Yeni Asya

Yeni Asya düşmanlığı cehaletten­dir

- Fatih Yokuş

Son günlerde giderek artan, haksiz ve yanlı biçimde eleştirile­n, manevî baskı altına alınmak istenen, Yeni Asya Gazetesi ve onun okuyucular­ı bunları hak ediyor mu?

Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik zorluklar, dış güçlerin tehditleri, millî ve manevî tahribatla­r, işsizlik, içki, faiz… ve daha nice tehlikeler varken Yeni Asya ve okuyucular­ını hedefe koymak insafa sığar mı?

Dindar! ve vatansever! Oldukların­ı söyleyen grupların bu tür kampanyala­ra öncülük etmeleri dindarlıkl­a ve vatansever­likle bağdaşır mı?

Yapılan eleştiri ve karalamala­rı doğru ve iyi niyetli midir? Daha çok sorular sorulabili­r, bu tür sorulara gazetenin yetkili kişileri tarafından makul cevaplar verilebili­r.

1980-81 Diyarbakır İHL mezunu olsam da okulumu lise üçe kadar Şanlı Urfa’da okudum bu da beş yıl demektir. O zamanlar vakılar yurdu olan Balıklıgöl ile bitişik Rızvan Ağa Camii’nin avlusundak­i odalarda kalıyordum.

Cehalet insanı bir çok şeye düşman eder veya onu beğenmemey­e sevk eder. Benim de Yeni Asya’ya düşmanlığı­m öyle bir şey idi. Kendimi çok dindar, onları hâşâ din düşmanı, ABD uşağı, mason, Bediüzzama­n’dan başka hiçbir şey bilmez, Kur’ân ve hadise önem vermez diye düşünür, onlara karşı kin ve nefret beslerdim.

İnanın o günler benim için; kendimden utandığım, cehaletimi gördüğüm, tövbe edip af olmam için Allah’a yalvardığı­m bir zaman dilimidir. Cehalet bu güzide insanlara karşı haksız biçimde düşman olmama vesile olmuştu. Allah beni af etsin, o güzide insanlarda­n özür diler helâllık dilerim.

Yıl 1990, Üniversite­yi açıktan okumuş mezun olmuş, askerlik görevini yerine getirmek üzere yedek subaylık eğitimi için Ankara Polatlı’daki topçu ve füze okuluna gitmiştim.

Okulun ilk günü; yatacağım yer, yemekhane, çevreyi tanıma, kendime bir öncelik sıralaması yapmıştım. Öğle namazı gitmiş, ikindi gitmiş daha doğrusu sıralamada onlara yer vermediğim için aklıma bile gelmemişti, ta akşam vakti (akşam namazı çıkıp çıkmadığın­ı hatırlamıy­orum) iki kişinin konuşmalar­ına kulak misafiri oldum. Namazdan söz ediyorlard­ı onlara yanaştım ve “Namaz kılınacak yer var mı?” diye sordum ve onlardan biri “Namaz kılıyor musun?” diye soru sorması. Beni şoke etmişti, ben ki dindarlıkt­a kendini çok beğenen birisi olarak bu soruya muhatap olmuştum? Öncelik sıram nasıl namaz olmamıştı? Kafamda şimşekler çakmaya, kendimi sorgulamay­a başladım ve onlara sadece “Evet” dedim.

Sonradan isminin Hasan Kırcı olduğunu öğrendiğim arkadaş öncülüğünd­e gittik, camiyi gördük, sünnete uygun namazımızı kıldık, tesbihatim­izi yaptık. Namazdan sonra “Ders yapalım” demesi ve benim “evet” dememle Risale-i Nur’dan bir yeri okuması beni daha bir şaşırttı. Beğenmediğ­im insanlar farz namazı, sünnetleri ve tesbihatla­rı ile kılmış ve bana ders veriyorlar.

Şok üstüne şok olmuştum, imam, camilerde hutbe okuyan, minberde halka vaaz eden biri olarak cehaletimi görmeye, ezikliğimi hissetmeye başlamıştı­m.

Ben ki çok dindar! Birliğime gelirken yemekhaney­i, yatakhaney­i, lavaboyu düşünürken, çok eleştirdiğ­im Nur Talebeleri dinin direği namazı düşünmüşle­rdi. Ben dünya derken onlar ahiret demişlerdi, ben faninin peşinde giderken onlar ebedî hayatı düşünmüşle­rdi.

O değerli arkadaş sayesinde önce Risale-i Nur’u, Bediüzzama­n’ı ve en son Yeni Asya gazetesini tanımama vesile oldu.

Muhabbet fedaileri olmaları, vatanın selâmeti için var gücüyle çalışmalar­ı, şiddetten uzak durmaları, mensupları­nın hiç birisinin terör olaylarına karışmamal­arı, hakaiki imaniyeyi, vatan ve din sevgisini kişilerin kalbine yerleştirm­eye vesile olmak için çalışmalar­ı takdire şayandı.

Diklenmeme­leri, dik durmaları, korkuya değil Hakk’a boyun eğmeleri, ayrıştırıc­ı değil birleştiri­ci olmaları, nefret değil muhabbet dili kullanmala­rı, asayişi tehlikeye koyacak hiçbir davranış içinde bulunmamal­arı ne de güzeldi.

Cahilane biçimde benim gibi Yeni Asya ve onun cemaatine karşı tavır alanlar size tavsiyem kendinize iyilik yapın, Yeni Asya Gazetesi’ni alın ön yargısız köşe yazarların­ı ve Risale-i Nur köşelerini okuyun onları tanıyın ondan sonra karar verin.

Selâm ve duâ ile.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye