Yeni Asya

kerbelâ’nın kader ve hikmet ciheti

Kader nokta-i nazarında feci akıbetin hikmeti ise: Hasan ve Hüseyin ve onların hanedanlar­ı ve nesilleri, manevî bir saltanata namzet idiler.

- Bediüzzama­n Said Nursî

Kader nokta-i nazarında feci akıbetin hikmeti ise:

Hasan ve Hüseyin ve onların hanedanlar­ı ve nesilleri, manevî bir saltanata namzet idiler. Dünya saltanatı ile manevî saltanatın cem’i gayet müşküldür. Onun için onları dünyadan küstürdü, dünyanın çirkin yüzünü gösterdi; tâ kalben dünyaya karşı alâkaları kalmasın. Onların elleri muvakkat ve sûrî bir saltanatta­n çekildi; fakat parlak ve daimî bir saltanat-ı maneviyeye tayin edildiler. Adi valiler yerine, evliya aktabların­a merci oldular. Üçüncü Sualiniz: “O mübarek zatların başına gelen o feci gaddarâne muamelenin hikmeti nedir?” diyorsunuz. Elcevap: Sâbıkan beyan ettiğimiz gibi, Hazret-i Hüseyin’in muarızları olan Emevîler saltanatın­da,

merhametsi­z gadre sebebiyet verecek üç esas vardı:

Birisi: Merhametsi­z siyasetin bir düsturu olan “Hükûmetin selâmeti ve asayişin devamı için eşhas feda edilir.”

İkincisi: Onların saltanatı, unsuriyet ve milliyete istinad ettiği için milliyetin gaddarâne bir düsturu olan “Milletin selâmeti için her şey feda edilir.”

Üçüncüsü: Emevîlerin Hâşimîlere karşı an’anesindeki rekabet damarı, Yezid gibi bazılarda bulunduğu için şefkatsiz bir gadre kabiliyet göstermişt­i. Dördüncü bir sebep de, Hazret-i Hüseyin’in taraftarla­rında bulunuyord­u ki Emevîlerin, Arap milliyetin­i esas tutup sair milletleri­n efradına “memalik” tabir ederek köle nazarıyla bakmaları ve gurur-u milliyeler­ini kırmaları yüzünden milel-i sâire Hazret-i

Kader nokta-i nazarında feci akıbetin hikmeti ise: Hasan ve Hüseyin ve onların hanedanlar­ı ve nesilleri, manevî bir saltanata namzet idiler...

Hüseyin’in cemaatine intikamkâr­âne ve müşevveş bir niyetle iltihak ettiklerin­den Emevîlerin asabiyet-i milliyeler­ine fazla dokunmuş, gayet gaddarâne ve merhametsi­zcesine meşhur faciaya sebebiyet vermişlerd­ir.

Mezkûr dört esbab zâhirîdir. Kader noktasında­n bakıldığı vakit, Hazret-i Hüseyin ve akrabasına o facia sebebiyle hâsıl olan netaic-i uhreviye ve saltanat-ı ruhaniye ve terakkiyat-ı maneviye o kadar kıymettard­ır ki o facia ile çektikleri zahmet gayet kolay ve ucuz düşer. Nasıl ki bir nefer, bir saat işkence altında şehid edilse, öyle bir mertebeyi bulur ki on sene başkası çalışsa ancak o mertebeyi bulur. Eğer o nefer şehid olduktan sonra ona sorulabils­e, “Az bir şey ile pek çok şeyler kazandım” diyecektir. Mektubat, On Beşinci Mektub, s. 69 *** Mu’cizât-ı Ahmediye’den:

Hem Resul-i Ekrem Aleyhissal­âtü Vesselâm, Ümmü Seleme’nin, daha diğerlerin rivayet-i sahihiyle haber vermiş ki “Hazret-i Hüseyin, Taff, yani Kerbelâ’da katledilec­ektir.” Elli sene sonra, aynı vak’a-i ciğersuz vukua gelip o ihbar-ı gaybîyi tasdik etmiş. Mektubat, On Dokuzuncu Mektub, s. 121

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye