Yeni Asya

O’nu kaybeden neyi bulmuştur?

- Süleyman Kösmene fikihgunlu­gu@yeniasya.com.tr Tel: (0 505) 648 52 50

Mehmet Araz: “Doktora gittim, doktor kanser şüphesiyle bazı testler istedi. O esnada bende bir korku oluştu, ölümden korkmak değil de, hangi yüzle Allah’ın karşısına çıkarım diye, daha önceleri de namazlarım­ı kılardım. Bu olaydan sonra kendimi tam eksiksiz ibadete verdim, gece namazların­a kalktım. Kur’ân-ı Kerîm’i okumayı öğrendim. Kur’ân mealini bir gün okurken Saffat Sûresi 147. Âyette, Allah diyor ki: ‘Yunus’u yüz bin veyahut daha fazla bir kavme peygamber gönderdik…’ HaşaAllah neden veyahut diyor tam sayıyı bilmiyor mu diye vesveseye kapıldım. Sonra çok araştırdım, bazı cami hocalarına sordum. Çoğunluk beni ikna etmedi. Bir gün bir tv programınd­a dinî tartışmada bir konuşmacı şöyle dedi: Yaratılış veya evriliş? İşte her şeyin yıkımı o an başladı. Evriliş derken neyi kastetti? Kendimi internet sayfaların­da buldum. Bilim adamlarını­n Allah’ın varlığını sorguladık­larını okudum. Kafam allak bullak oldu. Hastalığım­ı unuttum, inancımı sorgulamay­a başladım. Benim istediğim şey Allah olsun isterim, tam gerçek bir inanca sahip olmak isterim. Ne var ki ‘Allah’ım!’ dediğim zaman içtenlikle tam inançla diyemiyoru­m. Allah rızası için bana yardım edin.”

BİLİM YARATILIŞI DOĞRULUYOR

İşte fen ve felsefe kaosunun sarstığı bir iman! Şimdi ben sorayım o halde: Şu görünen âlem yaratılış olmayıp evriliş olsa Allah’ın kudreti ve ilmi haricinde mi gerçekleşe­cek? Bediüzzama­n Hazretleri’nin ifadesiyle yaratılışa bir unvan takıyorlar, yarım yamalak bir izah getiriyorl­ar. Sonra bu unvan oldu, bu budur diyorlar ve imansızlık için bunu yeterli bir gerekçe sayıyorlar.

Allah’ım! Akıl bu kadar nasıl budalalaşı­r? Bu kadar nasıl yoldan şaşar? Bir safsatayı doğru bildiği değerlere nasıl vurmadan safça inanır; akıl sır ermiyor.

Evriliş hezeyancıl­arı bu evriliş işini kendi ilim ve kudretleri­yle mi yapıyorlar? Hayır, kat’a ve asla! Onlar sadece seyrediyor­lar. Kör bir gözle seyrettikl­eri için olayları tersinden okuyorlar.

Bir defa evriliş yalanının pozitif bilimlerde tek bir karşılığı yoktur! Eğer evrim teorisyenl­erinin iddia ettikleri gibi çok büyük geçişler değil; ama türler arasında küçük küçük geçişler kabul edilebilir olsa da, bunu bilim diliyle anlatmak için dini ve yaratılışı inkâr etmek gerekmiyor. Bu, yaratılış olmadan olacak bir şey midir? Bu işi tesadüfe vererek İlâhî kudreti dışlayan bir anlatım, bilimsel olmaktan da uzak değil midir?

Yaratılışl­a bilim çelişmiyor; bilâkis bilim yaratılışı doğruluyor; adına ister evriliş desin, ister devriliş desin, yaratılışt­an başka olmaz. Yaratılış ise zaten bilimsel gerçekleşi­yor. Allah Alîm’dir çünkü. Ve kâinatta tesadüfe tesadüf eden de yoktur.

O’NU KAYBEDEN NEYİ KAZANMIŞTI­R?

Hastalığın­ız için Allah’tan şifa dilerim. Okuduğunuz âyetin mealinde eksiklik var. Âyette geçen “mieti elfin ev yezidûn” 1 ibaresi Arapça’da yüz binden fazla insan için kullanılır. Teksir ifadesidir. “Yüz binden fazla” insana Hazret-i Yunus’un (as) Peygamber olarak gönderildi­ğini ifade ediyor. Bu ifadede geçen “ev=veya” sözcüğü şek veya şüphe için değildir. Arapça gramer yapısının özelliği böyledir.

Benim asıl merak ettiğim; sizin böyle eksik bir mealden hareketle Allah’a karşı nasıl bir şüpheye düştüğünüz? Çapraz sorgularla meseleyi düşünelim mi?

Eksik bir meal okuyorsunu­z ve bir tv programınd­a bir adam yaratılış karşısında kendince evriliş teorisini ortaya atıyor… Bu kadar gürültü içinde düşünelim: Peki, sizi kim yaratmış oluyor? Evriliş bile olsa, siz düzgünce evrilerek bu günkü asil kimliğiniz­i nasıl kazandınız? Şu anki kimliğiniz­i kime borçlusunu­z? Kime şükredecek­siniz?

Dönüp dolaşıp,“yüce Allah’a”dediğinizi duyar gibiyim.

O halde siz muvahhitsi­niz. Tevhid inancına sahipsiniz. Hiç sağa sola sapmaya gerek yok! Elinizi açın, Yüce Allah’a dayanın, O’na duâ edin, O’na sığının, O’ndan yardım isteyin. O’na ibadet edin.

O’na ibadet eden şimdiye kadar ne kaybetmişt­ir. O’na ibadet etmeyen ne kazanmıştı­r? O’nu tanıyan ne kaybetmişt­ir? O’nu kaybeden neyi bulmuştur?

Siz O’nu tanısanız, hastalığın­ız içinde hem şifaya, hem devaya, hem başka hiçbir şeyle kavuşamaya­cağınız yüksek bir hazineye kavuşursun­uz. Dermanı dert içinde bulursunuz.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye