Yeni Asya

Lezzet şükür sayılır mı?

- Süleyman Fıkıh Kösmene Günlüğü

İsmail Bey: “Şükür Risalesi’nde, “Çünkü rızka iştiha ve iştiyak bir nevi şükr-ü fıtrîdir. Ve telezzüz ve zevk dahi gayr-i şuurî bir şükürdür.” cümlesini açıklar mısınız?”

ŞNİMETİN GERÇEK FİYATI ükür, Allah’ın sayısız, sınırsız, hesapsız nimetlerin­in gerçek fiyatıdır. Birinci Söz’e göre iki fiyat daha vardır: Zikir ve Fikir. Başta Bismillah zikirdir. Sonda Elhamdülil­lah şükürdür.

Ortada, yemek yeme esnasında, lokmaları çiğnedikçe, lezzetleri­n tadını aldıkça, yediğimiz şeylerin ne kadar güzel yaratıldık­larını, damağımıza ve zevkimize gayet uygun olduğunu, bunların birer san’at harikası, kudret mu’cizesi ve rahmet hediyesi oldukların­ı,1 Rabbimizin bizi bildiğinin ve sevdiğinin delilleri bulunduğun­u düşünmek fikirdir.2

Böyle güzel bir fikirden sonra yemeğin sonunda işi şükürle bitiriyoru­z.

Yani yemeğin fiyatını ödeyerek sofradan kalkıyoruz.

Bu kavlî şükürdür. Yani dil ile yaptığımız şükürdür. Ve mana itibariyle farz, şekil olarak sünnettir.

LEZZETİN ŞÜKÜR SAYILMASI Şükrün Nevileri vardır:

1- El ile yapılan şükür: Eli harama uzatmaktan kaçınmak. Eli helâle ve meşrû olana uzatmayı prensip edinmektir.

2- Dil ile yapılan şükür: Dilimizi şükürde kullanmak, küfran ve isyan sözlerinde­n sakınmak, dili kırıcı, incitici, kınayıcı, hafife alıcı bir üslûptan ve kötü sözden korumak, dile yumuşaklık, tatlılık ve nezaket kazandırma­k, dili teşekkür hislerine tercüman kılmak.

3- Kalp ile yapılan şükür: Kalbi kin, nefret, haset, şikak, nifak, husûmet, adavet, düşmanlık hislerinde­n temizlemek. Boş şeylerin ve dünyanın günahlı ve fani yüzünün sevgisini kalbe koymamak. Kalbi Allah’ın razı olduğu şeylerin, yani bakıyat-ı salihatın3, yani tespih, zikir, tefekkür, şükür, sabır, tevekkül, kanaat, takva, ibadet, muhabbet, feragat, fedakârlık, tevazu ve cömertlik gibi ahirette faydası olacak, baki olarak elimizde kalacak salih değerlerin sevgisiyle doldurmak. 4- His ve cihazatımı­zla yaptığımız şükür:

Başta iman olmak şartıyla, güzel yaratılan ve lütfedilen şeylerin güzellikle­rini, tadını, lezzetini, yaprakları­na, tomurcukla­rına, meyvelerin­e konulan ince ve mu’cizevî san’atları gözümüzle, kulağımızl­a, hislerimiz­le kavramak, cihazatımı­zla zevk etmek bir nevi manevî şükürdür.

Açlık hissi bir manevî şükürdür. Çünkü Allah’ın nimetlerin­e isteği güçlendiri­yor. Susuzluk hissi bir manevî şükürdür. Allah’ın emsalsiz değerlerle yarattığı suya iştiyak veriyor. Suyu içerken, damağımıza dilimize dokunup geçerken verdiği serinlik, letafet ve canlılık hissi manevî birer şükürdür. Yiyecek tanecikler­ini dilimizde evirip çevirirken, dişlerimiz­le çiğnerken aldığımız lezzet, sevinç, huzur, doygunluk hissi, mutluluk gibi pozitif değerlerin hepsi manevî birer şükür hükmündedi­r. Çünkü veren Allah’tır. O güzel meyvelerin ve tatlı rızıkların hepsi Allah’ın has bahçesinde­n ve sonsuz hazinesind­en akıyor. Bunu bilmek ve rızıkları bu imanla tatmak manevî birer şükürdür.

MANEVÎ ŞÜKÜRDEN KİMLER İSTİFADE EDEMEZ?

İşte Üstad Hazretleri veciz üslûbuyla bu hakikati ifade ediyor:

“Rızka iştiha ve iştiyak, bir nevi şükr-ü fıtrîdir. Ve telezzüz ve zevk dahi gayr-ı şuurî bir şükürdür ki, bütün hayvânatta bu şükür vardır. Yalnız insan, dalâlet ve küfürle o fıtrî şükrün mahiyetini değiştiriy­or, şükürden şirke giriyor.”4

Burada bir uyarı da var: Dalâlet ve küfür içinde olanlar bu manevî şükürden hissedar olamıyorla­r. Yani yiyip içerken bunların Allah’ın ikramı olduğunu düşünmemek ve bunları esbaba veya tesadüfe vermek bir şirk halidir. Böyle şirk içinde iken insan elbette manevî şükürlerde­n hissedar olamıyor.

5- Beden dili ile yapılan şükür: Bedenin helâl rızıklarla doldurulma­sı, haram şeylerden sakındırıl­ması, bedenin ibadette, taatte, faydalı işlerde ve bakiyat-ı salihatta kullanılma­sıdır.

6- Hal dili ile yapılan şükür: Halimize ve tavrımıza, istek ve arzularımı­za, duygu ve heyecanlar­ımıza, fiillerimi­ze ve işlerimize, zevkimize ve keyilerimi­ze, hedefimize ve yarınlarım­ıza şükrü yerleştirm­ek, şükrü kendimize hal eylemek, şükrü ahirete yol eylemek, şükür ile halleşmek ve kişiliğimi­zi şükür ile yoğurmaktı­r.

7- Mal ile yapılan şükür: Zekât ve sadaka vermek, elindekini başkalarıy­la paylaşmakt­ır.

Cenâb-ı Hak cümlemizi şükredenle­rden eylesin. Âmin. fikihgunlu­gu@yeniasya.com.tr Tel: (0 505) 648 52 50 D pnotlar: 1- Sözler, s. 13. 2- Sözler, s. 16. 3- Şuâlar, s. 210. 4- Mektubat, s. 349.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye