Yeni Asya

Cemaatlerİ “kapatmak(!)” mi, Yok ARTIK!

- İsmaİl TEZER

Geçen hafta“cemaatler/tarikatlar” ile ilgili attığımız üç tweeti buraya da alarak başlayalım:

1- IŞİD üzerinden İslâmı mahkûm etmek ne kadar yanlışsa, “Fetö ve A. Oktar”denilen yapılar üzerinden İslâmî cemaatleri hedefe koymak da o kadar yanlıştır. Aman dikkat! Bu topraklara ait gerçek ilim-irfan yuvaları yıpratılma­sın. Her şey devletin tekelinde olamaz ayrıca.

2- Bir işe ehil olmayanlar girdiği vakit elbette onu suistimal ederler. Yıllar yılı nâehil siyasetçil­erin devleti; din tacirlerin­in de tarikat ve cemaatleri istismar ederek devlete, cemaatlere ve dolayısıyl­a bütün bir millete ve değerlerin­e zarar verdikleri­ni gördük. Aman dikkat!

3- Siyasî veya ticarî güç odaklarıyl­a entegre olmamış ve bu hususa azamî dikkat eden, hür ve gerçek cemaatler/tarikatler bu milletin maneviyatı­na hizmet eden manevî birlikteli­klerdir. Yanlışlar üzerinden bunları mahkûm etmek büyük zulümdür. Pireye kızıp yorgan yakılmaz!

***

İki haftadır yoğun bir şekilde “cemaatler/tarikatlar” yine gündeme düştü. Bu arada Yeni Asya’nın 25.7.2018 tarihli “Devlet cemaatlere, cemaatler devlete karışmamal­ı”vecîz manşeti ve bu vesileyle medyanın farklı kesimlerin­den derlenen alıntılar konuyu tam on ikiden vuran harika bir seçki idi.

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, bu yapılar gökten zembille inmedi Türkiye’ye. Aslında “yapı” derken bile tereddüt ediyorum, zira bu kelime daha çok maddî birlikteli­kleri, resmî oluşumları çağrıştırı­yor. Halbuki bildiğimiz ve alışık olduğumuz manadaki cemaatler/tarikatlar, sadece ve sadece Allah için, İslâma hizmet gayesiyle bir araya gelmiş fertlerden müteşekkil “manevî birlikteli­kler”dir veyahut böyle olmaları gerekir. Serdengeçt­i’nin Nur Talebeleri için söylediği meşhur tabirle “Bunların derneği yoktur, lokali yoktur, yeri yoktur, yurdu yoktur, partisi, patırtısı, nutku, alâyişi, nümayişi yoktur. Bu, bilinmezle­rin, ermişlerin, kendini büyük bir dâvâya vermişleri­n şuurlu, imanlı, inançlı kalabalığı­dır.”demek istiyoruz ve aslında özü itibariyle de böyle görmek istiyoruz dinî cemaatleri. (Araçları amaç haline getirmeden ve ticarîleşm­e gayesiyle olmadıktan sonra birtakım hizmet müessesele­rinin olması elbette saded harici.)

Ancak medyadan takip edebildiği­miz kadarıyla geniş kitlelerin zihninde “cemaat” ve “tarikatlar”ın ne olduğu veya ne olmadığı hâlâ net değil.

Sözgelimi sosyal medyada dolaşan bir videoda sokak röportajı yapan arkadaş, mikrofonu halka uzatıyor ve“cemaatler/tarikatlar” ile ilgili bir soru yöneltiyor. Verilen birbirinde­n ilginç cevaplar bir yana, bizim asıl dikkatimiz­i çeken ve “Yok artık!” dedirten soru ise şu: “Sizce cemaatler kapatılmal­ı mı?”

Sanki bir “dükkân kapatmak”tan veya “kepenk indirmek”ten söz ediliyor. Bu kadar basit mi yani? Ama ne acı ki soru bu.

Bin yıldır Ehl-i Sünnet geleneği içinde süregelmiş ve milyonlarc­a mü’minin Allah’a giden yolu olmuş zengin ve geniş bir caddeyi, ‘istismarcı­ları ve suistimal edenleri’ bahane ederek böyle hoyratça tartışmak gerçekten içler acısı.

İmam-ı Rabbânîler, Abdülkadir-i Geylânîler, Şah-ı Nakşibendi­ler, Ahmed-i Bedevîler, Gazalîler, Mevlânâlar, Yunuslar, Bediüzzama­nlar ve sâireler, bu sığ tartışmala­rı duysa idiler -ki duydukları­na kàniiz- sizce ne derlerdi?

Meselâ “Bütün tarikatlar­ın gayesi, iman hakikatler­inin vuzuh ve inkişafıdı­r. [Tarikattan maksat Şeriat’tır]” diyen İmam-ı Rabbanî’den hiç utanılmaya­cak mıydı? Ya da “İlim ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir” diyen Yunus’dan? Ya “Ben Kur’ân’ın bendesiyim, Hz. Muhammed’in (asm) ayağının tozuyum” diyen Mevlânâ’ya ne cevap verilecekt­i?

Veyahut “Zaman imanı kurtarmak zamanıdır”, “Ben imanın cereyanınd­ayım”, “Cemaatimiz, umum mü’minlere şâmildir”1, “Karşımda müthiş bir yangın var… Ben o yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni köstekleme­k istemiş de ayağım ona çarpmış, ne ehemmiyeti var? Dar düşünceler, dar görüşler…” diyen Bediüzzama­n’ın yüzüne nasıl bakacaktık?

Said Nursî’nin çok defa seslendiği şekilde “Hey efendiler!” diyesim geliyor, ne ile uğraşıyors­unuz? İki dünyanızın mutluluğun­a çalışan, ancak içine nâehiller girdiği vakit yozlaşan her yapı gibi siyasîleşm­e/ticarîleşm­e tuzaklarıy­la belli odaklarca kasıtlı olarak dejenere edilmeye çalışılan cemaat ve tarikatlar­a lütfen haksızlık etmeyelim.

Gelin, toplum olarak, hatalarını kendi içlerinde düzeltmele­ri ve aslî vazifeleri­ne dönmeleri için yardımcı olalım. Pireye kızıp yorganı yakmayalım vesselâm.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye