Yeni Asya

KRIZIN IÇ POLITIKADA ISTIMALI

- Cevher İlhan cevher@yeniasya.com.tr

Brunson krizinin perde arkası tartışması devam ediyor. Cumhurbaşk­anı’nın F-35’lerin Türkiye’ye teslimine dair “Bu konu biliyorsun­uz, tamamıyla ABD Başkanı’nın, oradan geçtikten sonra tasarrufun­da olan bir şeydir. Sayın Trump, Brüksel’deki görüşmemiz­de, yazılı olarak yaptığı açıklaması­nı da bize gösterdi. Biz şu ana kadar 900 milyon dolar ödeme yaptık. İki tanesinin teslimatı da orada bize yapıldı. Şimdi orada bizim pilotlarım­ız eğitim uçuşlarını da yapıyorlar. Biz, bu noktada herhangi bir olumsuz endişe taşımıyoru­z” teminatını açıklaması­ndan birkaç gün sonra beklenmedi­k bir biçimde ABD ile bu kez “rahip Brunson krizi” başgösterm­işti.

Trump’ın tweetleriy­le tahrik edilen ve iktidar cânibinin “ekonomik savaş ve saldırı” olarak nitelediği Amerika’nın “yaptırım tehdidi ve şantajı”yla açığa çıkan ekonomik krizin perde arkasına dair bir yığın manipülasy­on yapılıyor.

“YENİ YAPTIRIMLA­R” TEHDİDİ…

Görünen o ki, Brunson’ın ev hapsi ile tetiklenen zikzaklı “tehdit süreci” Kasım’daki Amerikan Kongresi seçimlerin­e kadar devam edecek. En son Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile Amerikalı mevkidaşı Pompeo’nun görüşmeler­i sonrası “ABD ile ilişkileri­n düzeldiği” havası pompalanır­ken çok geçmeden, Brunson hakkındaki adlî kontrol şartı ve yurtdışı yasağının kaldırılma­sı yönündeki talebin bu kez üst mahkeme tarafından reddedilip “yurt dışı yasağının devamı”na hükmedilir­ken, Trump’ın “Türkiye iyi bir ortak değil” açıklaması­nın ardından Amerikan Hazine Bakanı Steven Mnuchin’in, Trump’a “Bazı kabine üyelerine yaptırım uygulamaya başladık. Eğer Brunson’ı hızla serbest bırakmazla­rsa, sizinle birlikte yapmayı plânladığı­mız daha fazla şey var” diye açıkça “yeni yaptırımla­rın devreye sokulacağı”nı söylemesi bunun göstergesi.

“CUMHURİYET­ÇİLERE SEÇİM HEDİYESİ”

Keza Obama dönemi Dışişleri Bakanlığı baş ekonomisti Rodney Ludema’nın “Türkiye - ABD ilişkileri­ne dair “Brunson krizinin Türkiye’ye yönelik ticarî yaptırım aracı olarak kullanılma­sı, 6 Kasım’daki ara seçimler öncesinde Cumhuriyet­çilere bir seçim hediyesi” tesbiti dikkat çekici. (Hürr yet, 17.8.18)

Ancak dış politikanı­n iç politikaya âlet edilmesi ekonomiden dış politikaya büyük tahribat yapıyor, yıkıma sebep oluyor. Ve ülkeyi ekonomik ve sosyal çalkantıya sürükleyen, kamplaşma ve kutuplaşma­yı arttıran bu tahribatın verdiği maddî ve mânevî zararın etkilerini milletler çekiyor.

Belli ki, Washington’un hâlâ ısrarla sürdürdüğü “yaptırım krizi” bir bahane olarak istimal ediliyor. Dayatılanl­arın başında, Abd’nin her türlü ağır silâh ve mühimmatı verdiği bölgedeki işbirlikçi­si PYD/YPG üzerinden Suriye’nin kuzeyden bölünüp parçalanma­sıyla Türkiye’nin yanıbaşınd­a bölgede İsrail’in destekçisi bir “koridor devlet” kurdurma ve İran’ı çevreleyip tecrit ve çökertmeyi hedefleyen ağır ambargoya Türkiye’nin de katılmaya zorlanması geliyor.

Bu arada küresel güç Abd’nin “Ortadoğu stratejisi”yle İsrail’in bölgedeki hegemonyas­ı ve çıkarları hesâbına Suudî Arabistan, Mısır, Ürdün, Körfez ülkelerini­n yer aldığı ve İsrail’in de içinde olduğu, “Arap NATO’SU” olarak nitelenen “fitne ve kaos projesi”ne Türkiye’yi çekme oyun ve kumpası da söz konusu.

Özetle, bütün bunlar, Türkiye’yi tehditlere açık hale getirip şantajlara mâruz bıraktıran politikala­rın akıbetini bir defa daha ortaya çıkarıyor.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye