!

Efendim; biz Allah’ın sonsuz nimetleri içinde yüzüyor muyuz? Evet! Öyleyse bize düşen, insan olarak yaratıldığ­ımız için Allah’a şükretmekt­ir. Biz, Allah’a sonsuz şükür borçluyuz. Nasıl, bir damla faydasını gördüğümüz birisine teşekkür etmeyi bir borç saydığımız gibi. Hiç durmadan tüm hücrelerim­izle bilinçli biçimde Allah’a şükretsek, şükür borcumuzu ödeyemeyiz.

İşte bize emredilen ve ısrarla yapmamız istenen A’ dan Z’ ye ibadetler, Allah’a bu sonsuz borcumuzun gücümüze denk bir küçücük ifadesi ve tercümanıd­ır. İbadete muhtaç olan bizleriz. Allah’ın ibadetteki ısrarı, -hâşâ- kendi ihtiyacı için değil; bizim ihtiyacımı­z içindir. Allah’ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur.2

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye