arakanlı müslümanların acısı
Myanmar, resmî adıyla Myanmar Birliği Cumhuriyeti ve ayrıca bilinen adlarıyla Burma ya da Birmanya, Güneydoğu Asya’da, Bengal Körfezi kıyısında, Bangladeş, Çin, Hindistan, Laos ve Tayland arasında yer alan ülke.
Müslümanların zulme uğradığı Arakan, Myanmar’ın 7 eyaletinden biri. Soykırım halini alan zulüm ve sürgünler artık Birleşmiş Milletler’in ve dünyanın gündeminde. Maalesef, en azından şimdilik “İslâm âleminin gündeminde” diyemiyoruz.
Birleşmiş Milletler’deki bir toplantıda Myanmar idarecilerinin Arakanlı Müslümanlara yaptığı zulümler en üst seviyede dile getirilmiş. Anlatılanları okuyunca İslâm âleminin içine düştüğü hale üzülmemek mümkün değil. “Yabancı”ların ortaya koyduğu bu tepkinin bin kat daha fazlası İslâm dünyasından gelmesi icap ederken ne hikmetse Müslüman idareciler suskun kalıyor.
Myanmar’daki Müslümanlar neler yaşıyor, ‘yabancı’ların anlatımıyla öğrenelim:
Abd’nin BM Daimî Temsilcisi Nikki Halley, BM Güvenlik Konseyi’ndeki Myanmar oturumunda bir konuşma yapıp şöyle demiş: “Myanmar güvenlik güçlerinin hesap vermesini sağlamaya çalıştık. Fakat çok daha fazlası yapılmalı. Ruanda’dan, Srebrenitsa’dan sonra bizden önceki BMGK üyelerinin yaptıklarından dolayı hâlâ utanç duyuyoruz. Şimdi harekete geçmezsek, Myanmar konusunda da yetersiz kalacağız.” (AA, 29 Ağustos 2018)
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (BMMYK) İyi Niyet Elçisi Oscar Ödüllü Hollywood yıldızı Cate Blanchett de Bangladeş’in Cox’s Bazar bölgesindeki Arakanlı Müslüman kamplarına gittiğini belirtip şu tesbitte bulunmuş: “Geçen Mart ayında Bangladeş’e gittim. Hiçbir şey beni burada gördüğüm acının büyüklüğü ve derinliğine hazırlayamazdı.”
Kamptaki başka bir çocuğun yanan evin içinden kurtarıldığını, ancak şu an hâlâ vücudunda izler olduğunu da anlatan Blanchett, konuşmasına şöyle devam etmiş: “Önce bu tür hikâyelerin benzersiz olduğunu düşündüm, ancak Bangladeş’teki aileleri ziyaret ettikçe şok edici bir şekilde bu hikâyelerin rutin olduğunu gördüm. Ben bir anneyim ve tanıştığım her bir mülteci çocuğun gözlerinde kendi çocuklarımı gördüm. Her anne babanın gözlerinde kendimi gördüm. Bir anne çocuğunun ateşe atılmasına nasıl dayanabilir. Onların hikâyesini asla unutamıyorum.”
Arakanlı Müslümanların ihtiyaç duyduğu insanî yardımın yalnızca yüzde 33’ünün karşılanabildiğine dikkat çeken Blanchett, “Bu durum, şaşırtıcı olmaktan ziyade utanç verici” demeyi de ihmal etmemiş. (AA, 29 Ağustos 2018)
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’in tesbitleri de önemli. “Myanmar’ın Arakan eyaletinde bir yıl önce başlayan büyük mülteci acil durumu, dünyanın en kötü insanî ve insan hakları krizi halini aldı” diyen Guterres, mülteci kamplarını ziyaretini de şöyle anlatmış: “Burada dehşet verici zulüm ve acıların hikâyesini dinledim. Bir baba oğlunun gözleri önünde nasıl vurularak öldürüldüğünü anlatırken yıkıldı. Annesini katledip, evini yakmışlar. Bir camiye sığınmış, askerler onu burada da bulup eziyet etmişler ve Kur’ân yakmışlar.” (AA, 28 Ağustos 2018)
Arakanlı Müslümanların yaşadığı sıkıntı niçin Türkiye gündemini meşgul etmiyor? Din kardeşlerimizin derdini ‘yabancı’lardan öğrenmek çok acı.