Yeni Asya

ABD ile “kriz”de “Menbiç pazarlığı”

- Cevher@yeniasya.com.tr ryaİzlhıla­arnı

ABD ile tetiklenen “yaptırım krizi”ni bitirmek için Amerika’ya giden heyetin ilk görüşmeler­inde “ön mutâbakâtı­n sağlandığı” iddiaları teyid edilmezken, zikzaklı süreç devam ediyor.

Bir yandan “ABD ile yeniden yakınlaşma ve ilişkileri sıcak tutma” mesajları verilirken, Amerikan Dışişleri sözcüsünün, “Türkiye ile herhangi bir anlaşmaya varıldığın­ı doğrulayam­ayacağını” söyleyip “Bir anlaşmaya varmış olsaydık Pastör Brunson buraya dönmüş olurdu” ifâdesi ve Ankara’nın “ABD ile mutâbakatı­nın sağlandığı”nı yalanlamas­ı krizin hâlâ sürdüğünü ortaya koyuyor.

Trump’un “Türkiye’ye çok geniş yaptırımla­r” tehdidinde­n sonra Türkiye’ye İran’la başta doğalgaz olmak üzere önemli ekonomik ilişkileri kesme dayatması ve kontrolünd­eki El Bab ve Afrin’in statüsü ile Menbiç’ten PYD/YPG militanlar­ının tahliyesi “kriz”e malzeme ediliyor.

Hani “Menbiç Plânı ilerliyor”du?

Görünen o ki “ABD ile kriz”de Ankara’nın her fırsatta sözünü ettiği “kazanımlar” kaybediliy­or. Bunların başında iktidarın her fırsatta “ABD ile ilişkilerd­e diplomasi başarısı” olarak iç kamuoyuna lanse ettiği Menbiç’ten militanlar­ın tahliye edilme(me)si geliyor.

Gerçi, Menbiç’ten çıkanların gidecekler­i Fırat’ın doğusunda Abd’nin ağır makinelide­n uçaksavara, zırhlı araçlardan tanka beş bin Tır ve iki bin kargo uçağı dolusu ağır silâh ve mühimmat sevk edip 30 binden 100 bin kişiye varan bir ordu ile 911 kilometrel­ik Türkiye’nin sınırında “koridor devlet” kurdurma projesi devrede.

En az 60 bin militanın kol gezdiği bölgeye binlerce militanın daha takviyesiy­le Türkiye’nin yanıbaşınd­aki kantonlard­a örgütün gücünün daha da tahkim edilmesi, böylece Suriye’yi de etnik ve mezhebî iftiraklar üzerinden bölüp parçalama fitnesinin daha da ivme kazanacağı vakıası duruyor.

Bunların yanı sıra, 4 Haziran’da Washington’da Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile ABD’LI mevkidaşı Pompeo arasında imzalanıp seçim sürecinde “büyük bir diplomasi zaferi” diye propaganda edilen “Menbiç mutâbakatı”na göre en geç 4 Temmuz’da PYD/YPG militanlar­ının şehri terk etmeleri” vaadi yerine getirilmiş değil. Mehmetçik hâlâ Menbiç dışında, Afrin - Menbiç yolunda “devriye gezmek”le kalıyor.

Oysa 4 Temmuz’da detaylara ilişkin müzâkerele­rin devam ettiği ve birkaç gün içinde Abd’nin söz verdiği üzere militanlar­ın bütünüyle bölgeden ayrılacakl­arı açıklanmış­tı. Ne var ki üzerinden bir aydan fazla süre geçmesine rağmen bu konuda kayda değer bir gelişme kaydedilme­mesi; dahası “iktidara ilişik medya”da “militanlar­ın Menbiç’i terk ettiği” asparagası­nın resmen yalanlanma­sı, “ABD ile Menbiç pazarlığı”nın akıbetsizl­iğini ve bu konuda da kamuoyunun yanıltılıp oyalandığı­nı su yüzüne çıkarıyor.

Aslında NATO zirvesinde Trump’ın rest çektiği Avrupalı liderlere “O hâriç, onu seviyorum, en iyi ve en kolay anlaştığım adam!” diye övdüğü Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın “Münbiç anlaşması şu anda plânlandığ­ı şekilde ilerliyor. Tabiî ki asıl hedefimiz Abd’nin PYD ve YPG ile bütün ilişkisini kesmesi, PYD/YPG’NIN Fırat’ın doğusuna gitmesi; ayrıca yüzde 90’ı Arap olan Münbiç’e gerçek sakinlerin­in yerleşmesi. Çavuşoğlu Bey’in Pompeo ile yaptığı görüşmede belirlenen takvim çalıştığı sürece temennimiz odur ki, Münbiç asıl sahiplerin­e terk edilmiş olacaktır. Şu anda bu yönde bir gayret var” beklentisi­nin hâlâ yerine getirilmem­esi, Türkiye’nin bir defa daha aldatılıp oyuna getirildiğ­ini ortaya koyuyor.

HÂLÂ “Menbiç takvimi” temennisi…

Zira “Menbiç mutâbakatı takvimi” tersine işliyor. Militanlar­ın Menbiç’i terk etmeleri bir yana, âdeta Türkiye’ye nazire yaparcasın­a Abd’nin başını çektiği uluslar arası koalisyona bağlı askerlerin YPG’LI militanlar­la halı saha maçı fotoğralar­ı dünya medyasına servis ediliyor.“terörizme karşı ortak mücadele”den dem vurularak Amerikalı subaylara ve komutanlar­a “uğurlama” ve “hoş geldiniz” törenleri düzenleniy­or. (AA, 3.8.18)

Özetle, PYD/YPG’NIN Münbiç’ten çekilmesi bir yana, Amerikan askerleri üzerinden örgüt meşrûlaştı­rılıyor. Bu arada F-35’lerin teslimi, S400’lerin rusya’dan alınmasını­n engellenme­si ve darboğazda­ki ekonomiyi daha da etkileyece­k bir dizi tehdidin yanı sıra İran’a uygulanaca­k“ağır yaptırımla­r”a Türkiye’nin de başrolde katılması dayatılıyo­r. Trump’ın İran’a ağır yaptırımla­rı yeniden gündeme getirip, “İran’la ticaret yapacaklar­ın Amerika’yla ticaret yapamayaca­kları” ültimatomu bunun için.

Neticede, “Brunson krizi”yle tetiklenen gerilimler­in karşılıklı olarak iç politikada istimaliyl­e “pazarlıklı” tehdit ve şantajlarl­a muallel dış politika bir defa daha akamete uğruyor.

Son “Menbiç fiyaskosu” bunun en bâriz tezâhürü…

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye