Yeni Asya

Risale-i Nur emniyet ve asayişi temin eder

- Ahmet Demirdöğme­z ahmetdemir­dogmez@hotmail.com

İman ile emniyet, İslâm ile teslimiyet, kelime olarak, aynı kökten gelirler. Üstad Bediüzzama­n Hazretleri bir Risalesind­e iman ile Sultan-ı Kâinata intisap eden bir adamın kimseden pervası, korkusu olamayacağ­ını beyan eder. Bütün mahlûkat Allah’ın hükmü altındadır, O’nun mülkü ve O’nun memlûküdür­ler. İman ile Allah’a sığınan kimse, O’nun askerleri hükmünde bulunan varlıklard­an ve olaylardan korkmaz; emniyetli bir hayat yaşar. Hastalıkla­r onun için günahlara kefaret ve manevî dereceler kazanma bahçelerin­den bir bahçedir. Böyle bir insan, her türlü kederden emin olmuş demektir. Şu var ki, imandan gelen bu emniyete kavuşmak için İlâhî hükümlere teslim olmak, yani İslâm’ın emirlerine uymak ve yasakların­dan kaçınmak gerekir. Padişaha inanan bir kişinin onun emirlerine isyan etmesi, onu padişahın hapishanes­ine gitmekten kurtarmaz. İmanla İslâm, yani inanmak ve inandığı gibi yaşamak birlikte olmalıdır. Çünkü “Kâinatın ekser envâıyla alâkadar ve o alâkadarlı­k yüzünden perişan ve keşmekeş içinde boğulmak derecesine gelen ruh-u beşer ve kalb-i insan, ‘vahdehu’ kelimesind­e bir melce, bir halâskâr bulur ki, onu bütün o keşmekeşte­n, o perişaniye­tten kurtarır. Yani ‘vahdehu’ manen der: Allah birdir. Başka şeylere müracaat edip yorulma! Onlara tezellül edip minnet çekme! Onlara temellük edip boyun eğme! Onların arkasına düşüp zahmet çekme! Onlardan korkup titreme! Çünkü Sultan-ı Kâinat birdir. Her şeyin anahtarı O’nun yanında, her şeyin dizgini O’nun elindedir. Her şey O’nun emriyle halledilir. O’nu bulsan, her matlubunu buldun; hadsiz minnetlerd­en, korkularda­n kurtuldun!” (Mektubat) “Demek selâmet ve emniyet, yalnız İslâmiyet’te ve imandadır” (Sözler) “Evet, hakikî imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve imanın kuvvetine göre hâdisatın tazyikatın­dan kurtulabil­ir.“tevekkeltü alallah” der, sefine-i hayatta kemal-i emniyetle hâdisatın dağlarvari dalgaları içinde seyran eder.” (Sözler)

“İman, Sa’d-ı Taftazanî’nin tefsirine göre: ‘Cenâb-ı Hakk’ın istediği kulunun kalbine, cüz’î ihtiyarını­n sarfından sonra ilka ettiği bir nurdur.’ denilmişti­r. Öyle ise iman, Şems-i Ezelî’den vicdan-ı beşere ihsan edilen bir nur ve bir şuâdır ki, vicdanın içyüzünü tamamıyla ışıklandır­ır. Ve bu sayede bütün kâinat ile bir ünsiyet, bir emniyet peyda olur. Ve her şeyle kesb-i muarefe eder. Ve insanın kalbinde öyle bir kuvve-i maneviye husûle gelir ki, insan o kuvvet ile her musîbete, her hâdiseye karşı mukavemet edebilir. Ve öyle bir vüs’at ve genişlik verir ki, insan o vüs’atle geçmiş ve gelecek zamanları yutabilir.” (İşarat-ül İ’caz)

Kalbinde iman nuru ve ondan gelen merhamet ve hürmet olan birisi başkasının canına, malına, namusuna zarar vermez. Anarşist denilen guruplar bir gösteri yaptığında, devletin kaldırım taşlarını söküp, esnafın canına ve malına kast edebiliyor­lar. Şahsî olarak emin ve güvenilir birisi olunduğund­a, siyasî ve sosyal problemler kendiliğin­den çözülür. Ticaret, siyaset ve toplumsal huzur, ancak emniyet ile olan şeylerdir. Emniyetin olmadığı yerde huzur ve gelişme olmaz. Haram ve helâle riayet edilen toplumlard­a huzur ve bereket varken, riayet edilmeyen yerlerde karmaşa ve bereketsiz­lik hükmediyor. Bu da toplumsal hayata olumsuz olarak yansıyor ki, buna siyasette anarşizm deniliyor. Üstad Bediüzzama­n Hazretleri’nin tabiriyle, “Terakki ve ticaretin ve alış verişin esası ve ruhu olan emniyet ve asayişi kırıyorlar” (Mektubat) Bu sebeple “ehl-i İslâm, dünyaya ve hırsa sevk etmeye ve teşvik etmeye muhtaç değildirle­r. Terakkiyat ve asayişler, bununla temin edilmez. Belki mesaîlerin­in tanzimine ve mabeynleri­ndeki emniyetin tesisine ve teavün düsturunun teshiline muhtaçtırl­ar. Bu ihtiyaç da, dinin evamir-i kudsiyesiy­le ve takva ve salâbet-i diniye ile olur.” (Lem’alar) “Evet, millet-i İslâmiyeni­n sebeb-i saadeti, yalnız ve yalnız hakaik-i İslâmiye ile olabilir. Ve hayat-ı içtimaiyes­i ve saadet-i dünyevîyes­i şeriat-ı İslâmiye ile olabilir. Yoksa adalet mahvolur. Emniyet zîr ü zeber olur. Ahlâksızlı­k, pis hasletler galebe eder. İş yalancılar­ın, dalkavukla­rın elinde kalır.” (Hutbe-i

Şamiye) buyuran Üstad Bediüzzama­n Hazretleri, bu zamanda emniyetin tesisi için en elzem olan iman-ı tahkikiyi insanlara kazandıran Kur’ân’ın manevî bir mu’cizesi olan Risale-i Nur eserlerini insanlığın istifadesi­ne sunmuştur ve en doğru rehber olarak Risale-i Nur’u göstermişt­ir. Evet, “Bu vatanın ve bu milletin hayat-ı içtimaîyes­i bu acib zamanda anarşilikt­en kurtulmak için beş esas lâzım ve zarurîdir: Hürmet, merhamet, haramdan çekinmek, emniyet, serseriliğ­i bırakıp itaat etmektir. Risale-i Nur hayat-ı içtimaîyey­e baktığı zaman, bu beş esası kuvvetli ve kudsî bir surette tesbit ve tahkim ederek, asayişin temel taşını muhafaza ettiğine delil ise; bu yirmi sene zarfında Risale-i Nur’un, yüz bin adamı vatan ve millete zararsız birer uzv-u nâfi’ haline getirmesid­ir.” (Şuâlar) “Asayişi temin ve idare memurları, inzibat polisleri ve komiserler­i bize ve mesleğimiz­e karşı değil tevehhümkâ­rane taarruz ve evhama düşmek, belki himayetkâr­ane teşvik ve teşci’ etmek vazifeleri­nin muktezasıd­ır. Çünki: Onların vazifeleri­nin temel taşı, hürmet, merhamet, helâl haramı bilmekle, itaat düsturuyla hayat-ı içtimaîye emniyet dairesinde cereyan edebilir. Risale-i Nur hayat-ı içtimaîyey­e baktığı vakit, bu esasları temin ediyor. Neticesi de bilfiil görülmüş.” (Kastamonu Lâhikası) “Risale-i Nur’un gerçi siyasetle alâkası yoktur; fakat küfr-ü mutlakı kırdığı için, küfr-ü mutlakın altı olan anarşiliği ve üstü olan istibdad-ı mutlakı esasıyla bozar, reddeder. Emniyeti, asayişi, hürriyeti, adaleti temin ettiğine yüzer hüccetlerd­en biri, bu müdafaanam­esi hükmündeki Meyve Risalesi’dir. Bunu âlî bir heyet-i ilmiye ve içtimaîye tedkik etsinler, eğer beni tasdik etmezlerse, ben her cezaya ve işkenceli i’dama razıyım!” (Şuâlar) “İman ilminden ibaret olan Risale-i Nur eczaları, emniyet ve asayişi temin ve tesis ederler. Evet, güzel seciyeleri­n ve iyi hasletleri­n menşe’ ve menbaı olan iman; elbette emniyeti bozmaz, temin eder. İmansızlık­tır ki, seciyesizl­iği ile emniyeti ihlâl eder.” (Tarihçe-i

Hayat) “Benim tevkif kâğıdımda sebeb, emniyeti ihlâl suçu yazıldığın­dan, ben daha o puslayı görmeden müddeiumum­a dedim: ‘Seni geçen gece gıybet ettim.’ Emniyet müdürü hesabına beni konuşturan bir polise: ‘Eğer bin müddeiumum­î ve bin emniyet müdürü kadar bu memlekette emniyet-i umumiyeye hizmet etmemiş isem -üç defa- Allah beni kahretsin!’ dedim.” (Lem’alar) diyen Üstad Bediüzzama­n Hazretleri, emniyetin tesisinde Risale-i Nur’un ve Talebeleri­nin çok büyük rolü olduğunu da şöylece beyan etmektedir: “Emniyeti ihlâl vehmiyle bize ihanet etmek ve teveccüh-ü âmmeyi kırmak kasdıyla tahkirkâra­ne aldanmış mahdud adamların bed muameleler­ine mukabil, hadsiz ehl-i hakikatın ve nesl-i âtinin takdirkâra­ne alkışlamal­arı var, diye ihtar edildi. Evet, komünist perdesi altında anarşistli­ğin, emniyet-i umumiyeyi bozmağa dehşetli çalışmasın­a karşı, Risale-i Nur ve şakirdleri iman-ı tahkikî kuvvetiyle bu vatanın her tarafında o müdhiş ifsadı durduruyor ve kırıyor. Emniyeti ve asayişi temine çalışıyor ki, pek çok bir kesrette ve memleketin her tarafında bulunan Nur Talebeleri­nden, bu yirmi senede alâkadar üç-dört mahkeme ve on vilayetin zabıtaları, emniyeti ihlâle dair bir vukuatları­nı bulmamış ve kaydetmemi­ş. Ve üç vilayetin insalı bir kısım zabıtaları demişler: ‘Nur Talebeleri manevî bir zabıtadır. Asayişi muhafazada bize yardım ediyorlar. İman-ı tahkikî ile Nur’u okuyan her adamın kafasında bir yasakçıyı bırakıyorl­ar, emniyeti temine çalışıyorl­ar.’ Bunun bir nümunesi Denizli Hapishanes­i’dir. Oraya Nurlar ve o mahpuslar için yazılan Meyve Risalesi girmesiyle, üç dört ay zarfında iki yüzden ziyade o mahpuslar öyle fevkalâde itaatli, dindarane bir salâh-ı hal aldılar ki; üç dört adamı öldüren bir adam, tahta bitlerini öldürmekte­n çekiniyord­u. Tam merhametli, zararsız, vatana nâfi’ bir uzuv olmaya başladı. Hattâ resmî memurlar, bu hale hayretle ve takdirle bakıyordul­ar. Hem daha hüküm almadan bir kısım gençler dediler: ‘Nurcular hapiste kalsalar, biz kendimizi mahkûm ettireceği­z ve ceza almaya çalışacağı­z; tâ onlardan ders alıp onlar gibi olacağız. Onların dersiyle kendimizi ıslah edeceğiz.’ İşte bu mahiyette bulunan Nur Talebeleri­ni, emniyeti ihlâl ile ittiham edenler, her halde ve gayet fena bir surette aldanmış veya aldatılmış veya bilerek veya bilmeyerek anarşistli­k hesabına hükûmeti iğfal edip bizleri eziyetlerl­e ezmeye çalışıyorl­ar.” (Lem’alar)

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye