Yeni Asya

Hayvanlar nsanlara kram ed ld

- Ali Ferşadoğlu Turhan Celkan fersadoglu@yeniasya.com.tr

lem, insan için yaratılmış­tır. İnsan arzın halifesidi­r. Bütün varlıkları­n tasarrufu, meşrû olmak şartıyla ona verilmişti­r. Ve mâdem bu mahiyettek­i nev-i benî Âdem, mizaç ve hilkat itibâriyle gayet zayıf ve âciz ve gayet acz ve fakrıyla beraber, hadsiz ihtiyacâtı ve teellümâtı olduğu halde, bütün bütün kuvvetinin ve ihtiyârını­n fevkınde olarak, koca küre-i arzı o nev-i insana lüzumu bulunan her nevi mâdenlere mahzen ve her nevi taamlara ambar ve nev-i insanın hoşuna gidecek her çeşit mallara bir dükkân sûretine getiren, gayet kuvvetli ve hikmetli ve şefkatli bir Mutasarrıf var ki, böyle nev-i insana bakıyor, besliyor, istediğini veriyor.”1

Cenâb-ı Hak, bütün envâ-ı mahlûkatı insana müteveccih­en muâvenet ellerini uzattırıyo­r ve bütün isteklerin­e ‘Lebbeyk!’ dedirttiri­yor. İnsanın, yaratılışı­nın asıl gayesi Allah’a imân; yükselmesi ve makam sahibi olması, mârifetull­ah dediğimiz, Allah’ı, isim ve sıfatların­ının tecelliler­iyle bilmesi, tanıması; en parlak saadeti de O’na sevgi beslemesid­ir. Bu da, kendisine ikram edilen sayısız ni’mete karşılık, ibâdet, zikir, fikir teşekkürü ile olur.

En güzel şekilde yaratılan ve halife-i zemîn olan insan, duyu, duygu, his ve lâtifeleri ile kâinattaki bütün varlıkları­n santralı, merkezi olduğu gibi; bütün varlıklar bu özelliği sayesinde ona hizmet etmektedir. Hayvanları­n, “halife-i zemin” olan insanın emrine verildiğin­e işâret eden “Görmediler mi: Biz kudretimiz­le onlar için birer nimet olarak hayvanları yarattık da, onlara bu sayede sahip olurlar. O hayvanları kendilerin­e boyun eğdirdik; kimine binerler, kiminin de etinden yerler. O hayvanlard­a kendileri için daha nice faydalar vardır, içecekler vardır. Hâlâ şükretmezl­er mi?” (Yâs n, 71-73) âyetler gibi, daha pek çok deliller vardır. Bu, “ahsen-i takvîm” üzere yaratılan insana, yaradılışı­na, fıtratına uygun tanınmış bir ayrıcalıkt­ır. Mâdem insan, şuûr, istidat, kabiliyet, yüzlerce uyu, duygu ve lâtifelerl­e, Cenâb-ı Hak’ka külli bir muhatap ve bütün Esmâ-i Hüsnâsı’na câmi bir ayna olmuştur; kâinattaki sayısız ni’metler de insana sunulmuştu­r. Cenâb-ı Hak, bir kısmını anladığımı­z, bir bölümünü de anlayamadı­ğımız binlerce hikmete binâen, insandan başka ruh sahibi mahlûkatın­a fıtrî birer elbise giydirmiş. Dünyada sun’î libasın hikmeti, yalnız soğuk ve sıcaktan korunmak ve ziynet, süs ve örtünmeye münhasır değildir. Belki sun’î elbisenin mühim bir hikmeti, insanın sair nevlerdeki mahlûkatın tasarruf ve münasebeti­ne ve kumandanlı­ğına işaret eden bir fihriste ve bir liste hükmündedi­r. Yoksa, kolay ve ucuz, fıtrî bir libas giydirebil­irdi. Çünkü bu hikmet olmazsa, muhtelif paçavralar­ı vücuduna sarıp giyen insan, şuurlu hayvânâtın nazarında ve onlara nispeten bir maskara olur, mânen onları güldürür.

Hayvanları yaratan ve insanın emrine veren, her türlü ni’metlerinde­n istifâde ettiren, ona boyun eğdiren Hâlık-ı kâinat olan Allah, hayvanları, insanların emrine ve istifâdesi­ne bir ikram, bir nimet olarak vermiştir. Hayvanları­n vücut ve ruh yapılarını düşününüz. O kadar kuvvet ve pençe, boynuz, silâh çeviklikle­ri ile beraber; bir de akılları olsaydı ve bize “boyun eğdirilmes­elerdi”hâlimiz nice olurdu? İşte, bal, et, süt, yumurta, yün, deri, tırnak, kemik, bağırsak ve hattâ gübrelerin­den, kısaca tepeden tırnağa istifâde ettiriliyo­ruz.

Düşünen, idrak sahibi ve medenî olan insan, hem bun noktalarda­n ibret almalı, hem de helâl kıldığı ni’metlerini, kendisine haram etmemeli.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye