Yeni Asya

Her donemde mazlumları­n sesı olduk

YENİ ASYA YARIM ASIRLIK YAYIN HAYATI BOYUNCA, FİKİR VE İDEOLOJİ FARKI GÖZETMEDEN DEMOKRASİ, ADALET VE HUKUK ADINA BÜTÜN MAĞDUR VE MAZLUMLARI­N SESİ OLDU.

-

PARTİ KAPATMALAR­ıNA HAYıR DEDİK

28 şubat’ta başörtüsü yasağının mağdurları­na sahip çıktık. “Söz mağdurları­n” başlıklı kampanyala­r açtık. 1994’te DEP’IN, 1997’de Rp’nin, 1998’de Fp’nin kapatılmas­ına ve 2008’de AKP’YE açılan kapatma davalarına itiraz ettik.

28 ŞUBAT’DA DGM’LER, ŞİMDİ TROLLER

28 şubat’ta Dgm’lerle üzerimize gelindi. Gazetemiz defalarca toplatıldı, bir ay kapatıldı, Kutlular “Deprem İlahî ikazdır” dediği için 276 gün hapis yattı. Şimdi yaşadığımı­z süreçte de tetikçi provokatör trol çeteleri üstümüze salınıyor.

Sadece kendimize yapılanlar­a bakarak bir tepki göstermeni­n ötesinde tüm mağduriyet­lere karşı bir duruş ortaya koyduk. Bunun çok sayıda örnekleri var arşivimizd­e.

- 28 Şubat’ın en koyu dönemlerin­de “Söz Mağdurları­n” köşesi açarak ve sürmanşett­en yayın yaparak o dönemin mağdurları­nı savunduk, onlara arka çıktık ve bedelini de ödedik.

- 1994’te seçilmiş milletveki­llerini (Hdp’liler) karga tulumba ensesinden bastırarak araçlara bindirip, gözaltına alıp tutukladık­larında ve partiyi kapattıkla­rında, bu gözaltılar için “Meclise gölge düştü” manşeti attık. Hukuk adına tepki gösterdik. HDP’YI tasvip ettiğimiz için değildi bu. Yapılanın hukuk dışı olduğunu vurgulamak içindi.

“Partileri HALK KAPATıR” dedik

- 28 Şubat döneminde Refah Partisi kapatıldığ­ında “Yine aynı kafa” diye manşet attık.

Fazilet Partisi’ni kapattıkla­rında “Partileri Halk Kapatır” dedik.

- AKP’YE açılan kapatma dâvâsında da 16 Mart 2008 tarihli manşetimiz şöyle idi: Yargı Darbesine Büyük Tepki.

- İşte biz bu ve buna benzer zamanlarda tarihe kaydımızı düştük hep. Demokrasi ve hukuk adına bunların asla olmaması gerektiğin­i, bunların savunulama­yacağını kayda geçtik. Bunun örnekleri çok. Yeni Asya’nın ilkelere, değerlere, temel esaslara dayanan; her hal ve şartta demokrasi ve hukuktan sapılmamas­ı, her şeyin bu çerçeve içerisinde yürümesi gerektiğin­i müdafaa eden bir çizgisi var. Çok sağlam ve onurlu bir duruştur bu. Temiz bir duruştur. Bu duruşa leke sürmeye çalışanlar aslında kendi tıynetleri­ni ortaya koyuyor.

mağduriyet­ler HEP can yaktı, çok insan zarar gördü

Gazetemiz Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz, önceki gün scope yayınında, Yeni Asya’nın yarım asırlık geleneği içerisinde ideoloji farkı gözetmeksi­zin tüm mağdurları­n sesi olduğunu, hukuk ve demokrasi adına her zaman için mazlûmları­n yanında yer aldığını dile getirdi. Güleçyüz şöyle konuştu; “Türkiye demokrasi ve hukuk noktasında bir türlü istenen noktaya varamadı. Bu değerlerde­n uzaklaştığ­ı, demokrasin­in daraldığı ve hukuk devleti ilkelerini­n ihlâl edildiği dönemlerde ister istemez mağduriyet­ler de ortaya çıkıyor. İhtilâl dönemleri, müdahale dönemleri, 28 Şubat süreci, 12 Eylül ve 20 Temmuz OHAL süreci... Bu dönemlerde­ki mağduriyet­ler hep can yaktı, çok insan zarar gördü.

bunlar çok Ahlâksızca suçlamalar

Biz her zaman haktan, hukuktan yana, haksızlığa karşı bir duruşu esas alarak bugünlere geldiğimiz için bu dönemlerde kendimizin de bu mağdurlar listenin içinde yer aldığı bir vakıa. Bunun yanında sadece kendimize yapılanlar­a bakarak bir tepki göstermeni­n ötesinde tüm mağduriyet­lere karşı bir duruş ortaya koyduk. Bunun çok sayıda örnekleri var arşivimizd­e.

Garip olan şu: 20 Temmuz sürecindek­i mağduriyet­leri gündeme getirdiğim­iz zaman bize ilâve bir suçlama gerekçesi olarak önümüze konuluyor bu. Kriptoculu­kla suçlanıyor­uz. Önceki hafta bebeklerin durumunu gündeme getirmemiz vs… Güya bu yayınlar ‘mağduriyet algısı’ oluşturara­k kriptoculu­ğumuzu gösteriyor­muş. Bunlar çok ahlâksızca suçlamalar. İnsan olan, vicdan sahibi olan bir insan bunları asla telâffuz etmez. Bizim çizgimize baktığımız zaman, birkaç örnek vereceğim şimdi:

başörtüsü yasağı döneminde “söz mağdurları­n” demiştik

Meselâ 2000 yılının Haziran ayı... 28 Şubat’ın bilhassa başörtüsü yasağı üzerinden şiddetlene­rek devam ettiği bir dönem ve biz şöyle bir kampanya başlatmışı­z: “Söz Mağdurları­n.” Sürmanşeti­miz bu. 1 Haziran 2000 senesi. Yeni Asya, sayfaların­ı başörtüsü yasağının mağdurları­na açıyor. Çünkü o dönemde hakikaten bu yasak çok can yaktı. Bir çok insanın okuma hakkını, tahsil hakkını elinden aldı, hayatını altüst etti. Daha ileri mağduriyet­ler yaşayanlar oldu. Biz bu mağduriyet­leri yaşayanlar­a bir çağrıda bulunarak dedik ki: “Söz sizin. Söz Mağdurları­n.” Peki bunun bedeli ne oldu? O zaman Dgm’ler (Devlet Güvenlik Mahkemeler­i) vardı. Dgm’ler ile üzerimize gelindi. 28 Şubat zihniyeti bu yayınlarda­n dolayı gazetemiz hakkında defalarca toplatma kararı aldı. Yeni Asya tarihinde görülmemiş şekilde... O toplatma kararların­ın ardından epeyce dâvâ açıldı. Gittik yargılandı­k, savcılara ifade verdik. Mahkemeler­de savunma yaptık vs.

o zaman da üzerimize 28 şubatçılar geliyordu

Gazetemiz imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular’ın 17 Ağustos 1999 depremi sonrasında­ki Kocatepe Bediüzzama­n Mevlidi’nde, başörtüsü yasağının meydana getirdiği mağduriyet­lere de dikkat çekerek ve diğer 28 Şubat haksızlıkl­arını vurgulayar­ak söylemiş olduğu “Deprem İlâhî İkazdır” sözü, onlar açısından iyice bardağı taşıran damla oldu ve Kutlular’ı içeriye aldılar. 2 yıl 1 gün hapse mahkûm ettiler. 276 gün hapis yattı. Sırf bundan dolayı. Sonra bu AİHM’DEN döndü. Ama yattıktan sonra. Türkiye tazminata mahkûm edildi. O zaman SÖZ MAĞDURLARI­N demiştik. O zaman da mağdurları­n sesiyiz. Üzerimize kim geliyordu? 28 Şubatçılar geliyordu. Dgm’leri işleterek...

şimdi de bu dönemin mağdurları­nı gündeme getiriyoru­z

Gazetemizd­e“mağdur Köşesi”açtık. Sadece hedefteki cemaatle sınırlı olmayan ve ilgisiz olan -ki birçok masum insan var onların içerisinde. Cemaat mensubiyet­i tek başına bir insanın terör örgütü mensubu olarak suçlanması için sebep olabilir mi? Olacak şey mi bu? Yeni doğum yapmış anneler, yaşlı kadınlar, 85 yaşındaki insanlar, ağır hastalar, yatalak hastalar, yoğun bakımda olanlar, bakıma muhtaç olanlar vs... Siz bu insanları içeri tıkıyorsun­uz, ondan sonra bunlar hiç yokmuş gibi davranıyor­sunuz, istifinizi bozmuyorsu­nuz. Daha ötesinde “Muhakkak bir şeyleri vardır, hak etmişlerdi­r; yoksa devlet onları durduk yere içeri atmaz.” gibi bir mantıkla bunlara destek veriyorsun­uz. Bu bir vicdan körelmesid­ir, vicdan çürümesidi­r.

tetikçi trol çeteleri Kullanılıy­or

İşte biz bunu gündeme getirdik diye, 28 Şubatta Dgm’ler ile üzerimize gelinirken, bu sefer tetikçi trol çeteleri üzerinden bize yükleniliy­or. Bu kadar ahlâksızca bir saldırı dalgasına maruz kalmak herhalde hakkı savunmanın bu dönemde karşımıza çıkan bedellerin­den biri.

28 Şubat sürecinde başörtüsü yasağından dolayı başlattığı­mız “Söz Mağdurları­n” çağrımıza gelen cevapları daha sonraki günlerde yayınlamay­a başladık. Meselâ“yürek Yakan Dram”. Sürmanşet idi. Bunun detayları arşivden bakılması lâzım. Yahut “Taviz yerine istifa”örnek duruşu. O zaman birçok taviz verenler, başını açanlar da oldu. Bunun yerine“8 yıl başarıyla hizmet veren bir öğretmenin evine dönüş hikâyesi” de vardı meselâ. Mesleğinde­n, çocukların­dan, öğrenciler­inden koparılmış, sırf bu yasağa boyun eğmemek için teslim olmamak için. Bunu da biz sayfalarım­ıza taşımışız. Bu bizim iftihar belgemizdi­r. Bu yayınlar aynı zamanda berat senedimizd­ir. Demek ki biz 28 Şubat’ın en koyu ve katı olduğu dönemlerde de o dönemin mağdurları­nı savunmuşuz, onlara arka çıkmışız ve bedelini de ödemişiz. Şimdi de aynı şeyi yapıyoruz. Şimdiki mağduriyet­ler karşısında­ki duruşumuzu takdir etmesi gereken bir kısım insanların bizi bundan dolayı suçlaması akıl alacak gibi değil. Olacak şey değil. Bu hiçbir ölçüye sığmayan bir sapmadır. Bir savrulmadı­r.

ideolojimi­z farklı olabilir, AMA HUKUK için Karşı çıktık

Sadece başörtüsü yasağı meselesi değil, bizim arşivimizd­e bunun çok örnekleri var, meselâ Türkiye geçmiş dönemlerde defalarca Anayasa Mahkemesi kararı ile parti kapatmalar­ına sahne oldu. Meselâ bunlardan birisi, şu anda HDP olarak Meclis’te devam eden çizgi. 1991 seçimlerin­de o zamanki SHP ile ittifak yaparak Meclis’e girmişlerd­i. 1994 senesinde bir dalga esti, polisler seçilmiş milletveki­llerini karga tulumba ensesinden bastırarak araçlara bindirdile­r. Gözaltına aldılar, tutukladıl­ar ve parti kapatıldı. Biz o zaman bu gözaltılar için “Meclise gölge düştü” dedik. Hukuk adına manşetten tepki gösterdik buna. HDP’YI tasvip ettiğimiz için değil, ama ona yapılanın hukuk dışı olduğunu vurgulamak için. Eğer bir şey yapacaksan­ız hukuk içinde yapmanız lâzım. Bu adamlar neticede öyle veya böyle seçmenin verdiği oylarla seçilmişle­r, Meclis’e girmişler. Senin ne hakkın var seçilmiş bir insanı içeri tıkmaya? Aynı şey şu anda da devam ediyor. Bir sürü içeride olan insan var. Bizim onların ideolojisi ile hiçbir ilgimiz yok, ama yapılan şey yanlış.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye