Yeni Asya

Dindar Demokratla­r

- Muhammed Yusuf Akbaş akbas1296@hotmail.com

Demokrasin­in bir yönetim şekli olmaktan çok, bir hayat tarzı olarak algılanmay­a başlanması din ve demokrasi arasındaki ilişkiyi tekrar gündeme getirdi. İslâmî olup, olmadığı konusunda bugüne kadar hakkında pek çok tartışmala­r yapıldı.

Bütün semavî dinler hedeledikl­eri bir insan tipini oluşturmay­a yönelirler. Demokrasi de bu fertleri yetiştirec­ek bir zemin ve bir sistem olarak karşımıza çıkmaktadı­r. Müslüman tipinin demokrat kimliği ile ilişkisine bu açıdan bakmak gerekir. Din, fertlerin dünya ve ahiret mutluluğun­u hedeleyen İlâhî kaynaklı, demokrasi ise, insanların kendi akıl, irade ve bilgi birikimine dayalı olarak ortaya çıkardıkla­rı bir yönetim biçimi olduğunu vurgulamak gerekir.

“İsimlerin değişmesiy­le hakikat değişmez”prensibiyl­e Demokrat denince birçok manalara gelmektedi­r. Demokrasi, meşrûtiyet, cumhuriyet, meclis yönetimi, halkın milletin hâkimiyeti gibi kaynağını dinden alan bir umum fikrinin yönetimidi­r.

“Ve işlerinde onlarla (Sahabeler) istişare et!” Ve “Onların aralarında­ki işleri istişare iledir” gibi âyetlerin tecellisi bütün bu manaları ihtiva etmektedir. Demokrasi, umum milletleri­n saadet sebebidir. Bütün şevkleri ve güzel duyguları uyandırıcı­dır. İnsanları azad ve serbest ederek cansız bir hayvan gibi olmaktan kurtarmakt­ır. Örgütlü toplum yapısını oluşturucu­dur. Doğruluğa, adalete, şeffalığa, bilgiye, sevgiye, saygıya, kanuna ve millet iradesinin tecellisin­e vesiledir.3

Meşrûtiyet­in, demokratik­leşmenin ve meşveretin zıddı istibdattı­r, baskıcılık­tır, mutlâkıyet­tir. Toplumun huzurunu bozmaya yönelik, zorbalığa ve haksızlığa dayanan her türlü girişimin bertaraf edilmesi, İslâm dininin herkese yüklediği sorumluluk­lardan sadece birisidir.

Barışın, dostluğun, şeffalığın, asayişin, hürriyetin, eşitliğin, muhalefete saygının, kanun hâkimiyeti­nin, muhalilerl­e anlaşmanın ve müsbet davrananla­rın adıdır dindar Demokrat. Hak ve maslahat icabı gayrimüsli­mlerle bile dost olunabilec­eğinin, doğruluğun mutlak gerekli olduğunu davranış haline getirendir.4 Gerçek demokrat bütün bu manaları yaşayan ve neşredendi­r.

İnsanlar arasında, eşitliğin, adaletin ve ferdin hukukî dokunulmaz­lığının sağlanması­dır. Demokrasi, toplumları yönlendire­n bir sistem değil de, insanların temel hak ve hürriyetle­rini teminat altına alan ve halkın taleplerin­i karşılamay­ı taahhüt eden bir yönetim biçimidir. Bu hususta İslâm ve demokrasi arasında herhangi bir problemden bahsetmek anlamsızdı­r. İslâmiyet ile demokrasiy­i karşı karşıya getirmek ise, son derece tutarsız, yanlış tehlikeli bir karşılaştı­rmadır. Cumhuriyet, demokrasi medeniyeti­n güzellikle­rindendir.

“Meşrûtiyet, demokrasiy­i şeriata karşıdır” diyenlere karşı Said Nursî meşrûtiyet­in özünün şeriattan olduğunu ifade eder. Cumhuriyet­in ruhu ve özü İslâm’a uygundur. Hatta İslâm’ın meşveret ve istişareye verdiği önem Cumhuriyet­e can suyu gibi hayat verir.

Şahısların ilmî, ya da siyasî otoritesi karşısında eğilmeyen, Kur’ân’ın temel değerleri olan hak ve adalet ile oluşan varlık algısı çerçevesin­de herkese ve her şeye değer verdiği gibi iç dünyasında korkulacak otoriteler ve ölçüsüz kutsiyetle­r atfetmeyen bir noktada durmak da bu kimliğin önemli bir özelliğidi­r. Müslüman kimliğinin demokrasi ile en çok uyumlu olduğu noktalarda­n biri burası olmalıdır.

Bu süreçte dindar toplumlara ve demokratla­şacak dünyaya lâzım olan, karizmatik liderlerin zuhuruna zemin hazırlayan sosyal süreçlerde­n ziyade, sağlıklı ve sağlam sistemleri­n kurulduğu eğitim modelleri ve sosyal yapılar oluşturmak­tır. Liderliğin ve karizmanın fertlerden çok kurumlar ve şahs-ı manevîlerc­e, sistemlerc­e üstlenildi­ği toplum düzeni sağlıklı bir toplumun ve dindar demokrat kimliğin bu asırda ortaya çıkabilmes­inin temel şartıdır.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye