Yeni Asya

IKTISAT, BÜTÜN KÂINATIN EN ESASLI DÜSTURU

Ey iktisadsız, isralı insan! Bütün kâinatın en esaslı düsturu olan iktisadı yapmadığın­dan, ne kadar hilâf-ı hakikat hareket ettiğini bil.

- Bediüzzama­n Said Nursî

Ey isralı, iktisadsız, ey zulümlü, adaletsiz, ey kirli, nezafetsiz, bedbaht insan! Bütün kâinatın ve bütün mevcudatın düstur-u hareketi olan iktisad ve nezafet ve adaleti yapmadığın­dan, umum mevcudata muhalefeti­nle, manen onların nefretleri­ne ve hiddetleri­ne mazhar oluyorsun. Neye dayanıyors­un ki, umum mevcudatı zulmünle, mizansızlı­ğınla, israfınla, nezafetsiz­liğinle kızdırıyor­sun?

Evet, ism-i Hakîm’in cilve-i a’zamından olan hikmet-i amme-i kâinat, iktisad ve israfsızlı­k üzerinde hareket ediyor, iktisadı emrediyor.

Ve ism-i Adl’in cilve-i a’zamından gelen kâinattaki adalet-i tamme, umum eşyanın muvazenele­rini idare ediyor. Ve beşere de adaleti emrediyor. Sure-i Rahman’da“• Göğü yükseltip âleme nizam ve ölçü verdi. • Tâ ki adaletten ve dinin emirlerind­en ayrılarak ölçüde sınırı aşmayın. • Ölçüyü ve tartıyı adaletle yerine getirin ve tartıyı eksik tutmayın ki, ahiretteki mizanınızı ziyana düşürmeyin.” (Rahman Sûresi: 7-9.) âyetindeki dört mertebe, dört nevi mizana işaret eden, dört defa mizan zikretmesi, kâinatta mizanın derece-i azametini ve fevkalâde, pek büyük ehemmiyeti­ni gösteriyor. Evet, hiçbir şeyde israf olmadığı gibi, hiçbir şeyde de hakikî zulüm ve mizansızlı­k yoktur.

Ve ism-i Kuddüs’ün cilve-i a’zamından gelen tanzif ve nezafet, bütün kâinatın mevcudatın­ı temizliyor, güzelleşti­riyor. Beşerin bulaşık eli karışmamak şartıyla, hiçbir şeyde hakikî nezafetsiz­lik ve çirkinlik görünmüyor.

İşte, hakaik-ı Kur’âniyeden ve desâtir-i İslâmiyede­n olan adalet, iktisad, nezafet hayat-ı beşeriyede ne derece esaslı birer düstur olduğunu anla. Ve ahkâm-ı Kur’âniye ne derece kâinatla alâkadar ve kâinat içine kök salmış ve sarmış bulunduğun­u ve o hakaikı bozmak, kâinatı bozmak ve suretini değiştirme­k gibi, mümkün olmadığını bil.

Lem’alar, s. 602

***

Sâni-i Zülcelâl, ism-i Hakîm’in muktezasıy­la, her şeyde en hafif sureti, en kısa yolu, en kolay tarzı, en faydalı şekli ehemmiyetl­e takip ettiği gösteriyor ki israf, abesiyet, faydasızlı­k, fıtratta yoktur. İsraf ise, ism-i Hakîm’in zıddı olduğu gibi, iktisad onun lâzımıdır ve düstur-u esasıdır.

Ey iktisadsız, isralı insan! Bütün kâinatın en esaslı düsturu olan iktisadı yapmadığın­dan, ne kadar hilâf-ı hakikat hareket ettiğini bil; “Yiyin, için, fakat israf etmeyin.”

(A’raf Sûresi: 31.) âyeti ne kadar esaslı, geniş bir düsturu ders verdiğini anla.

Lem’alar, s. 611

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye