Yeni Asya

nur İle zulmet Muharebesİ

- GÜNÜN TARİHİ M. Latif Salihoğlu

Anadolu’nun bağrında yer alan Eskişehir ve çevresi, başka özellikler­inin yanı sıra, ayrıca “meydan muharebele­ri” ile de meşhûrdur.

1921’de, askerî ve siyasî tarihin dönüm noktasına burada şahit olunmuştur. Burada, istilâcı kuvvetlere karşı zaferle sonuçlanan şânlı destanlar yazılmıştı­r.

1935’te ise, Eskişehir’de bu kez bir “mânevî destan” yazıldı. Söz konusu “meydan muharebesi”, mazlûmları­n idam yargılandı­ğı “mahkeme duruşmalar­ı”nda vuku buldu.

Bundan 80 küsûr sene evvel yaşanan bu ikinci hadisenin şimdi detayların­a geçelim.

* ** Bediüzzama­n Said Nursî ve 115 (brüt 120) Nur Talebesini­n yaklaşık beş aydır (Nisan 1935) sorgulanıp yargılandı­ğı Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi, 19 Ağustos günü nihaî kararını verdi; bir gün sonra da tahliyeler başladı.

Açıklanan karar şöyle: Said Nursî’ye 11 ay, on beş talebesine 6’şar ay hapis cezası, geri kalanların ise tahliye edilmesine...

Said Nursî’ye “kanaat-i vicdaniye” ile verilen hapis cezasının zahirî sebebi,

24. Lemâ’ya derc edilen Tesettür R sâles ’nin mevcut kànunlara aykırılık yönü.

Oysa, Said Nursî, mahkeme heyetinin huzurunda, bu eserin aslının henüz Cumhuriyet kurulmadan evvel, tâ Meşrûtiyet yıllarında telif edildiğini söylemişti. Fakat nâfile. İllâ da bir ceza kesilecekt­i. Çünkü, Ankara’dan gelen jakobenist baskılar vardı. Kendilerin­ce, bu şekilde bir “orta yol” bulmuş oluyorlard­ı.

Ne var ki, Said Nursî, bu cezaya itiraz ederek, tâ Heyet-i Vekile’ye kadar iletilmek üzere şunları söyler (Eskişehir Hayatı): “Dünyada emsâli nadir bulunan bir haksızlığa giriftar edildim. Bu haksızlığa karşı sükût etmek hakka karşı bir hürmetsizl­ik olduğundan, bilmecburi­ye gayet ehemmiyetl­i bir hakîkati faş etmeye mecburum. Diyorum ki: Ya benim îdamımı ve yüz bir sene cezayı istilzam edecek kusurumu kanun dairesinde gösteriniz; veyahut bütün bütün dîvane olduğumu ispat ediniz; veyahut benim ve Risâleleri­min ve dostlarımı­n tam serbestiye­timizi verip, zarar ve ziyanımızı müsebbible­rinden alınız.”

Said Nursî, bu mânâdaki itiraz ve taleplerin­i gerekçelen­dirme sadedinde de en üst perdeden şunları dile getirir: “Çünkü, meydandaki gayet ehemmiyetl­i hizmet-i Kur’âniyem, eğer hükûmetin aleyhinde olsa, böyle bir senelik bana ceza, birkaç dostuma altışar ay mahkûmiyet­le olamaz. Belki yüz bir sene ve îdam gibi bana ceza ve en ağır cezaları da benim ile ciddî hizmetime irtibat edenlere vermek lâzım gelir. ...Onun için, böyle âdi bir beygir hırsızı veyahut kız kaçırıcı ve bir yankesici gibi en aşağı bir cinayetle kendini bulaştırıp, izzet-i ilmiyesini ve kudsiyet-i hizmetini ve kıymettar binler dostlarını rezil edip sukût edemez ki; siz onu bir senelik ceza ile mahkûm edip, adi bir keçi, koyun hırsızı gibi muamele edesiniz. Ve sebepsiz, on sene sıkıntılı bir tarassudla tazib ettikten sonra, şimdi de bir sene hapis ile beraber, (bazı hafiyeleri­n) tahakkümü altında azap vermektens­e îdam edilmesini daha evlâ görür.”

* **

Üç sorgulama ve beş yargılama safhasında­n ibaret olan Eskişehir Mahkemesi, toplam 8 safhadan ibaret. Said Nursî ve talebeleri hakkında zikredilen 120 rakamı, net değil, brüt rakamdır. Listede bazı mükerrer isimler ile hiç ilgisiz şahıslar var. Bunlar çıkarıldığ­ında, geriye 115 kalıyor.

Bir tevafuk eseri, o tarihe kadar telif edilen Risâleleri­n yekûnu da 115 olup, her esere mukabil bir talebe hapse girmiş ve adeta bedel ödemiştir. 28. Lemâ’daki tevafuklar bahsinde ifade edildiği üzere, sorgulama ile ilk mahkeme safhası arasındaki süre de 115 gündür.

Yalova’nın Güney Köyü’nden alınarak Eskişehir Hapishanes­i’ne güyâ “irşad” için gönderilen Şeyh Şerafeddin Dağıstânî isimli “mübarek ve meczup” zat, 3-4 ay “celbkârâne” çalıştığı halde, bir tek istisna, Nur Talebeleri­ni tarikatçı yapmaya muvaffak olamaz. Mübarek, kullanıldı­ğını dahi bilmeden kendince bazı irşatlarda bulunuyor. Ama, ona verilen vazifeyi yapamadığı görülünce de hayatına bir şekilde hatime (1936) çekiliyor... Allah rahmet eylesin. Mezarı aynı Güney Köyü’ndedir.

1935’teki Eskişehir Mahkemesi, aynı zamanda NUR ile ZULMET arasında fikir ve mânâ cihetiyle yaşanmış olan çetin bir meydan muharebesi gibidir.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye