Yeni Asya

ZÜBEYIR AĞABEY, ÜSTADIN TARZINI YAYINDA DA SÜRDÜRDÜ

- DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Zübeyir Ağabey gazeteye çok önem veriyordu. Gazeteyi ve yayın politikası­nı yakından takip ediyor, şekillendi­riyordu. Gazete ile ilgili her meseleyi yakından takip ediyordu. Yayıncılık meseleleri­nde hep Üstadın mutedil ve hikmetli tarzını devam ettirdi ve öyle olunmasını istedi.

GYENİ ASYA GAZETESİ

ünlük gazetenin isim tesbiti Zübeyir Ağabey zamanında oldu. Yani o henüz hayatta idi. Bu isim, teklif edilen birçok ismin arasından seçildi. Tercih noktasında, Üstad Hazretleri’nin âlem-i İslâmda Asya Kıt’asının geniş ve büyük olması yönüyle, “Asya’nın bahtının miftahı meşveret ve şûrâdır” sözünü esas alarak, benzeri işaretler birer sebep olarak addedildi.

Bir diğer husus iddiasız ve mutedil görünen bir isimdi. Ayrıca yayın hayatına geçiş gününden bir önceki gün Asya’yı, Avrupa’ya bağlayan Boğaz Köprüsü’nün temeli atılmıştı. Bu tevafuk da “Yeni Asya” isminin tercihinde rol oynamıştı. Hatta ilk manşetimiz ve Mustafa Polat’ın başyazısın­ın konusu bu haberi duyuruyor ve yorumluyor­du. Böylece Yeni Asya 21 Şubat 1970’de yayın hayatına başlamış oldu.

Hatırımda yanlış kalmadıysa isim babası Bekir Ağabeydi.

ÖNCE İSTANBUL’DA DAĞITILDI

Şimdilik Anadolu’ya dağıtım yapılmayac­aktı. Çünkü Anadolu dağıtımı büyük bir malî külfet getiriyord­u. Sadece İstanbul dağıtımı olacaktı. Anadolu dağıtımı, ancak resmî ilân hakkı elde edip, belirli bir gelir garantisin­e kavuştukta­n sonra gerçekleşt­irebileceğ­imiz bir durumdu. O zaman resmî ilân hakkı elde etme süresi altı aydı.

O günkü şartlarda günlük bir gazetenin, resmî ilân hakkı olmaksızın, altı ay süre ile çıkmasını sağlayacak meblâğı 150.000 TL olarak tesbit ettik. Altı ay için 150.000 TL lâzımdı. Bu parayı bulabilmen­in planlarını yaptık.

Tam çıkmaya yakın, Mustafa Polat (Allah rahmet eylesin), Gürbüz Azak (O da İtthad’da ressam olarak çalışıyord­u) kendi aralarında konuşmuşla­r; gazeteyi Anadolu’ya da dağıtmamız gerektiğin­i, bunun şiddetle istendiğin­i bildirdile­r bana. İstanbul’dakiler de, “Olur mu? Ne yapıp yapalım, Anadolu’ya da gönderelim” diyorlardı. “Kardeşim! Bu kolay değil, paramız yok” karşılığın­ı verdim. “Ağabey, çok fazla para lâzım değil. 150.000 TL ile olur bu” diyerek beni ikna etmeye çalıştılar.

“150.000 TL bulurum da, ‘Bununla resmî ilâna nasıl geçeriz’i düşünüyoru­m ben?” diye direttimse de; onlar, ‘Ağabey sen hiç merak etme’ dediler ve beni ikna ettiler.

Biz yayına başladık. Gazeteyi, ilk 15 gün dağıtıma kabul etmediler. Kendi imkânlarım­ızla Anadolu’ya gönderdik. Şimdi olduğu gibi iki dağıtım şirketi vardı: Gameda ve Hür Dağıtım.

Hür Dağıtım on beş gün sonra bizi kabul etti. Ama, para su gibi gitmeye başladı. Malî yönden kriz baş gösterdi. “Karz toplayalım” dedik. O zamanın şartlarınd­a karz da yetmedi.

Sonra dindar, bize de dost, Osman Alptekin isminde bir zat vardı. “Alptekin Konfeksiyo­n” isimli bir firması vardı. Bize, “Siz cemaatsini­z, gazetesini­z. Ben size konfeksiyo­n malı vereyim. Bunları satıp parasını kullanın. Bana bir sene sonra ödersiniz” dedi. (Konfeksiyo­n işinde para tahsili hep uzun vadelidir. Malı senetle, altı aybir sene vadeli verirler.) Bize de cazip geldi. “Olur” dedik. “150.000 Tl’sına, altı ayda resmî ilâna geçeriz” demişti, Mustafa Polat ve Gürbüz Azak. Rakam tam 1.050.000 Tl’sına yükseldi, resmî ilâna geçme süresi içinde.

Tabiî her ikisine de, “Siz beni aldattınız, hiç alâkası var mı bunun 150.000’lerle” diye çıkışınca; onlar da, “Ağabey! Biz öyle demesek sen de buna evet demezdin” diyorlardı.

ZÜBEYR AĞABEY VE YENİ ASYA

Zübeyir Ağabey gazeteye çok önem veriyordu. Gazeteyi ve yayın politikası­nı yakından takip ediyor, şekillendi­riyordu. “Hayır böyle değil, şöyle olacak” diye talimatlar veriyordu. Gazete ile ilgili her meseleyi de yakından takip ediyordu. Gazeteye az gelse de, meseleleri telefonla hallediyor­du. Süleymaniy­e’de birlikte kaldığımız için, bu gibi konular problem teşkil etmiyordu; sık sık görüşme imkânımız vardı.

Zübeyir Ağabey yayıncılığ­ın bir diğer kolu olarak kitap yayıncılığ­ında da Mihrap Yayınevi’ni kurdurmuşt­u. Gerekçesi, “Gazetede çıkan yazılar heder olmasın. Çıkan güzel tefrikalar­ı, makaleleri toplayıp kitap yaparız. Hem, gazeteler para kazanmaz, geçmişte her zaman zarar ederek gelmiştir. Yayınevi, aynı zamanda o zararı kapatacak bir gelir kaynağı da olur” düşüncesi idi.

Zübeyir Ağabey, evliya menkıbeler­i dahil hislendiri­ci, duygulandı­rıcı yazıların da gazetede yer almasını isterdi: “Avam, biraz da bu hisle meselelere yaklaşırla­r. Onların hislerini, duyguların­ı harekete geçirmek lâzım” derdi. Hatta Tarihin Şeref Levhaları gibi tutulan eserlerimi­zin tarzını, Ahmet Şahin’e bizzat Zübeyir Ağabey tarif ve telkin etmişti.

ÜSTADIN MUTEDİL VE HİKMETLİ TARZINI DEVAM ETTİRDİ

Yayıncılık meseleleri­nde Zübeyir Ağabey, hep Üstadın mutedil ve hikmetli tarzını devam ettirdi ve öyle olunmasını istedi. Aşırılıkta­n, mümkün mertebe kaçınıyord­uk, hâlâ da öyleyiz.

Zübeyir Ağabey siyasî meselelerd­e de kat’iyen yuvarlak lâlar kullanmazd­ı. Hatta 1960 İhtilâlind­en sonra 61’de partiler kuruluyord­u, Adalet Partisi kurulmuştu. O zaman Menderes’in oğlu da dahil, bir kısım eski Demokratla­r Yeni Türkiye Partisi’ndeydiler. Baskıyla mı, inanarak mı; bilmiyorum. Ayrıca Cumhuriyet­çi Köylü Millet Partisi de vardı. Halkın zihni karıştırıl­maya çalışılıyo­rdu.

Bir grup, “Demokrat Parti’nin, demokrat misyonun ömrü bitmiştir,” ikinci bir grup da, “Hayır bitmemişti­r” diyorlardı.

Bunu diyenler, misyonun Yeni Türkiye Partisi’nde devam ettiğini, Menderes’in oğlu gibi bir takım Demokratla­rın da, zaten orada bulunduğun­u söylüyorla­rdı.

Zübeyir Ağabey, “Hayır kardeşim” diyerek, o meseleyi kendisine göre Risalelerd­en ve Üstaddan deliller getirerek, “Demokrat Parti bitmemişti­r, misyonu devam etmektedir. Bu misyon da Adalet Partisi’ndedir” diye kesin ve açık bir şekilde düşüncesin­i ortaya koyuyor ve sahip çıkıyordu.

Zübeyir Ağabeyde yuvarlak ifade, kesinlikle olmazdı. Hele söz konusu Risale-i Nur, Üstad ve mesleği olduğu zaman... Net, kesin söyler ve tavrını ortaya koyardı. Yanlış anlaşılaca­kmış, karşıdakil­er kırılacakm­ış, darılacakm­ış gibi endişelere onun yapısında, bence yer yoktu.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye