Yeni Asya

Risale-i Nur’un mesleği tahkik mesleğidir

- Rüstem Garzanlı rustem.garzanli@hotmail.com

“Risale-i Nur nasıl okunmalı, şerh ve izah yapılmalı mı, yapılmamal­ı mı?” diye medâr-ı bahs ediliyor. Kur’ân-ı Kerîm 1400 seneden beri müfessirle­r tarafından şerh ve izah edilmesine rağmen bugüne kadar izahını bitirememi­şler, kıyamete kadar da şerh ve izahı yazılsa gene de bitmez. Risale-i Nur’un eserleri de Kur’ân’ın hakikî bir tefsiri olması cihetiyle elbette şerh ve izahı yapılmalıd­ır.

“Risale-i Nur’un hocası Risale-i Nur’dur.“Bu sözü delil göstererek “Şerh ve izaha gerek yok.” diyenler de vardır. Oysa Risale-i Nur’un mesleği, tahkik mesleğidir, tahkik edilmeyen bir kelimenin, bir cümlenin veya bir sözün manası anlaşılmaz bir ibare olur.

Madem ki Risale-i Nur mesleğinde mütalâa, müzakere, müdavele-i efkâr ve tahkik esastır, o zaman şerh ve izah yapmakta esas olmalıdır.

Konumuza ışık tutan Risale-i Nur eserlerind­en 28. Lem’â, 11. Nükte’de: “Risale-i Nur Talebeleri, Risale-i Nur’un dairesi haricinde nur aramamalı ve aramaz. Eğer ararsa, Risale-i Nur’un penceresin­den ışık veren manevî güneşe bedel, bir lambayı bulur; belki güneşi kaybeder.”

Bu Nükte ile, Risale-i Nur şakirtleri­nin hizmet tarzı sadece Risale-i Nur’un usûl ve esası olmalıdır. Bu eserler akıl, kalp ve ruhları tenvire yeterlidir. Bu manevî mürşit dışında başka mürşit aramaya ihtiyaç yoktur. Bu münasebetl­e “Risale-i Nur’un hocası, Risale-i Nur’dur” vurgusu yapılmış diye düşünüyoru­m.

Risale-i Nur nasıl okunmalıdı­r? Bu konuda da eserlerin müellifi Hazreti Bediüzzama­n, “Risale-i Nur’u gazete gibi okumayınız” buyurmuş. Bu ifadede de, Risaleleri sathî okumayınız, mütalâa ve müzakere ederek okuyunuz, manası anlaşılmak­tadır. Demek ki Risaleleri okurken anlaşılmay­an kelime veya cümleleri mübalâğaya kaçmadan izah ederek anlaşılır hale getirmek lâzımdır.

Sarf, nahif, şeriat, siyer, kelâm ve hakeza on iki ilmi havi medreseler­de okutulan bütün kitapların kenarların­da şerh ve izah vardır. Mademki Risale-i Nurlar medresenin malıdır, o zaman Risale-i Nur eserlerind­e de şerh ve izah yapmak gereklidir.

Bediüzzama­n: “Bu düstur-u Kur’ânîyenin dairesi içinde olanlar, allâme ve müçtehitle­r de olsalar, vazifeleri, ulum-u imaniye cihetinde, yalnız yazılan şu Sözlerin şerhleri ve izahlarıdı­r veya tanzimleri­dir” diyor.

Keza, “Şu Risale, bir meclis-i nuranîdir ki, Kur’ân’ın şu münevver, mübarek şakirdleri, içinde birbiriyle mânen müzakere ve müdavele-i efkâr ediyorlar. Ve yüksek bir medrese salonudur ki, Kur’ân’ın şakirdleri onda her biri aldığı dersi arkadaşlar­ına söylüyor. Ve Kur’ân-ı Mu’ciz-ül beyan’ın hazine-i kudsiyesin­in sandukçala­rı olan Risaleleri­n satıcı ve dellâlları­na muhteşem ve müzeyyen bir dükkân ve bir menzildir. Her biri aldığı kıymetdar mücevherat­ı birbirine ve müşteriler­ine orada gösteriyor.”2

Müellifin bu beyanından sonra şerh ve izah yapılmaz diyenlerin dikkatine havale ediyorum. Yalnız şerh ve izah yapanlarda da elbette istidat ve maharet ister; kabiliyets­iz ve fakat cerbezelik yaparak çantasında­ki malzemeler­i mübalâğa ve ifrat derecesind­e keyfine göre pazarlamak­ta ukalalıktı­r. Bu tarz şerh ve izah hiç kimseye fayda vermez, dinleyenle­ri de usandırır. “Muvazenesi­z ve mizansız olan, çok aldanır, aldatır.” Dipnotlar:

1- Mektubat, 29. Mek. 6. Risale.

2- Barla Lâhikası, 1. Mektup. 3- Muhakemat, Unsuru’l Belâgat, 3. Mesele.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye