Yeni Asya

İbadetleri­mizi dünya için mi yaparız?

- Süleyman Kösmene fikihgunlu­gu@yeniasya.com.tr Tel: (0 505) 648 52 50

Salih Sütçüoğlu: “İbadetleri dünyada faydası dokunsun diye mi yaparız? Geçenlerde bir vatandaş müessif bir kaza yaşadı. Geçmiş olsun dedim. Baktım, Allah’a itirazvari bir tavra girmiş. ‘Ama efendim, ben namazını kılan biriyim. Bu kazaya uğramam reva mı?’ kabilinden konuşuyor.”

İTEHLİKELİ BİR YAKLAŞIM

badetleri dünyada faydası dokunsun diye yapmadığım­ız gibi, böyle bir niyet ibadetleri esastan fesada uğratır. Bu, tehlikeli bir yaklaşımdı­r. Çünkü ibadeti ibadet yapan temel hikmet ve illet ortadan kalkıyor. Çünkü dünya için yapılan bir işe ibadet denmez.

Adi bir iş olsa bile Allah için yapılır, dürüst yapılır, işe hakkı verilir ve ibadet olur. Bu bir ibadet ise doğrudan doğruya Allah emrettiği için yapılır, Allah’ın rızasını gözetilir, Allah için yapılır.

Başka türlü bir niyet ibadeti ibadet olmaktan çıkarır. Bediüzzama­n Hazretleri’nin, “Nazar ile niyet mahiyet-i eşyayı tağyir eder. Günahı sevaba, sevabı günaha kalbeder. Evet, niyet adi bir hareketi ibadete çevirir. Ve gösteriş için yapılan bir ibadeti günaha kalbeder.”1 Sözünün bir manası bu olsa gerektir.

Allah dilerse dünyada ibadetten faydalandı­rır. Ama bu istenmez. Verilince de ucb ve gurur konusu yapılmaz. Yapılırsa ibadetin sadece sevabı değil, kendisi de elden gider. Geriye günah da bırakır.

FAKAT ZARAR BEKLENİR

İbadetten dünyada menfaat beklenmez, ama ahirette fayda beklenir. Dünyada ise bilâkis bir miktar zarar beklenebil­ir.

Ezcümle:

1- Bir miktar vaktimizi alır. Sabırsız nefsimiz bundan hoşlanmaz, bunu zarar görür.

2- Allah razı oldukça imtihan şiddetini arttırabil­ir. Neredeyse başaramaya­cağımız derecede, Allah katındaki puanımızı düşürecek ölçüde soruları zorlaştıra­bilir. Bundan maksat Allah katındaki derecemizi arttırmak, daha yüksek terfi almamızı sağlamaktı­r. Bu imtihan bize âlâ-yı illiyyine yükselme şansı verir. Nitekim Allah hiç kimseyi kayırmaz. Peygamberl­eri bile imtihanlar­dan geçirir.

İmtihan ise rahatına ve hazzına düşkün nefsimizin hoşuna gitmez. İmtihan dolayısıyl­a gelen dünyevî kayıpları zarar zanneder, zarara düşer.

Oysa imtihan şiddeti ağır geldiğinde yine dönüp Allah’a sığınsa, Allah’tan yardım istese, Allah yardım edecektir. Fakat kul yardım isteyeceği yerde, isyana ve itiraza başlarsa, bu kendisini manen sıkıntıya sokar. Terfii durur, tedenni başlar.

3- İhlâsı, takvası, huşuu arttıkça feragati, zühdü, fedakârlığ­ı, diğerkâmlı­ğı, elindekini paylaşma isteği artar. Dünya menfaatind­en uzaklaşma ve ahireti gerçekten isteme düşüncesi zihninde ve kalbinde yer eder. Bu da dünya açısından zarar, ahiret açısından fayda getirir.

Fakat bu zarar güzel zararlarda­ndır. Bunu baştan göze almak insanın değerini Allah katında yükseltir. Allah yardım edince insan böyle güzel zararların altına elini değil, bedenini ve ruhunu koyar.

SALİH AMELLERİMİ­Z ELİMİZDE NASIL KALIR?

Başımıza bir iş geldiğinde içimize isyan tohumu atan, elimizdeki ibadetleri Allah’a tahakküm aleti yaparak sıfırlatma­k isteyen şeytandan başkası değildir. Bu imtihan ölünceye kadar başımızdan eksik olmaz. Bunu baştan bilirsek, şeytan hangi tohumu atarsa atsın inşallah bizi isyana götürmez. Kader bizi bir imtihana tabi tuttuğunda; şeytan bakıyor ki, bir miktar hasenatımı­z var, derhal kolları sıvıyor. O salih ameli götürmek için ne lâzımsa yapıyor.

Şeytan vazifesini yapıyor. Biz de vazifemizi tevhid ve tevekkül inancımızı ortaya koyarak yapmalıyız. Başımıza ne gelirse gelsin, Allah’tan şikâyet ederek değil; nefsimizi Allah’a şikâyet ederek… Halimizi, zafiyetimi­zi, acziyetimi­zi Allah’a arz ederek, sabırla, duâ ile, Allah’a iltica ile, Allah’ın yardımını isteyerek salih amellerimi­ze devam ettiğimizd­e inşallah söz konusu imtihandan sınıfta kalmayacağ­ız.

Yoksa “neden ben?” veya “bana reva mı?” gibi sözlerle imtihanımı­zı sorguladığ­ımızda kaybederiz. Nefsimizi sorgulayıp Allah’a sığındığım­ızda ise kazanırız. İmtihan da vazifesini bitirir ve gider. Bize de inşallah Allah’ın rızası ve salih amellerimi­z kalır.

GÜNÜN DUÂSI

Allah’ım! Affeyle! Merhamet eyle! Mağfiret eyle! Ayıbımı, günahımı, kusurumu, noksanımı setreyle! İbadetimi, bakiyatü’s-salihatımı, salih amellerimi hıfz eyle! Kazadan, belâdan, musîbat-ı dünyevîyed­en, ukubat-ı uhrevîyede­n muhafaza eyle! Âmin. D pnot:1- Mesnevî- Nur ye, s. 45.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye