Cemaat ve tarikat gibi kavramların altı boşaltılıyor Tehlikeli bir oyun
“(…) Son günlerin popüler tartışmaları olan “cemaat, tarikat, İslâmcılık” v.b meselelerinde kalemi elime aldığım her an kendi kendime “öyle yazmalısın ki meseleyi gerçekten 10 yaşındaki çocuk da anlayabilsin” diyorum. Diyorum demesine ama özellikle bazı çevrelerin, bazı isimlerin “anlamak” ile ilgili hiçbir dertleri kalmamış görünüyor.
Yine de boynumuza borçtur bu tanımları elimizden geldiğince yapmaya çalışmak. (…) Kavramları daha ziyade “çuval” olarak kullanmaya meyyal ergen insanların yaşadığı bir ülkemiz var. Ve ağzında durup dilediğini dilediği gibi bu çuvallara doldurmaya bayılıyorlar. (…) Şunun adını doğru düzgün koyalım. Ajandası kirli, bağlantıları karışık, memleket aleyhine çalışan yapıların hangi din ve ideolojiden olduğuna bakılmaz. Gereği neyse o yapılır. Bu noktada kafam çok net. Ancak mal bulmuş mağribi gibi Adnancılar, Fetö’cüler, İskenderciler, Hulusiciler bilmem ne gibi ne idüğü belirsiz nevzuhur yapılar üzerinden cemaat gibi, tarikat gibi kavramların altını boşaltmaya çabalamak bana son derece kötü niyetli geliyor.
Aynı şey İslâmcı yapılar için de geçerlidir. Karışık bağlantıları olan, olmadık işler yapan, altından İran gibi, Suud gibi, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin çıkacağı İslamcı yapılar, topluluklar, organizasyonlar üzerinden Mevlânâ Halidi Bağdadi’den, Mehmet Âkif’ten, Mustafa Sabri Efendi’den, Necip Fazıl’dan, Sezai Karakoç’tan, Mehmet Zahit Kotku’dan, Mahmut Sami Ramazanoğlu’ndan, Necmettin Erbakan’dan süzülüp gelmiş İslâmcı ana omurgayı tehdide cüret etmek tehlikeli bir oyun oynamak demektir. Görünen o ki bazıları bu oyunu oynamakta ve sürdürmekte kararlıdırlar. Asıl amaçlarının ne olduğunu anlamadığımızı zannetmeleri ise oldukça komiktir.”