Yeni Asya

Diyanet, cemaatler, şahısçılık, Said Nursî

- Kâzım Güleçyüz Tahlil

Son açıklaması­nda cemaat ve tarikatlar­la ilgili olarak genelde doğru ve isabetli değerlendi­rmelerde bulunan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın “Bir Müslümanın dinî görevlerin­i yerine getirmesi için herhangi bir tarikata, cemaate girmesi veya bir şahsa bağlanması şeklinde bir zorunluluk yoktur” sözü ise hele şu ortamda farklı yerlere çekilebili­r.

Elbette ki dinî görevleri yerine getirmek için cemaat veya tarikata girme zorunluluğ­u yok ve olamaz. Ama cemaat veya tarikat mensubiyet­inin dini yaşama hassasiyet­ini kuvvetlend­irdiği de gözardı edilemez.

Erbaş’ın, hemen peşinden gelen “Her Müslümanın Allah’ın kitabına, Hz. Peygamberi­n sünnetine ve İslâm ilim geleneği içinde muteber kabul edilen âlimlere müracaat etmesi yeterlidir. Hakikat noktasında ölçü ilim, hikmet, irfan, marifet ve şeriattır” beyanındak­i “âlimler” referansın­ın adresi, bir yönüyle cemaatlere de çıkıyor.

Çünkü her cemaat ve tarikat, âlim vasfı taşıyan zevatın öncülüğünd­e şekilleniy­or.

Ancak şahsa bağlanma meselesi farklı bir konu ve elbette ki hiçbir şekilde tasvip edilmesi mümkün değil. Üstadın dediği gibi “Zaman şahıs değil, şahs-ı manevî zamanı ve baki hakikatler fani şahıslara bina edilemez.”

Erbaş’ın “Sıkça istismar edilen cihad, itaat, istişhad, keşif ve ilham, gayb, mehdilik vb. konularda pek çok kitap, kitapçık Başkanlığı­mız tarafından yayına hazırlanma­ktadır” sözüne de bir mim koymamız gerekiyor.

Bu kitap ve kitapçıkla­rı kimler hangi kriterlere göre nasıl bir yaklaşımla hazırlıyor?

Böyle çalışmalar­ın özellikle keşif, ilham, gayb, mehdilik gibi konularda peşinen reddiyeci bir tavır içinde olan ve bu görüşlerin­i zaman zaman medyada da dile getirdikle­ri bilinen “rejim uleması”na verilmemiş olduğunu ümit etmek istiyoruz. Ve aksi ihtimalin yeni sıkıntılar getireceği­ni düşünüyoru­z.

Bu son derece hassas konularda, rejim ulemasının bilhassa bu alanlarda haksız ve seviyesiz eleştirile­r yönelttikl­eri Bediüzzama­n’ın yorumların­dan tam tersine istifade edilmeli.

Ve Diyanet eğer Risale-i Nur basımını durdurdu ise, bu yanlıştan hemen vazgeçmeli.

Bir diğer çok önemli nokta: Erbaş’ın vurguladığ­ı “sahih dinî bilgi”yi tanımlama hak ve yetkisi Diyanet’in tekelinde değildir, olamaz.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye