Şeytanî planlara alet olmamak için

Üstad Bediüzzaman işgal altındaki İstanbul’da işgalci ve fitnekâr İngiliz siyasetinin desise ve tuzaklarını çürüttüğü Hutuvat-ı Sitte adlı kitapçığının girişinde, şeytanî taktiklerle ilgili olarak hep geçerliliğini koruyan tesbitler yapıyor:

“Her bir zamanın insî (insan cinsinden) bir şeytanı vardır. Şimdi beşerde insan suretinde şeytanın vekili olan ruh-u gaddar, siyasetiyle cihanın her tarafına kundak sokan elhannas (şeytan), (...) âlem-i İslamı ifsad için insanlar ve insan cemaatlerindeki habis menbaları ve tabiatlarındaki muzır madenleri fiilî propaganda ile işlettiriyor, zayıf damarları buluyor. Kiminin hırs-ı intikamını, kiminin hırs-ı câhını (şöhret hırsını), kiminin humkunu (ahmaklığını) kiminin dinsizliğini, hattâ en garibi kiminin de taassubunu işletip siyasetine vasıta ediyor.” (Esk Sa d Dönem Eserler , s. 449)

Bu tesbit ve ikazların manidar ve ibretli örneklerini güncel iç ve dış siyasette hep birlikte görüyoruz.

Bölgemizi ateşe veren fitne politikaları yeni senaryolarla kızıştırılırken, intikam veya makam ve şöhret hırsından, ahmaklığından, dinsizliğinden, hattâ taassubundan yakalanıp küresel ifsad şebekelerinin projeleri için kullanılanların haddi hesabı yok.

Bölge ülkelerinin başındaki yönetimlerin gerek iç, gerekse dış siyasetlerinde takip ettikleri çizgi bu gözle değerlendirilince, bu şablonlara tıpa tıp uyduğu hemen görülür.

Kiminin intikam hırsı, kiminin koltuk ve makam tutkusu, kiminin ahmaklığı, kiminin dinsizliği, kiminin de taassubu—dindarlığı değil!—nasıl işletiliyor; bir çırpıda fark edilir.

Hattâ kimilerinde bunların birden fazlasının bulunup nasıl tepe tepe kullanıldığı da.

Ortadoğu, Suriye, Filistin, Kudüs... konularındaki çelişki ve zikzaklar, neredeyse saat başı değişen konjonktürel ve geçici ittifaklar ve ayrışmalar; bölünmüşlükler; eşzamanlı olarak ve aynı vicdansızlıkla yürütülen yoğun tasfiyeler; dün el üstünde tuttuklarını bugün terörist veya dün terörist dediklerini bugün partner olarak kabul etmekler...

Bu baş döndürücü ters manevralar trafiğinde tuzağa düşüp oyuna gelmemek ve kullanılmamak için ayağını sağlam bir zemine basmak şart. O zemin de Risale-i Nur’daki Kur’anî ölçülerde ifadesini buluyor.

Öğrenciyken Zübeyir Gündüzalp'in çok yakınında olan, ömrünü adadığı Risale-i Nur'a yönelik bandrol ve tekel engelinin kaldırılmasına tarihî katkılarda bulunan ve yoğun bakımda tedavi gören DYP Hatay eski Milletvekili Nureddin Tokdemir'e Allah'tan hayırlı ve âcil şifalar diliyorum.