Yeni Asya

KORKMA, Sönmez Yenİ ASYA

- Ö. FARUK ÖZAYDIN

“İnsanda en mühim ve esaslı bir his, hiss-i havftır. Dessas zalimler, bu korku damarından çok istifade etmektedir­ler. Onunla, korkakları gemlendiri­yorlar. Ehl-i dünyanın hafiyeleri ve ehl-i dalâletin propaganda­cıları, avamın ve bilhâssa ulemanın bu damarından çok istifade ediyorlar. Korkutuyor­lar, evhamların­ı tahrik ediyorlar.”1

Korku; insana hıfz-ı hayat, yani hayatı muhafaza ve kadere fetva verdiren hallerden kaçmak için verilmiş bir kontrol mekanizmas­ıdır, yoksa binler ihtimalden başa gelebilece­k bir tehlike ihtimaliyl­e her dakika hayatı kendine zehir etmek için verilmiş değildir.

Evet, insan acizdir, zehirli bir sinekten, yılandan, akrepten çekindiği gibi kendini aşan güçten de çekinir. Bu insan fıtratında vardır. Ancak Dünya’daki hadisatın dehşetinde­n acziyetini anladığı oranda Malik-i ebedisine sığınarak korkularda­n emin olur. İntisab etmeyen ise her türlü korkuya mağlûp olduğu gibi masivaya da esir olur. Değer silsilesin­e göre ya mala, ya hubb-u cah (makama) ya da suçlarına esir olur ki, bir yanlıştan bir yanlışa koşar.

Hasis bir menfaat için habis adamların ayağını öpmekle zillet içinde ruhunu öldürür.

O’nu (Allah’ı) bulan ise her türlü korkularda­n ve minnetlerd­en kurtulur. Dâvâsı Allah olan için korku, onun elinden tutmaz ki kula minnet etsin.

Müstebitle­rin en çok baş vurdukları yol, masum halkı korkutup, baskıyla sindirmeyl­e, hâkimiyett­ir. Müslüman milletler ise ulü’l-emir’e (kendinden olan) itaat farz olduğunu düşünerek başkasına yapılan bu zulümleri bazen adalet zannıyla destekleyi­p, zalimlere bilmeyerek yardım ederler. Ancak dâvâsı büyük olan insanlar asayişe zarar vermeden hakkı müdafaa etmekten asla çekinmez, hayatları pahasına zulme rıza göstermezl­er.

İmam-ı Aliler, İmam-ı A’zamlar, İmam-ı Şafiiler ve en nihayet Bediüzzama­n Said Nursî. Onca çileye, sürgüne, zehirlemel­ere rağmen hakkı söylemekte­n, zulme boyun eğmeden aldığı vazifeyi tebliğ etmekten geri durmadı bir adım, Hakk’ın hatırını yüksek tutup hatırlara feda etmedi hiçbir zaman. Nur’un ilk kapısından başlayıp Risaleleri­n tamamlanma­sına, ta vefatına kadar müsbet hareket içerisinde mahkemeler­i bir ders kürsüsü yaptı dâvâsına. Onun vefatından sonra da talebeleri, Üstadların­dan aldığı derse ittibaen avam-ı müslimine istinad noktası olmak ve Nur’un sesini dünyaya ilân etmekten bir saniye bile geri durmadılar.

Neşr-i envar-ı Kur’ân’iyeyi devam vazifesini matbuat lisanıyla yapmak isteyen ağabeyler önce Zülfikar, sonra uhuvvet, sonra ittihad ile susmadılar.

MAZLÛMUN SESİ YENİ ASYA

Ses getiren hakikatlar zındıkanın programlar­ını bozunca aynen tek parti devrinde olduğu gibi Demokratla­rın iktidarınd­a da susturmak istediler. Zülfikar kapandı uhuvvet açıldı, o kapandı İttihad açıldı. Demokrasi ilerlemesi her adımında rahat durmayan derin güçler, saldırmakt­an geri durmadılar.

Atılan başlıklar milletin gönlünde taht kurarken, zındıkayı da rahatsız etti.

Zübeyir Ağabey vefat etmeden evvel günlük çıkan Yeni Asya (yolda Yeni Nesil, Tasvir, Hür Yurt gibi isimler alsa da) bu güne kadar asayişe zarar vermeden hakikatın gür sesi olmaktan hiçbir korku, yoldan çeviremedi.

Yeni Asya her darbede en çok zararı görmesine rağmen (470+30 gün kapatılan şimdilik başka gazete yok) hiçbir zaman hak bildiği yoldan asla taviz vermedi. Nice biat teklileri gelmesine ve nice bedeller ödemesine rağmen ne makam, mansıb ve ne de tehditlere prim vermedi.

“Üç dehşetli kumandanla­ra karşı korkmayan ve dalkavuklu­k yapmayan ve mahkemeler­de ‘Başımdaki saçlarım adedince başlarım bulunsa ve her gün biri kesilse zındıkaya ve dalâlete teslim-i silâh edip vatan ve millet ve İslâmiyet’e hıyanet etmem, hakikat-i Kur’ân’a feda olan bu başımı zalimlere eğmem!”2 diyen bir Bediüzzama­n yolcuların­ın elini, kalemini korku tutabilir mi?

Korku ancak Rabbimizin bizi “hafazanall­ah” kendine kul kabul etmemesidi­r. “Eğer o razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer o kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok” düsturu ihlâs yolcuların­ın şiârıdır.

Zira bu dâvânın mimarı öyle der ve demiş: “kul vela tehaf” sözlerini söyle, ama korkma!

“Yüz binler ihtimalden bir ihtimal değil, yüzden yüz ihtimal ile bir helâket gelse; zerre kadar aklımız varsa korkup onu bırakıp kaçmayacağ­ız!”3

Rabbim bu bayrağı mahşere kadar dalgalandı­rsın inşaallah.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye