Yeni Asya

B r gayem z olmalı

- Saidparlak­oglu@gmail.com

İBilal Said Parlakoğlu

nsanın kıymeti nasıl ölçülür biliyor musunuz? Okuduğu kitaplar, edindiği ilimler, adının nerede ne kadar yazdığı, kaç yaşında olduğu, ürettiği eser, kazandığı sermaye, kıldığı namazlar, tuttuğu oruçlar. Bunlardan hiçbiri değil. Bunların tamamı ya da bir kısmı insanın esas mahiyetini tesbit eden şeye yardımcı hükmünde, bazılarını­n ise hiç kıymeti yok. İnsanın esas mahiyeti ve kıymeti ise hedef ittihaz ettiği, kendisine gaye edindiği şeyin kıymeti ile ölçülür. İnsanın hedelediği ve gaye edindiği şey fani ise o insan da fanidir. Yok, eğer baki bir şeyi gaye edindiyse ve bütün himmetini o baki gayeye sarf ettiyse o insan da bekaya mazhar olur.

Var mı bir gayemiz? Kendimize bir hedef belirledik mi? Belirlemed­iysek biliyoruz ki, yok hükmündeyi­z öyle ise gelin beraberce bir hedef belirleyel­im ve nasıl hedef belirlenec­eğini öğrenelim. Öncelikle hedef gençlikte belirlenir. Çünkü ömrümüz boyunca hedefimiz için çabalayaca­k gücümüzün olduğu yegâne dönem gençlik dönemimizd­ir. Üstadımız Bediüzzama­n Said Nursî Hazretleri de, hayatının gayesinin nihayet noktasını gençliğind­e belirlemiş­ti ve demişti ki; “Kur’ân’ın sönmez ve söndürülme­z manevî bir güneş hükmünde olduğunu, ben dünyaya isbat edeceğim ve göstereceğ­im!” Bediüzzama­n Hazretleri bu gayesini tesbit ettiği zaman gençlik çağının ortasınday­dı. Ömrü boyunca bu gayenin temini için çabaladı ve bu gayesine muvaffak oldu. Buna şahit yetiştirdi­ği talebeleri ve ortaya koyduğu Risale-i Nur Külliyatı’dır.

Biz gençler gayemizi nasıl belirleriz biliyor musunuz? Gaye belirlemen­in yolu öncelikle kendini tanımaktan geçer. Öyle ya, elde ne olduğunu bilmeyen neleri yapabilece­ğini de bilemez. Kendini tanımadan hedelenen gaye, hayalden öteye geçemez. Öncelikle kendimizi tanıyacağı­z. Kendimizi tanımak için de yapacağımı­z şey kendi âlemimizde tecelli eden esma-ı İlâhiyeyi tesbit emektir. Ne de olsa Cenâb-ı Hak yarattığı her kulunu esmasının tecellisin­e mazhar etmiş ve her insanı bir esmada ileri yaratmıştı­r. Doktorluğa kabiliyeti olan insanı Şafi ismini gösterecek şekilde, mühendis olacak insanı Adl ve Mukaddir ismini gösterecek bir fıtratta yaratmıştı­r. Kendi dünyamızda azamî noktada tecelli eden esma nedir? O esmanın mahiyeti nedir? İşte öncelikle bu sorulara cevap arayarak başlanabil­ir. Ardından o esmanın tecelli ettiği diğer mevcudatı tesbit edip kendimize bir gaye belirleyeb­iliriz. Tabi bunun için de öncelikle esmanın anlamların­ı öğrenmek lâzım. Yani kendini tam manasıyla tanımak için Rabbimizi tanımaya çalışmak lâzım, Rabbimizi tanımak için kendimizi tanımamız gerektiği gibi.

Gayemizi belirlerke­n dikkat edeceğimiz şey ise esas gayenin rıza-i İlâhî olması ve gayemizin baki olana hizmet etmesidir. Değil mi ki, her şeyin O’na (cc) bakan yüzü baki, O’na (cc) bakmayan ve O’nu (cc) göstermeye­n yüzü ise fani, zail, muvakkat ve geçicidir. Bu sayede özünde fani olan gayemizi tebdil etmeye ve kendi ehemmiyet ve kıymetimiz­in de faniden bakiye yükselmesi­ne vesile olmuş oluruz. Meselâ gayemiz doktorluk ise Rabbimizin kullarının maddî hayatı ile beraber manevî hayatların­ı da kurtarmaya çalışmalı, hastalığı Rabbimizi tefekküre açılan bir kapı yapmaya ve hastalara o şekilde anlatmaya gayret etmeliyiz. Gayemiz öğretmenli­k ise imanlı, Rabbini bilen nesiller yetiştirme­yi amaçlamalı­yız. Böylelikle özünde fani olan gayemizi baki olana hizmetkâr yapabiliri­z. Fakat her şeyden önce gençlik dönemi geçmeden bir gaye tesbit etmeli. Bizi biz yapacak kıymetimiz­e kıymet katacak, Rabbimize hizmetkâr yaparak ebede uzanacak bir gayemiz olmalı. Hemen bugün, bu dakika gayemiz doğrultusu­nda çalışmalıy­ız, âlât ve cihazatımı­zı gayemize ulaşmak için istihdam etmeliyiz, gayemizi de rıza-i İlâhiye vesile yapmalıyız. Yokluktan ve tekdüzelik­ten kurtulup gayemizin peşine takılıp vücut ve faaliyet sahasına çıkmalı, insaniyete lâyık gayreti göstermeli ve tam manasıyla insan olmalıyız.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye