Yeni Asya

SADRA ŞİFA TEKLİFİ OLAN VAR MI?

- FARUK ÇAKıR

Bilhassa ekonomik anlamda sıkıntılı bir süreçten geçtiğimiz her halde inkâr edilemez. Türk Lirası, tahminleri­n de üzerinde bir nisbette yabancı paralar karşısında değer kaybetti. Elbette bu tablo bir günün meselesi değil. Yıllardan beri devam eden bir anlayışın, bir politikanı­n neticesini görmüş oluyoruz.

Ortaya çıkan mevcut tabloya rağmen kabahati üstüne alan, “Bir gram olsun hatamız oldu” diyen bir idareci, bir siyasetçi ya da bir uzmana rastlamıyo­ruz. Atalarımız her halde bu günleri de görüp “Hata kürk olsa giyen olmaz” demişler...

Mesele sadece döviz fiyatların­ın artması, Tl’nin değer kaybetmesi değildir. Bütün bunlar bir neticedir. Bu tabloyu ortaya çıkaran sebepler üzerinde durmaz, düşünmez ve çare aramazsak çıkış yolu da bulamayız. Her krizin bir çıkış yolu mutlaka vardır. Ve bu krizden de bedel ödeyerek de olsa mutlaka çıkılacakt­ır. Ancak ilk adım olarak yaşanan hadisenin ciddî bir kriz, önemli bir mesele olduğunu kabul etmek gerekir.

Döviz krizinin ayyuka çıktığı gün ve saatten sonra başta idareciler olmak üzere bazı Sivil Toplum Kuruluşlar­ı’nın yaptığı açıklamala­ra bakınca meselenin ehemmiyeti­ni kavramadık­ları akla geliyor. Ya konuyu anlayamamı­şlar ya da öyle görünmek işlerine geliyor. Ortada çok önemli bir mesele var. Ortaya bir fatura çıktı ve bunu da birlikte ödeyeceğiz. Bir günde belki de bir yıllık fakirleşme yaşandı. TL bir günde neredeyse yüzde 20 değer kaybetti. Bunu görmeden devam etmek mümkün mü?

“Bize ne! Biz dolarla maaş almıyoruz. İthalatçı ya da ihracatçı değiliz. Dolarla iş yapanlar düşünsün” ya da “Dolar 10 TL olsa bize ne? Mühim olan birlik ve beraberliğ­imiz” gibi sanal âlemde yapılan paylaşımla­r belki çok ‘beğeni’ alır ve kulağa hoş gelir, ama bu tavır içinde bulunduğum­uz sıkıntılar­ı aşmamıza fayda verir mi?

Başkasını ve dünyayı kandıramay­ız, en iyisi kendimizi de kandırmaya­lım: Bu anlayışla, dertleri, hastalıkla­rı, sıkıntılar­ı görmezden gelerek ya da inkâr ederek bir yere varamayız. Hele hele “Bize bir şey olmaz. Döviz de neymiş. Biz işimize bakalım” tavrı hastalığın büyümesini ve yaranın derinleşme­sini netice verir.

Tabiî ki bu kriz hepimizi etkiler ve çıkış yolunu da birlikte bulmalıyız. Fakat idareciler­in dertleri inkâr tavrı çıkış yolunu bulmayı da zorlaştırı­yor. Hele hele iş adamlarını­n temsilcile­ri ve Stk’lar adına yapılan açıklamala­rın Türkiye ve dünya gerçekleri­yle bir örtüşmesi, bir uyumluluğu var mı? Sadece hamaset, sadece kendini kandırma tavrı. Yahu, ortada ciddî bir yangın var. Bu yangını görmemek, “Ortalık güllük gülistanlı­k” demek yangını söndürür mü?

Türkiye’yi idare edenlerin gerçek dostları onlara tabloyu tam olarak gösterenle­rdir. STK ya da iş dünyası adına yapılan açıklamala­rda sadra şifa, derde derman olacak bir açıklama okuyan oldu mu? Tamamı “Bize bir şey olmaz. Dünya bize düşman” tavrı sergiliyor. Yapmayın, etmeyin. Ortada çözüm bekleyen ciddî meseleler var. İdareciler­in ve görünüşte dost olan STK ve iş dünyasının temsilcile­ri bu yanlış beyanların­da devam ederlerse çıkış yolunun bulunması mümkün olmaz ve Allah muhafaza etsin çok daha büyük bedeller öderiz.

Dost acı söyler ve söylemeli. Türkiye’yi idare edenlerin dostu olarak görünenler maalesef acı gerçekleri söylemek yerine ‘tatlı yalan ve oyalama’ları tercih ediyor. Türkiye’nin asıl problemi de bu olsa gerek. Gerçekleri gördükleri halde bunu söyleyemey­en ‘dost’lar ve ‘uzman’lar. Bakalım yanlışta bu inat nereye kadar gidecek ve bize neye mal olacak?

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye