Ruhsat le amel ed l r m ?
Yozgat’tan Rabia İlhan: ed l r m ?”
R“Ruhsat le amel
KOLAYLAŞTIRINIZ, ZORLAŞTIRMAYINIZ
uhsatı azimetle birlikte ele almamız lâzım. Çünkü ikisi de yerine ve zamanına göre kulluğumuzun ifadesidir. Azimet, Allah’ın emrini hiçbir özre takılmaksızın, erkân ve adabına göre tam ve mükemmel şekilde yapmaktır. Ruhsat ise, gerçek bir özür sebebiyle, tam ve mükemmel şekilde eda edilemeyen emirlerin, yine bizzat Cenâb-ı Allah’ın nazar-ı müsamahası ile daha kolayca bir yol ile yapılmasıdır.
İslâm kolaylık dinidir. Azimet ile amel etmek mümkün olmadığında, ameli terk etmek yerine, ruhsat ile amel etmek fazilet olur. Hatta Allah’ın kuluna ihsanı ve sadakası hükmünde olur. Nitekim Cenâb-ı Hak: “Allah sizin için kolaylık diler, zorluk dilemez.”1 buyurmuştur.
Peygamber Efendimiz de (asm): “Nerede kolaylık varsa, orada güzellik vardır. Kolaylığın bulunmadığı her şey çirkindir.”2 ve “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.”3 buyurmuştur.
RUHSATTAN FAYDALANMAK FAZİLET MİDİR?
Ruhsatla azimet birbirinin zıttıdır. Bir meselede ruhsat yoksa, azimetten de söz edilmez. Kişi zorlukları göze alıp ruhsattan yararlanmaz ve dinî emri olduğu gibi yerine getiriyorsa bu azimettir. Meselâ Ramazan ayında oruç tutmak farzdır, oruç yemek haramdır. Fakat hasta ve yolcu olanların, hastalıktan iyileşince veya yolculuktan dönünce oruç tutmaları şartıyla, oruç yemelerine ruhsat verilmiştir.
İlgili âyet şöyledir: “İçinizde hasta ve yolcu olanlar ise diğer günlerde tutmak şartıyla veya fidye vermek kaydıyla oruçlarını yiyebilirler. Ancak bu durumda da oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.”4 Görüldüğü gibi ruhsatı veren âyet azimeti de göstermiştir. Yani hasta veya yolcu olan kişi, buna rağmen oruçlarını yemez ve tutarsa buna azimet denmektedir. Fakat hasta veya yolcu olmayan kişi için oruç yemeye ruhsat yoktur, bu durumda azimet de yoktur. Emir yapılacaktır.
Ruhsatta kolaylık ve hafilik vardır. Kişi kendisine gösterilen kolaylıktan yararlanmıyorsa azimetle amel ediyor demektir. Bu fazilettir. Fakat ruhsattan yararlanmak faziletsizliktir de denmez. Peygamber Efendimiz (asm), “Allah azimetle amel yapılmasını sevdiği gibi, ruhsatla amel yapılmasını da sever” buyurmuştur.5 Dolayısıyla ihtiyaç olduğunda ruhsattan yararlanmak da, azimetle amel etmek de Allah’ın rızasına uygundur.
FAKAT SU-İ İHTİMAL ETMEMELİ
Ruhsatla amel etmeyi, kolaycılığa kaçmakla karıştırmamak gerekir. Her meselenin ruhsat yönünü araştırıp ihtiyaç olmayan durumlarda da ruhsatı seçmek kolaycılıktır. Dünya hayatının rahatı ve dünyevîleşme kaygısıyla, ruhsat olmayan durumlarda da ruhsat bulmaya çabalamak ve dinin emirlerinin yapılmasını gevşetmek fazilet değildir.
Bediüzzaman bu zamanda bu tehlikeye şu sözleriyle dikkat çeker: “Şu zamanın nazarı evvelâ ve bizzat saadet-i dünyeviyeye bakıyor ve ahkâmları ona tevcih ediyor. Hâlbuki şeriatın nazarı ise evvelâ ve bizzat saadet-i uhreviyeye bakar. İkinci derecede -ahirete vesile olmak cihetiyle- dünyanın saadetine nazar eder. Demek şu zamanın nazarı ruhsat-ı şeriattan yabanidir.”
Ruhsatların su-i istimale sebep olmamasına dikkat çeken Bediüzzaman, “Lâubaliler ruhsatlarla okşanılmaz; azimetlerle, şiddetle ikaz edilir”7 der. Azimet takvayı ifade eder. Üstad Hazretleri Risale-i Nur Talebelerini ikaz ederek takva ile azimetlerle amel etmeyi teşvik ediyor. “Bu zamanda tahribat ve menfî cereyan dehşetlendiği için, takvâ bu tahribata karşı en büyük esastır. Risâle-i Nur şakirtlerinin bu zamanda en mühim vazifeleri, tahribata ve günahlara karşı takvayı esas tutup davranmak gerektir”8 der.
Allah ruhsatla amel etmeyi sever, fakat ruhsatı su-i istimal etmeyi sevmez. Ruhsat uydurma mazeretler üreten kimsenin değil, gerçek özrü olan kimsenin amelidir. Hayati bir zorluk yoksa azimetle amel, ruhsatla amelden faziletlidir. Ve sevabı daha çoktur. İhlâs, azimet, meşakkat, zorluk ve huşu, ibadetlerin sevaplarını arttıran hususlardandır.
GÜNÜN DUÂSI
Allah’ım! Amelimde ihlâs, ibadetimde huşu nasip et! Zorluklarda kolaylık ihsan et! Meşakkatlerimi fırsata çevir! Âlem-i İslâm’ın sıkıntılarını rahmetlere vesile kıl! Âmin!