Kriz böyle aşılır
Her ne sebeple çıkmış olursa olsun, bir kriz içerisinde olduğumuz inkâr edilemez. Bu, sürüklendiğimiz ilk kriz olmadığı gibi, biz aksini temenni etsek de muhtemelen sonuncu da olmayacak. Her kriz gibi bu krizi de inşallah bedeller ödemek suretiyle de olsa bir şekilde aşacağız, bundan da şüphemiz yok.
Ancak krizin en kolay ve en az zararla nasıl aşılacağı konusunda ihtilâf olmamalı. Başkaları ne düşünür bilemeyiz, ama ekonomik krizi aşmanın en doğru yolu, iktisat prensiplerine göre yaşamak mümkün. Şahıs olarak da, devlet olarak da her konuda köklü bir iktisat programı uygulayıp her türlü israftan kaçınmamız şart.
Gerçi Türkiye’yi idare edenler de konuşmalarında israftan kaçınmak icap ettiğini ifade ediyorlar, ama icraatlarıyla bu sözlerini desteklediklerini gören olmadı. Devletteki israfın büyüklüğünü ise herkes görüyor. “İtibarda israf olmaz” diye diye bu noktalara gelindi. Vergi uzmanı Ozan Bingöl’ün beyanına göre 2007’de 275 milyon lira olan devletin kira giderleri, 10 yılda beşe katlanarak 1.3 milyar liraya ulaştı. Sadece 2018’in ilk yedi ayında malzeme, taşıt, bina gibi kiralama gideri 676 milyon lira oldu.
(Cumhuriyet, 31 Ağustos 2018)
Böyle krizlerden maddî olarak küçük görülse de sembolik değeri büyük olan adımlarla çıkılır. Meselâ Malezya Kralı Sultan Muhammed, ülkenin dış borcunun ödenmesine katkıda bulunmak için kendi doğum günü kutlamalarını iptal etmiş. Bernama Ajansı, Muhammed’in doğum günü kutlamaları çerçevesinde düzenlenecek tören ve faaliyetleri iptal ederek harcanacak paranın ülkenin dış borcunun ödenmesi için kullanılacağını açıkladığını duyurmuş. Para, halkın dış borcun ödenmesine katkı sağlaması için açılan “Ümit Fonu”na aktarılmış. Malezya halkı da daha önce açtığı kampanya ile ülke borcunu ödemek için para toplamıştı. Aynı habere göre son 3 ayda fonda toplanan para 43,5 milyon dolara ulaşmış. Ülkede tasarruf tedbirleri kapsamında bakanların maaşları da yüzde 10 oranında düşürülmüştü.
(AA, 31 Aralık 2018)
250 milyar dolar civarından dış borcu olan Malezya için toplanan bu paranın ‘devede kulak’ olduğu söylenebilir. Ama önemli olan bir irade ortaya koymaktır. Hem halk, hem de Malezyalı yöneticilerin bu iradeyi ortaya koyduğu, bunun için de 50 milyon dolara yakın para toplandığı anlaşılıyor. Ayrıca, bakanların maaşlarında sembolik de olsa indirim yapılması güzel bir davranış olmuş.
Benzer bir tavrı Türkiye’yi idare edenlerden beklemek hakkımız değil mi? Karşı karşıya olduğumuz kriz hepimizi ilgilendiriyor ve bu krizden çıkmak da yine hepimizin menfaati gereğidir. Vatandaşa ‘kemer sıkın’ diyerek devletin ya da idarecilerin israf denizinde yüzmesi kabul edilebilir bir davranış değil.
Çok basit ve uygulanabilir tasarruf tedbirleri için şu teklifleri gündeme taşıyabiliriz: Belli bir süre için her ne maksatla olursa olsun açılış törenleri yapılmasın. İstanbul’da yapıldığı gibi dağ, taş, bütün caddeler, üstgeçitler ve yüksek binalar belediyenin ve idarecilerin reklâmlarının yapıldığı afişlerle donatılmasın.
Eğer devlet tasarruf için bir adım atarsa millet de bin atar diye tahmin ediyoruz. Devletin israf denizinde yüzmesi ve paraları çöpe atması milletin tepkisine sebep oluyor.
“Kriz böyle aşılmaz, bizde israf yok” diyorsanız nasıl aşılacağını millete anlatınız...