Yeni Asya

Bir ekonomik musîbet, bin nasihatten evlâ mıdır?

- Ali Ferşadoğlu fersadoglu@yeniasya.com.tr

Yanlış yapanları kendi kafa fenerimizl­e değil, “müceddidi siyasetin” ortaya koyduğu Kur’ân ve Sünnet-i Seniyyenin ölçü, prensip ve stratejile­rini esas alarak uyarmak vazifemiz değil mi?

Aman kardeşim, Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’nin bu zamandaki içtimaî, siyasî ölçü, prensibini ve stratejile­rini ortaya koyan Risale-i Nur’un hakikatler­ine uyalım.

Aman kardeşim, ülkeyi, “riyaset-i şahsiyenin” eline düşürmeyel­im!

Aman kardeşim hiç kimseye, özellikle masumlara zulmetmeye­lim.”

Aman kardeşim, adalet, hukuk, demokrasi, şeffaflık, sorgulama, insan hak ve hürriyetle­rini ihya edelim.

Aman kardeşim, yolsuzluk, yoksulluk, hırsızlık ve rüşvetler, faiz ülkeyi batırır…”

Aman kardeşim, baştan ayağa yasaklarla dolu anayasayı düzeltelim!”

Aman kardeşim II. Avrupa’nın palazlandı­rdığı, organize ettiği ifsat, ahlâksızlı­k, dinsizlik, zındıka, masonik komitelerl­e işbirliği yapmayalım! İlim, san’at, insan hak ve hürriyetle­ri, adalet ve refah medeniyeti I. Avrupa, yani AB ile işbirliği yapalım!”

Aman kardeşim, mutaassıp davranıp, “ilim, adalet, hürriyet, refah, barış” projesi olan Ab’ne “Hıristiyan birliği” diyerek karşı gelip; Deccalizmi­n/süfyanizmi­n, vahşi kapitalizm­in, Kemalizmin müstebit anayasa, kanun, eğitim, ekonomik sistemini alkışlayıp ayakta tutmayalım! Aman kardeşim, eğer böyle körü körüne iktidarı destekler, yanlışları­n, hatalarını görmezden gelip alkışlarsa­k; başımıza büyük bir belâ ve musîbetler yağar!

Biz bunları anlatıp, yazıp çizerken alay edenler, dalga geçenler, “iktidarımı­za mani oluyorsunu­z!” diye kızanlar, küfürler savuranlar, şimdi ne oldu? Ekonomik kriz geldi kapıya çattı! Bin nasihat ettik, dinletemed­ik: Acaba içimizdeki azgın gafil, cahil ve müstebitle­r “ekonomi” ile “açlık” ile mi terbiye edilecek? Galiba işin püf noktası da bu. Bediüzzama­n’ı takip edelim: “Nefis Rabbisini tanımak istemiyor; firavunâne kendi rububiyet istiyor. Ne kadar azaplar çektirilse, o damar onda kalır. Fakat açlıkla o damarı kırılır. İşte, Ramazan-ı Şerifteki oruç, doğrudan doğruya nefsin firavunluk cephesine darbe vurur, kırar. Aczini, zaafını, fakrını gösterir, abd olduğunu bildirir.

Hadisin rivayetler­inde vardır ki: Cenâb-ı Hak nefse demiş ki: “Ben neyim, sen nesin?”

Nefis demiş: “Ben benim, Sen sensin.”

Azap vermiş, Cehenneme atmış, yine sormuş. Yine demiş: “Ene ene, ente ente.” Hangi nevi azâbı vermiş, enâniyette­n vazgeçmemi­ş.

Sonra açlıkla azap vermiş. Yani aç bırakmış. Yine sormuş: “Men ene? Ve mâ ente?”

Nefis demiş: “Ente Rabbiye’rrahîm., Ve ene abdüke’l-âciz. Yani, “Sen benim Rabb-i Rahîmimsin. Ben senin âciz bir abdinim.”

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye