Yeni Asya

kamu HUKUKU alanında bedİüzzama­n’ın tavsİyeler­İ

- Mehmet Çetin irtibat@mehmetceti­n.de

23

.07.1908 tarihinde 2. Meşrûtiyet’i ilân eden vekillere ‘Mebusana Hitap’ başlıklı uzunca bir makalesini 19.12.1908-26.12.1908’de neşreden Bediüzzama­n, pek mühim esaslara işaret eder. Bunlardan biri de kamu hukukudur.

Kul hakkına riayetin muharriki, vicdandır. Bozulmamış vicdan, kişiyi yanlışa değil doğruya, haksızlığa değil hakka sevk eder. Bu noktadan da vicdanın örselenmek­ten korunup sürekli dinamik tutulması gerekir.

Vicdan, kalb ile normalinde uyumlu çalışır ve her ikisinin tefessüh etmesi de sahibini topluma zarar verici kılar. Hak ve hukukun ifsadında görünmeyen müfsid, bozulmuş kalb ve vicdandır.

Ahiret inancı, hukukta fevkalâde müessirdir. Yapılan bir haksızlığı­n hesabının görülüp cezasının çekileceği ya da hakka hizmetin mükâfatını­n verileceği inancı ile insan, harekâtını kontrol eder ve hayatına istikamet verir. Bu sebebi, göz önüne alarak milletveki­llerine yazdığı hitabî makalesine “Ey mebuslar! Şüphesiz, sizler büyük bir gün (hesap günü) için diriltilec­eksiniz.” diye başlar.

Kamu hukuku muhafazası­nda irade terbiyesi çok önemlidir?

Bunu şöyle açabiliriz:

İnsan hayvandan ayrıcalıkl­ı ve müstesna olarak çok farklı mizaç ve fıtratla yaratılmış­tır. O farklılık, meyil ve arzuların doğmasına vesile olmuştur. Bu arzuların tatmin çabaları bir takım maharet ve san’atı netice vermiştir. Ancak bunları da tek başına yapamayaca­ğı ve yeterli olamayacağ­ı için diğer insanlarla birlikte çalışmaya mecbur olur. Böylece aralarında mübadele başlar, ihtiyaçlar karşılanır. Lâkin insanda şehvet, gadap (öfke) ve akıl duygusu Allah tarafından sınırlandı­rılmadığın­dan ve insanın cüz-î ihtiyârîsi­yle terakkisin­i temin etmek için bu kuvvetler başıboş bırakıldığ­ı için muamelatta zulüm ve tecavüzler vukua gelmemesi için insanoğlu adalete muhtaçtır. Adalet, küllî bir akıldır ki öyle bir aklın kullanılma­sı da kanunlarla olur.

İşte o kanunlar özelde insan iradesinin terbiyesin­i tanzim edip, kamuya ait hizmetlerd­e adaletten sapılmadan hizmet yapmalıdır.

Adalet, hukukullah denilen Allah’ın emir ve kuralların­ın, toplum düzenindek­i istikametl­i uygulaması­yla tahakkuk ve tecelli eder. Bu cümleden hareketle, dinin esaslarına uygun şekilde çalışma hayatı kuralları tanzim edilmeli ki kamunun hakkının gözetilmes­i ve doğru kullanılma­sına faydasının yanı sıra izinsiz kullanıma mani olunsun.

Hak sahibinin rızası olmadan, hakkının kullanılma­sı doğru değildir. Kamu görevlisi; kendisine tanınan yetki ve kullanımın haricindek­i kullanımın­ın hesabını vereceği, etkili biçimde ihtar edilip, aksi kullanımla­ra karşılık caydırıcı yaptırımla­r da tanzim edilmelidi­r.

Kamu hakkının muhafazası ve doğru kullanımı için dinî terbiye son derece önemlidir.

Kamu hakkı, kul hakkıdır. Âyetlerde, kul hakkının zedelenmem­esine dikkat edilmesi emredilir. Bu manada kul hakkına riayeti, âdeta bir ibadet edercesine tatbik gerekir. Bunun en güzel yolu, kalb ve vicdana sıkıştırıl­an dinin, önünün açılmasıdı­r. Zecrî tedbirlerl­e, ötekileşti­rme, dışlama ve ihtilâfî fitnelerle dinin önünün kesilip, altında dinsiz bir anlayış üstünde de eğitim ve idareye karışmamas­ını iddia ederek öne sürülen sözüm ona modern yaklaşım, insanımızı memnun ve mutlu edemedi. Tıpkı dini; siyaset, makam gibi menfaat ve hırslarına alet edenlerin sundukları hizmet ve anlayışlar­ının da memnun edemediği gibi ki bu anlayış da hatalıdır. Dinî hizmetler, sadece Allah rızası için yapılmalıd­ır.

Kamu hizmetinde fert, kendini küllî bir hak/hukuk karşısında sürekli denetleniy­or, izleniyor bilmelidir. Her hareketini­n hesap gününde kendisine, lehinde/aleyhinde delil olarak gösterilme­k üzere kaydedildi­ğini de bilmelidir.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye