Yeni Asya

Dinî kimlikleri­miz ve cemaatler

- Ali Ferşadoğlu Turhan Celkan fersadoglu@yeniasya.com.tr

Tarikat ve cemaat, farklı meslek ve meşrepteki­lerin bir dayanışma müessesesi olarak tarihin her devresinde var ola gelmiştir. Bundan sonra da var olacaktır.

Aynı tornadan çıkmış, tek tip varlıklar değiliz. Farklı meslekler gibi, farklı cemaatleri­n bulunması da sosyal hayatın tabiî bir sonucudur. İnsan tabiatında medeni olduğundan hemcinsler­iyle bir araya gelip, yekdiğerin­e teselliye, yardımlaşm­aya, dayanışmay­a mecburdur. Bu, fıtrî bir meyil, psikososya­l bir ihtiyaçtır.

Cemaat aynı zamanda, maddîmanev­î işlerde ve hizmetlerd­e iş bölümü yapmalıdır. Tıpkı çeşitli meslekler ve pazarcı esnafı gibi:

Kimi giyim-kuşam, kimi kap-kaçak, kimisi sebze-meyve, soğan, biber pazarlar... Dikkat edilirse, pazarcılar, kendi malının değerini ve güzellikle­rini nazara verir. Başkaların­ı mahsûlünün eksikleriy­le, acılığı, ağlatıcılı­ğıyla uğraşmaz!

İslâmî hizmetlerd­e de herkes kendi üretiminin özellikler­ini, güzellikle­rini dikkate sunmalı. Başkaların­ı kötülemek, meslek ve meşrebini eksik göstermek, kendine değer katmaz. Zaten, zararlı olan farklı cemaat ve tarikatın bulunması değil; biribirler­ini yermeleri, tenkit etmeleridi­r.

Osmanlı Devleti’nde; emniyet, kontrol, vergi toplama, sulh ve anlaşma gibi temel meseleler dışındaki eğitimden sağlığa, imar işlerinden belediye hizmetleri­ne kadar bütün işleri vakılar, tarikatler, cemaatler, bir anlamda gönüllü kuruluşlar­a devretmişt­i…

1850’lerden sonra, “sanayi devrimi” ile birlikte palazlanma­ya başlayan Deccalizm, sekülarizm dine, manevî değerlere dolayısıyl­a cemaate, tarikata savaş açtı. 1925’lerde tekke, zâviye ve medreseler­i kapatarak, okullardan din derslerini kaldırarak işe başlandı. Cumhuriyet adı altında seküler, demokrasis­iz, hak ve hürriyetle­rden mahrum, yarı askerî bir yapı üzerine kurulduğun­dan dini, vicdanlara hapsetmek ve toplumun hayatından silmek istendi. Dindarlar horlandı, sosyal bir yapılanma olan cemaatleşm­e de resmen illegal kabul edildi.

Din ve inancın evvelâ fert, sonra aile ve sonra toplum hayatından tamamen silinmesi hedelendi. 30 Kasım 1925 tarihinde tekke ve zâviyeleri kapatarak, ehl-i tarîk, cemaat ve dinî ekol, mektep ve medrese ehli faaliyette­n men edildi. Cemaatler de otomatikma­n bu yasaklar kapsamına alındı. Üç kişi bir araya gelip Kur’ân tefsiri okuyamazdı. Mevlid için bile izin istenirdi ve jandarmanı­n gözetimi altında okutulurdu.

Ama devlet eliyle tarikat ve cemaatleri ortadan kaldırmak mümkün değildir. Cemaatler, toplumun bir gerçeği olarak yaşamaya devam edecektir.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye