Surİye’de BARIŞ ve çözümün Yolu
ABD ile karşılıklı restleşmeler, ambargolar ve yaptırımlar döviz-dolar kurunun tahrikiyle ve ekonomiye darbe ile kalmıyor. Nisan 2014’te 88 milyona Amerika’ya verilen Ankara -Çukurambar’daki Aoç’nin 37 bin metrekarelik arazisinde ABD Büyükelçiliği inşaatının tam gaz devam etmesi benzeri garabetler sürerken Türkiye, Suriye’de önemli kayıplara uğruyor.
Öncelikle, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile Amerikalı mevkidaşı Pompeo’nun 4 Haziran’da Washington’da imzaladıkları 4 Temmuz’da PYD/YPG silâhlı militanlarının Menbiç’ten çıkarılmasına ilişkin “yol haritası” da akamete uğrarken, Amerikalı komutan ve diplomatların bölgede PKK/PYD militanlarıyla sıkı ilişkileri devam ediyor.
En son Trump söz konusu terör örgütleri ile ilişkilerde kilit isimlerden biri olan Brett Mcgurk’ın Rakka’daki “incelemeleri”nde militanlarla çektiği fotoğraları Twitter hesâbından paylaşırken, yine Trump’ın Ortadoğu’da İsrail’in yanısıra ülkesini sür’atle ABD eksenine sokup baş müttefiki haline getiren Suudî Arabistan Veliaht Prensi Salman’ın Suriye’de PYD/YPG’YE bağlı “sınır birliği” teröristlerine 200’er dolar maaşa ek olarak hâlen Amerikan üslerinin bulunduğu Rakka’daki örgüte 100 milyon dolar “destek paketi” bunlardan biri.
ANKARA, ŞAM’LA İŞBİRLİĞİ YAPMALI
Ancak asıl oyun, yine Abd’nin öncülüğünde küresel güçlerin PYD/YPG kontrolündeki Suriye Demokratik Güçleri’ni (SGD) meşrûlaştırıp Fırat’ın doğusundaki “kantonlar” üzerinden Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’nin yanıbaşında “koridor devletçik” oluşturarak ülkeyi bölüp parçalama plânının hızla devreye sokulması üzerinde oynanıyor.
Bu arada Türkiye, dört milyona yakın kişinin yaşadığı İdlib’de yapılacak operasyonla büyük bir güç dalgası ile daha karşı karşıya. Ve özellikle tıpkı daha önce IŞİD teröristlerinin sınırdan sızmalarında olduğu gibi sivillerin arasına karışan teröristlerin onlarla birlikte Türkiye’ye geçebileceği belirtiliyor.
Özetle, verilen bütün sözlere rağmen PYD/YPG militanları hâlâ Menbiç’te silâhlarıyla geziyorlar. Mehmetçik hâla şehir dışında yollarda devriye gezmekle kalıyor.
Keza onlarca taşeron terör grubunun çöreklenmesine göz yumularak âdeta bir terörist bataklığı haline getirilen İdlib, kıvılcımlarını Türkiye’ye saçacak her an patlamaya hazır bir bomba gibi duruyor.
Bunun içindir ki, Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğünü, siyasî birliğini ve bütün meşrû taraların katılımını ve işbirliğini esas alan “Astana - Soçi süreci”ni yeniden hayata geçirmek üzere, başta İran ve Rusya olmak üzere bölge ülkeleriyle bir araya gelip mutlaka sahada Suriye hükûmetiyle de işbirliğine girmesi gerekiyor.
Başta PYD/YPG olmak üzereonlarca terör örgütünün Suriye topraklarından ve bölgeden tasfiyesi için de bu şart.
TERÖRÜN BÖLGEDEN TASFİYESİ İÇİN…
Hatırlanacağı üzere, Saddam döneminde Irak ordusunun Türkiye sınırına kadar kontrolü sağlamasıyla PKK terör örgütü Kuzey Irak’ta barınamamış; Özal’ın Amerikan yanlısı politikalarla Çekiş Güç’e tam desteği sonucu Irak ordusunun 36. paralelin üstündeki Kuzey Irak’tan çekilmeye zorlanmasıyla, PKK başta Kandil olmak üzere onlarca terör kampı edinerek Türkiye’yi hedef alan terörü tırmandırmıştı. Bugün Kandil ve Kuzey Irak bataklığından gelen terörle Türkiye, Irak merkezi hükûmetini dışlayan politikaların ağır bedelini ödüyor.
Görünen o ki, ABD, PYD / Ypg’nin uhdesindeki Sdg’nin “özerk bölge” dayatmasında ısrarlı. Peşpeşe bunun senaryoları sahneleniyor.
Bu açıdan Ankara, Sdg’nin siyasi kanadı konumundaki Suriye Demokratik Konseyi temsilcilerinin “bölgesel özerklik” öngören anayasa reformu talebini Şam’ın reddetmesini önemsemeli.
Türkiye, Müslüman komşusu ile diyalogda Rusya’dan geri kalmamalı. Suriye ordusunun Türkiye’nin sınırında hâkim olması için Ankara Şam’la ciddî diyaloga girmeli. Terör örgütlerinin Suriye’den temizlenmesi için Şam’la birlikte çalışmalı.
Suriye’de ve bölgede akan kanın durmasının, çözüm ve barışın yolu ve çâresi budur…
* * * Bayramınızı tebrik eder; ülkemiz, İslâm dünyası ve insanlık için rahmet, barış ve huzura vesile olmasını dilerim.
NOT: Bayram tatiliyle sonrasında birkaç haftalık izin için izninizle. C. İ.