Cennette yasak meyve var mıdır?
Buket Koç: “İnsanlar mahşer gününde hesap verip Cennet ve Cehenneme gittiğinde Cennete gidenlerden bir kişi daha Hz. Âdem (as) gibi yasaklı meyveden yiyebilir mi? Yerse tekrar dünya gibi bir yere sürgün edilir mi? Bu bir döngü haline gelebilir mi?”
GERÇEĞİN TA KENDİSİ
İnsanın yaratılışı ve dünyada imtihan süreci, ardından ölüm, ardından diriliş ve mahşer ve ardından Cennet veya Cehennem… Sonra ebedî hayat… Bu bir tiyatro değil, bir oyun değildir! Bu, gerçek hayatın ta kendisidir.
Acısıyla tatlısıyla yaşadığımız bu hayatın provası yok, denemesi yok, geri dönüşü yok, zamanı durdurma ve geri sarma lüksümüz yoktur.
Dünyaya geri dönme isteği mahşerde iki zümreden gelecektir. Birisi şehitlerdir. Şehitler şehitliğin mükâfatını tatmaları dolayısıyla, defalarca dünyaya dönüp ahirete tekrar şehit olarak dönmek isteyeceklerdir.
Kâfirler de dünyada yaşadıkları günlerde yaratılış sorumluluğunu yerine getirmedikleri için, mahşerde ve bilhassa Cehennemde dizlerine çok vuracaklar ve “Ah, keşke dünyaya geri döndürülsek de Rabbimizin âyetlerini yalanlamasak ve mü’minlerden olsak” diyeceklerdir.
Fakat her iki zümre de gerekçeleri ne olursa olsun cevab-ı red alacaklar ve dünyaya döndürülmeyeceklerdir. Öldükten sonra hiç kimse artık dünyaya dönemeyecektir.
HZ. ÂDEM’İN (AS) YASAK MEYVESİ
Hazret-i Âdem’in (as) yediği yasak meyveye gelince… Bu fiil olarak Hazret-i Âdem’e (as) mahsustur. Hazret-i Âdem (as) ilk insan olarak Cennete alınıyor. Beşeriyet gereği günah işleme kabiliyeti vardır.
Bediüzzaman bunun hikmetini şöyle açıklamıştır: Meleklerden farklı olarak bu kabiliyet sayesinde Hazret-i Âdem (as) yüksek terakki alabilecek, istidatlarını inkişaf ettirebilecek ve mahiyeti bütün İlâhî isimlere muhteşem birer ayine olacaktır. Eğer Cennette kalsaydı melekler gibi makamı sabit kalırdı. Beşerî istidatları inkişaf etmezdi. Oysa yükselmeyen makam sahibi olarak melekler çok vardır. Melekler tarzında bir kulluk için insana ihtiyaç yoktur.
İnsan günah işleyen ve tövbe ettiğinde affedilip yükselen bir mahiyete sahiptir.
Çünkü insan kâinatın meyvesidir. Kâinatın her bir cinsinden üzerinde numuneler taşır. Cismi karalara, kanı sulara, kemikleri dağlara, kalbi meleklere, nefsi şeytana, hafızası levh-i mahfuza, hayali misal âlemine numunedir. Günah işler, tövbe eder, affedilir ve Cennete yüksek basamaklardan girer niteliklidir.
Dolayısıyla insanın gittiği Cennette yasak meyve yoktur. Bütün Cennetin tapusu bütün Cennete girenlere tahsis edilmiştir.
BİZİM YASAK MEYVELERİMİZ
Ancak ne var ki, yasak meyveler Cennetin yolunun geçtiği dünya hayatında önümüze serilmiştir ve ayaklarımıza dolaşmaktadır. Allah’ın ‘yaklaşmayın!’ dediği bir yasaklar, haramlar ve günahlar zinciri vardır ki, dünyada birer ateş çemberi gibi yakıcı karakteri ile etrafımızı sarmıştır. Şeytan da bunları öne sürmek ve nefsimizi bunlara kışkırtmak suretiyle Cennete gidişimizi zora sokmak istemektedir. Şeytanın, “Rabbim, and olsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım.” Keza, “(Pusu kurup) onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım ve sen onların çoğunu şükreden kimseler bulamayacaksın.” diye and içtiği mesele budur.
Nitekim Peygamber Efendimiz de (asm), “Cennet çepeçevre nefsin hoşuna gitmeyen şeylerle sarılmış, Cehennem de bedenî arzu ve iştihâları kabartan şehevâtla sarılmıştır.” buyurması bu sırra işaret ediyor. Keza Peygamber Efendimiz’in (asm) bir uyarısı da şöyledir: “Benimle ümmetimin misâli ancak ve ancak ateş yakan bir adamın misâli gibidir. Ki: Hayvanlar ve pervâneler onun içine düşmeye başlarlar. Ben sizin eteklerinizden tutuyorum, sizse onun içine atılıyorsunuz.”
Bizim yasak meyvelerimiz haramlardır. Bu engelleri aşabilirsek, artık Cennette yasak meyvemiz olmayacaktır.
Dipnotlar: 1- Buharî, Cihad, 6. 2- En’am Sûresi: 27; Bkz: Araf Sûresi: 53; Secde Sûresi: 12. 3- Mektubat, s. 70. 4- Hicr Sûresi: 39. 5- Araf Sûresi: 17. 6- Buhârî, Rikak, 28; Müslim, Cennet, 1. 7- Buhârî Rikâk, 26; Müslim, Fezâil, 17, 18; Tirmizi, Edeb, 82; Müsned, 1/39.