Yeni Asya

IRKÇILIKLA mücadele DESTANI

GÜNÜN TARİHİ 27 Temmuz 1964

- m. LATİF Salİhoğlu

Uzun müddet insanca bir muamele görmekten mahrum bırakılan Amerika Birleşik Devletleri'ndeki siyahiler, ırkçılık ve ayrımcılık­la mücadelede en büyük başarıyı ancak 1960’lı yıllarda sağlayabil­diler.

İlk başlarda köle, esir, mal gibi muameleler­e tabi tutulan siyahiler, 27 Temmuz 1964’te ilk defa olmak üzere “Federal Mahkemeye başvurma hakkı”nı elde ettiler.

Bu gelişme, ülke genelinde bir rahatlama sağladı, ayrıca nihaî zafere ulaşma noktasında­ki ümit beklentile­rini canlandırm­ış oldu.

* * *

Abd’deki siyahiler, esasen insanî haklar noktasında­ki mücadelele­rini genel de hep demokratik tepkiler suretinde ve “müsbet hareket” metodunu kullanarak sürdürme cihetine gittiler. Bunda da hep başarılı oldular. Neticede, 1960’lara kadar da itilip kakılan siyahiler, müsbet davranışla­rı sebebiyle 2000’li yıllarda, bir siyahinin bu ülkenin Devlet Başkanı olmasını sağlayacak bir başarıya imza atmış oldular. (Bu insanî manadaki başarı tablosu, dâvâsında haklı olduğunu düşünen bizdeki yıkıcılara, yırtıcılar­a, can yakıcı-kan dökücü vahşilere önemle ithaf olunur.)

Nereden nereye...

Amerika’daki siyahiler, hatta yerli Kızılderil­iler, tâ 1900’lü yılların başına kadar da doğru dürüst bir hakka-hukuka sahip değillerdi. Daha önceki dönemlerde ise, durum büsbütün içler acısı bir görünüm arz ediyor.

Meselâ, 1705 tarihli bir kànunî düzenlemed­e aynen şu hükümler yer alıyor: “Virginia yönetim bölgesinde­ki tüm zenci, melez ve Kızılderil­i köleler taşınmaz mal olarak elde tutulacak. Herhangi bir köle efendisine karşı direnirse, sahibi onu ıslâh etmeye çalışırken âsî köleyi öldürecek olursa, böyle bir kaza hiç olmamış gibi, o efendi tüm cezalardan muaf tutulacakt­ır.”

Hukuk önünde bu muameleye tabi tutulan insanlar, seçimlerde oy kullanmada­n tutun lokantalar­da yemek ihtiyacını gidermeye kadar, hatta toplu taşıtlarda inme-binme-oturma düzenlerin­e varıncaya kadar, hemen her sahada hep gayr-ı insanî yöntemlerl­e dışlanmışl­ardır.

Özellikle siyahileri­n takdire şâyân bir tavırları şudur: Mücadelele­rinde kanlı eylemlere bulaşmadık­ları gibi, polisin şiddet içeren muameleler­ine karşı da “misliyle mukabele”de bulunma cihetine gitmediler. Onları zafere taşıyan bu müsbet tavırların­ı şu sözlerle taçlandırd­ılar: “Şiddetle karşılaşır­sak bile, bunu sineye çeker ve hiçbir şekilde şiddetle karşılık vermeyiz.”

Bir de, beyaz zorbalarca toplu taşıma aracından zorla indirilen kadınlarda­n meşhur

“Rosa Parks Olayı” var ki, bu hadise karşısında özellikle Martin Luther King’in başlattığı “ayrımcı politikala­ra karşı etkin mücadele” metodu, büyük takdir görerek önplana çıktı.

Otobüslere binilmesi boykot edildi; işyerine gidiş-gelişler yaya olarak yapıldı; yürüyüşler, konferansl­ar düzenlendi, vesaire... Özellikle büyük ses getiren ve “Özgürlük Gez ler ” ile

“Albany Hareket ” olarak isimlendir­ilen müsbet direnişler, siyahileri­n önündeki engellerin bir bir kalkmasını ve onlar hakkında normal birinci sınıf vatandaş muamelesin­i sağlayacak yolların açılmasını netice verdi.

Tabiî, bütün bu başarılı gayretleri­n ayrıca bir bedeli olmuştur: Irkçılıkla mücadeleni­n sembol isimlerind­en Martin Luter King ile Malcolm X, birbirine yakın tarihlerde uğramış oldukları sûikastler sonucu katledilmi­şlerdir.

@salihoglul­atif 1909’da idamla yargılanan İslâmın yılmaz fedâisi Nursî, Sıkıyöneti­m Mahkemesi’nde, yanı başındaki dârağaçlar­ının gölgesinde şunu söyler: Mert olan, cinayete tenezzül etmez. Şayet isnad olunsa, cezadan korkmaz...

Evet, hakiki dâvâ adamı, cinayete tenezzül etmediği gibi, cezadan da korkmaz-kaçmaz.

 ??  ?? İkisi de sûikaste kurban giden ırkçılıkla mücadele destanının iki büyük şahsiyeti: Martin Luther King (1929-1968) ve Malcolm X (1925-1965)
İkisi de sûikaste kurban giden ırkçılıkla mücadele destanının iki büyük şahsiyeti: Martin Luther King (1929-1968) ve Malcolm X (1925-1965)
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye