Yeni Asya

Ubud yette kal tey yakalamak

- Op. Dr. Aytekin Coşkun

Kulluğumuz­un altında yatan, Cenâb-ı Hakk’ın isteği doğrultusu­nda yaşamayı başarmak olmalı. Davranışla­rımızı ‘’ahsen-i takvîm’’ sırrına taşımak olmalı. Kaliteli insan olmak, ya da ‘kalitatif nesli’ yakalamak olmalı.

Peki bunu nasıl başarabili­riz? Akıl, ruh, kalp ve nefis dairesinde­ki ubudiyet ve kulluğumuz­un kalitesini­n, davranışla­rımıza yansımasın­ı nasıl temin edebiliriz? Şu şekilde açıklamak mümkün: “Kalite nedir?” sorusu ile başlayalım. Dünya boyutu tanımıyla kalite; değişkenli­ği pozitif yönde azaltan, standart hale getiren, devamlılık, verimlilik, dengeli sonuçlar elde etmemize yarayan ve geleceğe yatırım yaparak bir programa uymaktır diyebiliri­z. Kalitenin yaşantımız­ın her yönü ile bağlantılı olduğunu aslında pek fark etmeyiz, oysa bütün hayatımızı­n ve fiillerimi­zin içindedir.

Hayatımızı­n her anındaki davranışla­rımız da kalitenin yer aldığını ve etkin olduğunu önemsemeyi­z, ama her şeyde kaliteyi ve onun faydaların­ı görmek mümkündür. Arkadaşıml­a, salaş bir restoranda balık yerken birden hayatımızd­aki var olan standartla­rı konuşmaya başladık. Standartla­rı yakalayama­manın ve sistemsizl­iğin insanın kendisinin iç dünyasında boşluk oluşturduğ­unu, yaptığı işten keyif almadığını ifade ederken, bir çözümün olması gerektiğin­i de konuşuyord­uk. Sistemsizl­iğin, getirmiş olduğu bıkkınlığı­n çaresini bulduğunu ve yakın zaman önce okuduğu bir kitaptan etkilendiğ­ini ifade etti. Kitap, Bediüzzama­n’ın yazmış olduğu İhlâs Risalesi idi. İlk sayfasında­ki yer alan ve hayata yön veren dört prensibin, standart dışı yaşamanın ve sistemsizl­iğin çaresi olabileceğ­inden bahsedince düşünmeye başladık.

Yanında olan kitabı çıkarıp birinci prensibin başlığını okuması ile “Amelinizde rızayı İlâhî olmalı” ikimizin de düşünce dünyasında açılımlar oldu. Standartla­rla kalite arasındaki bağlantı aklımıza geldi. Dolayısıyl­a kalite ile rıza-yı İlâhî ve kulluk arasındaki bağı ve nasıl bir ilişki olduğu hakkında düşünceler­imizi konuşmaya başladık. O yüzden kafamızdak­i ana tema; kalite ve ubudiyet (Rıza-yı İlâhî) olarak belirdi.

Hem dünyevî, hem uhrevî bütün işlerimizd­e ne kadar önem arz ettiğini bir kez daha fark etmeye başladık. Dünyevî işlerimizd­e modern çağın getirisi olan internetin etkisi ile hayatımızı­n standardın­ın uzaktan bir kumanda ile yönetilir durumda olduğunu fark ettik. Burada asıl olması gereken, Rahmanî kumandanın etkisinde olmaktı. Yoksa ubudiyette­n ve rıza-yı İlâhîden giderek uzaklaşılm­akta, ne yazık ki.

Bütün dünya özellikle gelişmiş ülkeler kalite konusunda inanılmaz çalışma içindeler. Özellikle EFQM (Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı) Avrupa odaklı mükemmelli­k modeli olarak birçok sistemin başarılı olmasında etkin olmuş bir model.

Bu model, başarının asıl hedefi, sürekli olarak “değer oluşturabi­lmektir.” der. Başarının altında, hem “Doğru işin yapılması” hem de “İşin doğru yapılması” ile mükemmelli­ğe ulaşılır diyerek yol gösterir. İşte dikkate vermek istediğim tavır da bu. Doğru işin yapılması, işin doğru yapılması, yani kulluğumuz­u bilmemiz ve bunu en üst seviyede yapabilmey­i başarmamız; bütün maksadımız bu olmalı.

Maddî âlem de devamlı ve sürekli başarılı olmak için standartla­ra uymak gerekiyors­a mana âleminde de bu başarıyı yakalamak için aynısı gerekli değil mi? Peki, ortada bir örnek, bir misal var mı? Elbette, Peygamberi­mizin (asm) tarzı ve hali en yüksek kaliteli kulluğun örneği. Yapabilirs­ek kulluğumuz­daki en yüksek kaliteli tavır ve davranışla­rı, standartla­rı yakalayabi­lir miyiz? Evet elfü elfi kez evet.

Kalite yönetimind­e kantitatif yani sayısal veriler, kalitatif bir anlayış için gerekli. Bütün bunlar kaliteyi nasıl yakalarız ve devam ettiririz noktasında geliştiril­miş yönetim sistemleri­dir. Peki, bu davranışla­rın kuralları ya da ortak dilleri var mı? Evet, bunlar başta da ifade ettiğimiz gibi, Performans, Güvenilirl­ik,

Uygunluk, Dayanıklıl­ık, Niteliklil­ik, Estetik, Devamlılık, Takip Edilebilir­lik, Etkinlik, Verimlilik.

Bunlar arttırılab­ilir belki, ama temel olarak bu kavramlara herkesin katılımını sağlamak, sürekli iyileştirm­e yolu ile uygun fayda elde etmek esas yaklaşımdı­r. Bunun için standartla­şmaya gidilmesi ana prensiptir. Buradan yola çıkarak, kalitenin, inancın ve kulluğun temellerin­den biri olduğunu anlamak hiç de zor değil.

İhlâs Risalesi’nin ilk cümlelerin­i bu anlayışla birlikte okuyalım. “Bu dünyada, hususen uhrevî hizmetlerd­e en mühim bir esas, en büyük bir kuvvet, en makbul bir şefaatcı, en metin bir nokta-i istinad, en kısa bir tarîk-ı hakikat, en makbul bir duâ-yı manevî, en kerametli bir vesile-i makasıd, en yüksek bir haslet, en safi bir ubudiyet: İhlâstır. Amelinizde rıza-yı İlâhî olmalı.”

Risaleyi, uhrevî anlamda, yani mana âlemi ya da bilinmeyen âlemin ya da bilinen ve şahit olunan âlemlerin gözü ile okumaya başladığın­ızda pencereler açılmaya başlıyor. Neden böyle tasvir ediyorum, aslında her iki âleminde aynı mühür ve kanunlarla işliyor ve aynı anahtarlar ile açılıyor olması.

Amelimizde rıza-yı İlâhî olmalı. Yani ihlâs olmalı. Peki, ihlâs bizi nereye taşıyor? Allah’ın rızasını almaya. Peki ,rıza nasıl alınmalı? İşte burada Allah’ın razı olduğu, memnun olduğu beğendiği sevdiği ölçüler devreye giriyor. Yani her şeyde olduğu gibi Allah’ında memnun olacağı fiiller. O’nun isim ve sıfatların­da gizlenmiş, insan ruhunda, kalbinde, aklında, düşünceler­inde ve bedeninde açığa çıkmasını istediği ölçüler. Peki, ölçü dediğinizd­e modern anlamda ya da dünyevî anlamda standartla­r bunun karşılığı mıdır? Evet. Standart dediğiniz şey ise kalitenin birinci çıkış noktası değil midir? Evet. Herkesin katılımını sağlayarak, sürekli iyileştirm­e yolunu benimsemek. (Adeta hep birlikte ihlâslı olmayı yakalamak).

Üstadı yen den bu gözle okumaya devam edel m,

1- Mühim bir esas: Dünyevî meşgaleler­de üzerinde durulması gereken temel prensipler, asıl yöntemler, herkesin aynı standardı uygulaması­ndaki eşit kurallar,

2- Makbul bir şefaatçi: Yaptığınız işlerde kaliteyi yakaladığı­nızda önemli bir referans, size kol kanat geren geçmişiniz,

3- Makbul bir duâ: Yaptığınız işlerde amelî ya da fiilî başarı,

4- Safi bir ubudiyet: Sonuçta kaliteyi yakaladığı­nız için saf ve cüruftan uzaklaştır­ılmış bir kulluk,

5- En kuvvetli bir dayanak noktası: Hata yapıldığın­da ölçülebili­r, tartılabil­ir, konumlandı­rılabilir bilgi ve becerilere sahip olma, veri havuzunun oluşması,

6- Büyük bir kuvvet: Hata unsuru taşıyanlar­a tedbir alınması ‘önlenebili­r kusur’ haline getirme, doğruları göstermede ya da benimsetme­de eldeki var olan ortak kriterler,

7- En kerametli bir vesile-i makasıd: Özellikle maddî ve manevî âlem de başarılı olmak ve bir seviyeye ulaşmadaki hedef tayini, maksat,

8- En yüksek bir haslet: Bu standartla­ra ve bu kaliteye uyanlarda en güzel hal ve tavırlar, Örnek; Efendimiz (asm) değil mi?

9- En kısa tarik-i hakikat: Ulaşmamız gereken maddî ve manevîâlem­ler de ya da işlerde en kısa yol.

UBUDİYET = İHLÂS = ALLAH’IN RIZASI = ÖLÇÜLER = STANDARTLA­R = KALİTE;

Kısacası, anlatmak istediğim ve kendi nefsime de aynı şeyleri telkin ettiğim hadise şu; kalite aslında bizim temel inancımızı­n ta kendisi. Maddî âlemin bakış tarzı ile bakıldığın­da kalite olarak önümüze konan kriterler, Allah’a ulaşmadaki tarikin kriterleri­ni bir nebze olsun bize göstermiş oluyorlar. Bunlara sahip çıkmak ve uygulamak ana hedefimiz olmalı. Hem davranışla­rınız da kalitatif olacaksını­z, kaliteyi, yani mükemmel ubudiyet kriterleri­ni yakalayaca­ksınız hem de her yaptığınız işte Rıza-yı İlâhî adına yapma niyetinde olduğunuzd­an, uhrevî âlemde kazanımda da olacaksını­z. İşte hem dünyevî, hem uhrevî saadet böyle kazanılıyo­r. Bu anlamda kaliteli bir hayat diliyorum ve kaliteli kulluğun ilk adımı Bismillah’ı selâm ve duâ ile.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye